Raşit YÜCEL |
|
Açılım |
Açılmak ve saçılmak. Ama bu başka açılım. Yıllar süren acı bir serüven bu. Çok acı çekildi, çok kan döküldü. Tehlike, zamanında bertaraf edilmedi. “Üç-beş çapulcu” dendi. Kan aktı, kan döküldü. Gözyaşları sel oldu. Çocuklar yetim kaldı, analar gözü yaşlı. Kin nefretleri doğurdu. Ne doğru teşhis kondu, ne de doğru tedavi yapıldı. Şimdi yeni bir açılımdan söz ediliyor. Yunus Emre’den, Hacı Bektaşı Veli’den, Neşet Ertaş’tan örnekler verilirken, bu ülkenin medar-ı iftiharı olan Said Nursî’den bir kelime dahi söz edilmiyor. Bazılarının hâlâ göremediği tehlikeyi, Bediüzzaman yüz yıl önce görmüştür. Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara’ya geldiğinde on maddelik bir beyannâme yayınlamış, “Şu inkilâb-ı azîmin temel taşları sağlam gerek” ve “Madem şarkı intibaha getirdiniz (uyandırdınız); fıtratına muvafık bir cereyan veriniz” demiştir. Bunlar yapılmış mı? Hayır, yapılmadı. Ve ırkçılık burada hayata hâkim oldu. Doğu ihmal edildi, doğu cahil bırakıldı. Eğer Nur Talebelerinin müsbet hizmetleri olmasa idi, bugün doğu daha fecî durumda olurdu. Şimdi bazı teşebbüsler yapılıyor. Temennimiz iyi kararlar çıksın. Bediüzzaman’ı anlamadan, onun görüşlerini bilmeden, kırk tane açılım yapılsa da, doğru tedavi yapılamaz. Bunun anlaşılması gerekir. Bu çok gecikmiş bir ihmaldir. Bunun temel zembereği, dinî hayatın canlandırılması. İkincisi, ekonomik gelişme. Üçüncüsü, cehâletin yok edilmesidir. Açılım, doğmadan ölen bir olgu olmamalıdır. Bitmelidir artık bu acı. Bu bir açılım değil, tedavi olmalıdır. 20.08.2009 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları |