Faruk ÇAKIR |
|
Yasak yok, insanlık var! |
Avrupa’da bir ilk yaşandı ve aslen Emirdağlı olan Mahinur Özdemir, ‘başörtülü milletvekili’ olarak Belçika parlamentosuna girdi, alkışlar arasında yemin ederek görevine başladı. Tabii ki bu ‘haber’ ister istemez Türkiye’yi ve Türkiye’deki yasakçıları da hatıra getirdi. Aslında bu ‘ilk’ Türkiye’de yaşanabilirdi, ama demek ki nasip değilmiş. Başörtülü olarak milletvekili seçilen iki isimden biri olan Nesrin Ünal—ne yazık ki—başını açarak yemin etmiş ve ‘görev’ini o şekilde sürdürmüştü. ‘Başını aç’ teklifini haklı olarak reddeden Merve Kavakçı’ya ise yemin ettirilmemiş, üstelik TBMM’deki ‘erkek’ vekillerce ‘dışarı, dışarı’ diye tempo tutulmuş, Bülent Ecevit de “Bu kadına haddini bildirin!” demişti. Akabinde de Kavakçı’nın vekilliği düşürülmüş, bununla da kalınmamış, vatandaşlıktan da çıkarılmıştı! Belçika Parlamentosuna seçilen Mahinur Özdemir’in yemin etmesine karşı çıkanlar da vardı, ama onlar ‘gerçek’lerin karşısında susmak zorunda kaldı. Merve Kavakçı’ya yemin ettirmeyenler acaba şimdi ne düşünür? Tabiî ki ellerinden gelse Mahinur Özdemir’e de yemin ettirmezlerdi. Çünkü onlarda iz’an ve insaf yok. Türkiye ve dünya gerçeklerinden de habersizler. ‘Bir kısım medya’ Belçika’da başörtüsüyle yemin ederek göreve başlayan Mahinur Özdemir haberini verirken, “Belçika kanunlarına göre milletvekillerinin kılık kıyafetine karışılmıyor” meâlinde ‘bilgi’ler vermişler. Bre insafsızlar, Türkiye’de de başörtüsü takmayı yasaklayan bir kanun yok ki! Niçin sıra Türkiye’deki uygulamalara gelince gerçekleri görmek istemiyorsunuz? Türkiye’de ya da başka bir ülkede başörtülü vekil olup olmaması belki çok önemli değil. Burada önemli olan, ‘başörtüsü ile seçilen’ bir vekilin, seçildikten sonra da başörtüsüne sahip çıkma onurunu göstermesidir! Bu bakımdan Mahinur Özdemir ayrı bir tebriği ve teşekkürü hak ediyor. Bakınız, Belçika gibi ‘muâsır medeniyet seviyesi’ne ulaştığı kabul edilen bir ülkede başörtülü vekil problem olmuyor. Başörtülü vekil yemin edip göreve başlayınca kıyamet de kopmadı, ekonomi de dibe vurmadı! Aynı şey Türkiye için de geçerlidir. Büyük bir ihtimalle bir gün Türkiye’deki bu anlamlı ya da anlamsız yasak sona erecek ve başörtülüler—arzu ederlerse—üniversitelere de, TBMM’ye de girecektir. Buna engel olmak, suları tersine akıtmaktan daha zor ve imkânsız bir hâldir. Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları ilk fırsatta Mahinur Özdemir’i Türkiye’ye dâvet etmeli ve başörtüsü yasağının anlamsızlığını bir de onun dilinden bizdeki yasakçılara anlattırmalı. Türkiye bu konuda ‘ilk’ olamadı, hiç değilse ‘ikinci’ olsun. Belçika’da yasak değil, ‘insanlık’ olduğu görüldü. Mevlâm neticelerini de hayr eylesin... 25.06.2009 E-Posta: [email protected] |