Suna DURMAZ |
|
Puta tapmaları yüzünden İsrailoğulları cezalandırıldı |
İsrail’in Temeli (3)
Mezopotamyalı acımasız ve savaşçı bir kavim olan Asurlular; hangi toprakları işgal etmişlerse, o topraklarda yaşayan halkı esir alır; onların yerine kendi insanlarını yerleştirirlerdi. İsrailoğullarının kuzey krallığı olan İsrail’i işgal ettiklerinde de aynı politikayı izlediler. Asur kralı Tiglath III, Başkent Schechem’i (Nablus) yıkıp târumar ettikten sonra (M.Ö 722) binlerce kişiden oluşan 10 Yahudi aşiretini Asur memleketine esir olarak gönderdi.* 1 Peygamber Amos, putperestlik yapıp Baal ve Astarta tanrıları için tapınaklar yaptıran İsrail krallığının ve ona destek olan halkın Yehova’nın dininden uzaklaştığını, içine düştükleri zorbalık, rüşvet ve yoksul hakkı yeme gibi ahlâksızlıkların İsrailoğullarının başına büyük bir felâket getireceğini sezmiş ve bu durumu İsrailoğullarına açıklamıştı. Lâkin Peygamber sözüne kulak asan olmamıştı. “İsrailoğulları, beni dinleyiniz. İsrail bâkiresi düştü; bir daha kalkamayacaktır. Toprağı üzerine atıldı. Onu kaldıran yoktur...” 2 İsrail krallığı üzerindeki egemenlikle yetinmeyen Asurlular, Kral Sennacherib önderliğinde (M.Ö 701), güney krallığı Judah (Yahuda)’nın başşehri Kudüs’ü kuşattılar. Ancak askerler arasında veba salgını çıkmasından dolayı geri çekilmek zorunda kaldılar. Ve bu geri çekilişle beraber, Asurluların bölgedeki güçlerini kaybetme süreci de başlamış oldu. Asurluların zayıflamasıyla, Yakındoğu sahnesinde “ Babilliler” diye anılan başka bir ceberut kavmin yıldızı parlamaya başladı. M.Ö. 612 yılında Irak’daki Asur hakimiyetine son veren Babilliler, İsrail krallığının Asurlular tarafından yok edilmesinden 135 yıl sonra, Kral Nebudchadnezzar önderliğinde Filistin topraklarına girdiler (M.Ö 587). Ve İsrailoğullarının son krallığı olan”Yahuda”yı ele geçirdiler. Ülkede vahşet saçan Babilliler, Kudüs’ü harap edip tapınağı yıktılar. Şehirde katliâm yaptıktan sonra binlerce Yahudiyi Babil’e sürgüne götürdüler. Muharref Tevrat âyetleri Yahudilerin başına gelen Babil felâketinin sebebini şu şekilde açıklıyor: “Yahuda halkı gözümde kötü olanı yaptı diyor Rab. Bana ait olan tapınağa iğrenç putlarını yerleştirerek onu kirlettiler.” Yeramya 7:30 “Rabbe başkaldırdın. Her bol yapraklı ağacın altında sevgini yabancı ilâhlarla paylaştın.” (Yeramya 3:13) “Hani nerede kendin için yaptığın ilâhlar? Felâkete uğradığınızda kurtarabileceklerse kalkıp gelsinler. Kentlerin sayısı kadar ilâhların var, ey Yahuda halkı!” (Yeramya 2:28) “O zaman diyor Rab, Yahuda krallarıyla önderlerinin, kâhinlerin, peygamberlerin, Yerusalim’de yaşamış olanların kemikleri mezarlarından çıkarılacak.” “Toplanmayacak, gömülmeyecek olan kemikler toprağın üzerinde gübre gibi olacaklar. Yerusalim halkının sevdiği, kulluk ettiği, izleyip danıştığı, tapındığı güneşin, ayın, bütün gök cisimlerinin önüne serilecekler.” (Yeramya 8:1-2) İsrailoğulları içinde Rabbe vermiş oldukları ahde sadık kalanlar da olmuştu kuşkusuz. Ancak bu vefadarlık, İsrailoğullarının topluca cezaya dûçar olmalarına engel olmamıştı. Tarihçi Martin Sicker’e göre, İsrailoğulları Rabbin kanunlarından yüz çevirmekle Allah’a düşman olmuşlardı. Bundan başka, Allah İsrailoğullarından bir ümmet olarak ahd almıştı. Ümmetin büyük bir çoğunluğunun ahde vefasızlığı, toplu cezalandırılmayı netice vermişti. Tıpkı Sodom ve Gomorrah’da olduğu gibi. Lût kavmi içinde bazı salihlerin bulunması, adı geçen şehirlerin yerle bir edilmesine engel olamamıştı. 3 Sandık kaybolduktan sonra Yahudiler Hz. Musa’nın telkinlerinden uzaklaştılar. Bazı tarihçiler, içinde On Emir Levhaları,** Hz. Musa’nın asası, Hz. Yakub’un başını koyduğu yastık gibi mukaddeslerin bulunduğu sandığın Babil saldırısı neticesinde kaybolduğunu öne sürerken, diğer bir kısmı da daha önceden kayboldu diyorlar. Adı geçen mukaddeslerin sandık içinde bulunduğu yönünde şüphe olduğunu söyleyen de var. 4 kadem uzunluğunda ve 2 kadem derinliğinde olup iki sırıkla taşınan tahta sandık; mukaddesleri muhafaza etmek için yapılmış olsa da, İsrailoğulları ilâhî varlığın sandık içinde yaşadığına inanıyorlardı. 4 Sandığın kaybolmasından sonra, dayanacakları ilâhî bir mesned bulamayan Yahudiler; dinî bakımdan zayıfladılar. Bu da onları putperestliğe sürükledi. Aslında sandık ellerinin altındayken de, aralarında peygamber olduğu vakit de zaman zaman putperestlik yapmışlardı. İsrailoğulları, tarihleri boyunca Allah’a şirk koşmaktan veya puta tapmaya heveslenmekten kendilerini alamamışlardır. Meselâ: Cenâb-ı Hak kendilerini Mısırlılara köle olmaktan kurtarıp bir mu'cize eseri olarak Kızıldeniz üzerinden karşı tarafa (Sina) geçirdiğinde, orada putlara tapınmakta olan bir kavmi görmüşler; sonra da Hz. Musa’dan kendilerine put yapmasını istemişlerdi. “İsrailoğullarını denizden geçirdik; orada kendilerine mahsus birtakım putlara tapan bir kavme rastladılar. Bunun üzerine: ‘Ey Musa! Onların tanrıları olduğu gibi, sen de bizim için bir tanrı yap!’ dediler. Musa ‘Gerçekten siz cahil bir toplumsunuz’ dedi.” (A’raf Sûresi, 138. âyet) “Musa dedi ki: Allah sizi âlemlere üstün kılmışken ben size Allah’tan başka bir tanrı mı yapayım?” (A’raf ,140. âyet) Muharref Tevrat da Firavun’dan kurtulan İsrailoğullarının Rabbi bırakıp puta tapınmaya başladıklarını söyler. “Kendilerini Mısır’dan çıkaran atalarının Rabbini terk ettiler. Çevrelerinde yaşayan ulusların değişik ilâhlarına bağlanıp onlara tapınarak Rabbin gazabını çektiler.” (Hakimler 2:12) Yahudi tarihini inceleyenler, Yahudilerin siyasî ve askerî olarak güçlü ve kuvvetli oldukları zamanlarda dahi komşu milletlerin ilâhlarına tapındıklarını, işgal altına girip sömürüldüklerinde ise sömürgeci güçlerin ilâhlarına tapındıklarını, sürgünde ise kendi öz ilahlarına (Yehova) tapındıklarını görür. 5 İsrailoğulları aşiretleri arasındaki şiddetli anlaşmazlıkların, daha ilk dönemden*** itibaren dindar Yahudileri dahi Kutsal Kitaptan uzaklaştırdığını söyleyen Yahudi tarihçi İsrail Shahak, ”Kutsal Kitap hiçbir şekilde Ortodoks Yahudilerin teori ve pratiklerini belirleyen öncelikli bir kitap olmadı. En köktendinci Ortodoks Yahudiler, Kutsal Kitabın büyük bir bölümüne kayıtsızdır ve kalan bölümleri konusunda da, anlamları çarpıtılmış tefsirler aracılığı ile fikir sahibidirler. Anlaşmazlıklar Kutsal Kitap dönemini yiyip bitirmiştir. Judea**** yerlileri dahil birçok Yahudi bu dönemin büyük bir bölümünde puta tapıyordu. Bunlar içinde çok küçük bir grup, yeni yeni yükselmeye başlayan Yahudiliğe ait eğilimlerin takipçisiydi. Kısacası; bilinenin aksine, Kutsal Kitap döneminde Yahudilik varlık sahnesinde değildi” diyor. 6
Dipnotlar:
*Tarihçiler, Asurlular tarafından esir alınan 10 aşiretin zamanla Asur halkı içinde asimile olduğunu ve Yahudi tarihi içinde “10 kayıp aşiret” olarak bilindiğini ileri sürüyorlar. ** Özetle, “On Emir”: - Huzurumda başka tanrıların olmasın. -Kendin için put yapmayasın; ne yukarıda semada, ne aşağıda yerde, ne de yeraltında sularda bulunan şeylerden hiçbirinin suretini yapmayasın, onlara secde etmeyesin. - Rabbin Yahova, ismini beyhude yere zikredeni tebrie etmez. - Rahat gününü (Cumartesi) takdis etmek için onu hatıranda tutasın. Altı gün çalışıp her işini işleyesin. Fakat yedinci gün senin Rabbin Yahova’nın rahat günüdür. - Babana, anana hürmet edesin. - İnsan öldürmeyesin. - Zina etmeyesin. - Hırsızlık etmeyesin. - Komşunun aleyhinde yalan şehadet etmeyesin. - Komşunun hanesine tamah etmeyesin. (Tarihte ve Günümüzde Siyonizm ve Yahudilik, Örgün Yayınevi, 2006, s. 162) *** Judea, Romalıların Filistin topraklarına verdikleri ad. **** Tarihçiler, Yahudi tarihinin 4 ana döneme ayrıldığını söylüyorlar. 1- Paul Johnson, “Yahudi Tarihi,” Pozitif Yayınları, s. 89. 2- E. Montet, A.Lods, A. S.Rappoport, R. Garaudy, “Tarihte ve Günümüzde Siyonizm ve Yahudilik,” Örgün Yayınevi, 2006, s. 174. 3- Martin Sicker, “Judaism, Nationalism and the Land of İsrael,” Westview Press Inc, Oxford, s. 22. 4- Yahudi Tarihi, s. 82. 5- a.g.e., s. 106. 6- İsrael Shahak, “İsrail’de Yahudi Fundamentalizmi,” Anka Yayınları, 2002, s. 26-7. 02.08.2009 E-Posta: [email protected]@hotmail.com |