Faruk ÇAKIR |
|
‘Okul kıyafeti’ olmasa ne olur? |
kullar tatile girdi, ama haklı olarak hemen önümüzdeki yılın telâşı başladı. Telâşın başlaması da doğrudur, çünkü erken tedbir alınamazsa 2009-2010 öğretim yılında da sıkıntılardan kurtulamayız. Tabiî ki eğitim sisteminin problemlerini bir çırpıda sona erdiremeyiz. Bununla birlikte ‘çare yok’ diyerek işi oluruna da bırakamayız. Millî Eğitim Bakanlığı, iki gün süren bir “Öğrenci Okul Kıyafetlerini Değerlendirme Çalıştayı” düzenlemiş. Başkent Öğretmenevi’nde yapılan ‘Çalıştay’da konuşan Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, öğrenci kıyafetleri konusunda yeni bir değerlendirme yapmak üzere böyle bir ‘çalıştay’ düzenlendiğini belirtmiş. Çubukçu, çocukların her şeyden önce kendilerini ilgilendiren konularda görüşlerinin alınması ve sürece dahil edilmeleri gerektiğini de ilâve etmiş. (AA, 29 Haziran 2009) Okullardaki kıyafet konusunda şimdiye kadar çok şey söylendi. Yıllar önce ‘siyah önlük’lerin sona ermesi gerektiği de uzun süre tartışılmış, bazıları bu değişikliğe ‘kökten’ karşı çıkmış, ama sonunda ‘siyah önlük’ mecburiyeti sona ermişti. Bu değişikliğe karşı çıkanlara göre böyle bir değişiklik olursa “Türkiye batar”dı! Fakat herkes gördü ki, siyah önlükler tarihe karıştığında hiçbir problem çıkmadı, herkes de memnun oldu. Ancak bu memnuniyet yeterli değildi. En başta ‘önlük mecburiyetinin’ sona ermesi istendi, ama bu talep de ciddî dirençle karşılandı. Elbette ‘çalıştay’da bu konu enine boyuna tartışıldı, ama önemli olan tartışma değil uygulamadır. Okul kıyafetleri denince sadece ‘önlük’ konusuna da takılıp kalmamak gerekir. Sadece ‘renk’ değişikliğinin çare olmayacağını hepimiz görmeliyiz. Asıl önemli olan, ilköğretim ikinci kademe ve ‘lise’lerdeki keyfî kıyafet uygulamalarıdır. ‘Keyfî’den kastımız şudur: Güya, genelgelere uygun olarak pek çok okul kendisine has ‘özel renk ve dikim’ kıyafet seçiyor ve bu kıyafeti öğrenci ve velilere dayatıyor! Bu tavra ciddî olarak itiraz etmeliyiz! Bakan Çubukçu, haklı olarak “Kıyafet konusunu öğrencilere de sormalıyız” diyor. Peki, ‘veliler’e de sormak gerekmiyor mu? Üç öğrenci velisiyiz ve bu güne kadar hiçbir ‘kıyafet’ değişikliği bize sorulmadı! Elbette bunun ciddî bir sebebi var, o da şu olsa gerek: Muhtemelen bazı okul yöneticileri ‘dayattıkları’ kendi okullarına özel kıyafetler sebebiyle ‘maddî menfaat’ elde ediyor olabilirler. Meselâ, bir öğrencinin giyebileceği bir ‘takım elbise’ piyasada 100 TL ise, okulun ‘özel tasarlanmış renk ve desendeki kıyafeti’ meselâ 250 TL olabiliyor! Peki, aradaki bu ‘fark’ nereye gider? Veli olarak böyle oyunlarla karşı karşıya kalmak istemiyoruz. Maksat vatandaşa zorluk çıkarmak mı, yoksa öğrencilerin daha iyi eğitim almaları mı? Meselâ okullar kendilerine “özel arma” ya da “kravat” yaptırıp öğrencileri bunları almaya mecbur tutuyorlar. Bunlara da itiraz ediyoruz! Niçin 3 kuruşluk bir armaya 10 TL verelim? Böyle bir ‘arma’ olmasa öğrenci ne kaybeder? Okullardaki kıyafet konusu tartışılırken bu konular da dikkate alınmalı ve mutlak sûrette ‘veli’lerin görüşlerine itibar edilmeli. Bu konudaki tartışmaları sona erdirecek olan yol ise, ‘okul kıyafeti’ mecburiyetini sona erdirmektir. Avrupa ülkelerinde böyle bir mecburiyet yok. Öğrenci kalkıyor, elini yüzünü yıkıyor, normal zamanda giydiği kıyafeti giyiyor ve okula gidiyor. Aynı rahatlık bizde niçin olmasın? Kıyafet konusu ‘kökten’ tartışılmalı ve bu anlamsız uygulamalar sona ermeli. Millî Eğitim Bakanı, konuya bir de bu pencereden bakabilse... 01.07.2009 E-Posta: [email protected] |