Hüseyin GÜLTEKİN |
|
Muzır manilerin de çaresi vardır |
Hayırlı hizmetlerin muzır manileri olsa da, o muzır manileri, o zararlı engelleri bertaraf etmenin çareleri de elbette vardır. Maniler ne kadar çetin, ne derece aşılmaz gibi görünse de, onları aşıp hedefe ulaşmanın bir yolu, bir formülü mutlaka vardır. Yeter ki çaresizliğe, ümitsizliğe düşmeden, bıkmadan, usanmadan, azimle ve kararlılıkla o çareleri arayıp bulalım ve onları doğru şekilde istimâl edelim. Bizi hayırlı hizmetlerimizden alıkoyan sebep ve manilerin tedbir ve çareleri, öyle zannettiğimiz gibi hiç de uzaklarda değil. Belki de çok yakınımızda, belki de elimizin altında. Ya da bakıp göremediğimiz yerlerde veya görüp de kullanmayı aklımıza getirmediğimiz mahfillerde. Sevgi, şefkat, merhamet... Uhuvvet, kardeşlik, dostluk... Hoşgörü, nazar-ı müsamaha, af... İhlâs, sebat, sadakat... Birlik, beraberlik, dayanışma... İstişare, tesanüt, meşveret... Bunları yaşamak, yerine getirmek hem kolay, hem de zor... Kolaydır, çünkü şu saydıklarımız zaten her Nur hâdiminin özellikleridir. Kudsî dâvânın gönüllü hadimleri için bu hasletlere sahip olmak, bunları öğrenip hayata geçirmek zor olmasa gerek... Dersini Nurlardan alan, Bediüzzaman’ı rehber edinen insanlar için başka türlüsü de düşünülemez zaten. Sıradan insanların ötesinde bir büyük dâvâya baş koyan, yüce bir gayeyi dâvâ edinen insanlar için saymaya çalıştığımız hasletlere sahip olmak, kolay olsa gerek. Kolay olmasa dahi, kolay bir yolunu, kolay bir çaresini bulup, o özelliklere, o prensiplere ulaşmak durumundadırlar Nur’un hadimleri. Nurlara hizmete talip olanların, olmazsa olmazlarından olan saydığımız prensip ve düsturlara sahip olmanın bir de kolay olmayan yönleri var. Çünkü kişi, Nur’un Talebesi de olsa, beşer olması hasebiyle, bilerek veya bilmeyerek, bazı hata ve kusurlar işleyebilir. Âhir ömre kadar devam edecek bu zor imtihanın bir gereği olan nefis ve şeytanın hile ve desiselerine kapılmamak, şeytanın tuzaklarına düşmemek elbette kolay değil. Kazasız belâsız, selâmetle, bu imtihanı başarıyla tamamlamak elbette zor. Kudsî bir dâvâya baş koyanlara, ulvî bir hizmetin müdavimlerine, insî ve cinnî şeytanların daha da musallat olduklarını da hesaba katınca, Kur’ân hadimlerinin işinin daha da zorlaştığı kolayca anlaşılır her halde. Ama imtihan ne kadar zor, şartlar ne derece çetin, engeller ne kadar amansız olursa olsun, yeter ki Nurlardaki prensip ve düsturlardan ayrılmayalım. Yeter ki yolumuzu aydınlatan, orada tavsiye edilen ikaz ve tavsiyelere uyalım. Yeter ki birbirimize karşı ihlâs ve uhuvvet düsturlarını istimal edelim. Birbirimize karşı tam bir mahviyet ve tevazu ile yaklaşalım. Yeter ki birbirimize karşı müsamaha ve hoşgörü çerçevesinde muâmelede bulunalım. Daha da önemlisi dâhilî sulh ve sükûnun Nur hizmetlerinin olmazsa olmaz şartlarından olduğunun bilincinde olarak, bunun mutlak sûrette korunması için azamî dikkat ve itina gösterelim. Sulh ve barışı ihlâl edecek her türlü söz ve davranıştan şiddetle kaçınalım. Değil dargınlıkları küskünlükleri, bu hizmetin en küçük bir nazlanmayı, en basit bir sitemi kaldıramayacak kadar nazik olduğunu unutmayalım. Dahilî soğuklukların, nazlanmaların dahi bu ulvî dâvâya zarar verebileceğini göz önünde bulunduralım. Elden geldiğince bu konuda gerekli olan itina gösterildiğinde, aşılmayacak engel kalmayacak, çözülemeyecek hiçbir problem olmayacak, üstesinden gelinemeyecek hiçbir zorluk kalmayacaktır. Böyle olunca, Nurun fedakâr hadimleri emin adımlarla, aydınlık yolda hedeflerine ulaşacaklardır İnşallah. 23.08.2009 E-Posta: [email protected] |