Faruk ÇAKIR |
|
Çay üreticisinin derdi |
Her gün kahvaltı masalarımızın misafiri olan ve neredeyse beş vakit içtiğimiz ‘çay’ı üreten üreticiler ciddî sıkıntılar çekiyor. Elbette sıkıntı çeken üreticiler sadece çay üreticileri değil. Hemen her türlü tarım ürünü üreten üreticilerin kendilerine göre sıkıntı ve zahmetleri vardır. Çay üreticileri de bu listeye dahil olanlardan biridir. Bilindiği gibi çay denince Rize ilimiz akla gelmektedir. Rize’de hemen herkes, bilhassa köylerde yaşayanlar çay ile meşguldur. Rize dışında Trabzon ve bir miktar da Giresun’da çay üretimi yapılmakta, ancak bu illerdeki çay üretimi ikinci ya da üçüncü iş olarak yapılırken, Rize ve ilçelerinde neredeyse çaydan başka hiçbir ticarî ürün üretilmemektedir. Bu bakımdan Rize’nin ticarî hayatı büyük ölçüde çaya bağlıdır. Zaten ÇAYKUR Genel Müdürlüğü’nün Rize’de olması da buna delildir. Son yıllarda nisbeten biraz değişiklik olmuş olsa da çay üretiminde elde edilen para, herkes için çok önemlidir. Geçmiş yıllarda evlilikler bile çay mevsimine göre ve çaydan elde edilecek olan paraya göre planlanırdı. Köylü, her türlü alış verişini ‘borç’ ile yapar, çaydan elde ettiği para ile de borcunu öderdi. Son yıllarda ise üreticinin çaydan elde ettiği gelir nisbî olarak düşmeye başladı. Gerek dünyadaki şartlar ve gerekse çay üretimindeki fazla, dert olmaya başladı. Üretici, her yıl bir önceki yılı arar hale geldi. Aslında Rize başta olmak üzere Karadeniz’deki çay üretimine başlanması da ayrı bir maceradır. Başlangıçta vatandaş çay üretimine şüphe ile yaklaşmış, ama devlet her türlü garantiyi vererek vatandaşın tarlalarına çay ekmesini teşvik etmiştir. Dedelerimizden ve babalarımızdan dinlediğimiz budur. Köyleri ziyaret eden memurlar, mutlak surette çay ekilmesini ve bu ürün sayesinde fakirliğin, fukaralığın sona ereceği söylenmiştir. Nihayetinde vatandaş bu sözlere inanarak başta mısır tarlaları olmak üzere kullanabildiği her alanına çay fidanı dikmiş ve dağ-bayır her taraf ‘çaylık’ olmuştur. Doğrusu bu ürün sayesinde Karadeniz köylüsü büyük ölçüde paraya kavuşmuş, ticaret gelişmiş ve fakirlik geride kalmıştır. Fakat başka konularda olduğu gibi bu konuda da uzun dönemli planlar yapılmadığı için zamanla ‘üretim fazlası’ hem devletin, hem de milletin başına dert olmuştur. Tıpkı fındıkta ya da tütün üretiminde olduğu gibi... Çoğu zaman üretim yetersizliği milletin başına dert olurken, çay konusunda üretim fazlalığı baş ağrıtmıştır. Neticede vatandaşı çay üretimine teşvik eden devlet, “Yeter, artık fazla çay üretme” demek noktasına gelmiş durumda. Üreticilere konulan kota sayesinde devlet istediği kadar yaş çay alırken, vatandaşın elinde kalan çayı ne yapacağını ise düşünmemiş ve planlamamış. Bu sebeple de, olan vatandaşa olmakta, üretici özel sektörün insafına terk edilmektedir. Meselâ, devletin ilân ettiği ‘liste’ye göre 1 ton yaş çayın fiyatı (destekleme ile birlikte) 800 TL civarındadır. Özel sektör ise üreticiye peşin olarak 650 TL ödeyerek çay satın almaktadır. İlk bakışta peşin ödeme yapılması üretici açısından cazip gibi görünse de düşük fiyata mahkûm edilmektedir. Başka bir yanlışlık da, geçen yıl tahsil ettiği yaş çayın ücretini ödemeyen bazı özel fabrika sahipleri bu yıl peşin ücret ödeyerek çay satın almaktadır. Bir yıl önce satın aldığı yaş çayın parasını müstahsile öde(ye)meyen ‘patron’ların bu yıl ilân edilen ‘resmî fiyat’tan daha düşük ücret ödeyerek çay satın alması normal midir? Özetlemek gerekirse, ‘üretim fazlası var’ denilmek suretiyle çay üreticisi özel sektöre mahkûm ediliyor. Özel sektör de ‘şartlar’ı kendisi koyarak üreticiyi mağdur ediyor. Bir yıl önce satın aldığı yaş çayın parasını ödemeden, bu yıl güya peşin ödeme yaparak düşük fiyatla yaş çay satın alıyor. Kimse de “Paran varsa önce geçen yıl satın aldığın yaş çayın parasını öde!” diyemiyor. Kara mizah böylece sürüp gidiyor... Fındık üreticileri ürünleri bekletip bir yıl sonra satma imkânına sahip. Ama çayda değil bir yıl, 1 hafta bekletmek mümkün değil. Ya bugün satarsın, ya da yarın dereye dökersin! Devlete ve özel sektöre yüzde yüz mahkûmiyet! Son bir not daha: Başka yerleri bilmiyorum, ama Çayeli Senoz Vadisindeki köylerin çoğu (Ormancık, Başköy, Yenice, Uzundere vs.) Haziran ayının başında (birinci sürgün olarak) ÇAYKUR’a, devlete sattığı yaş çayın bedelini hâlâ alabilmiş değil. Çay üreticileri bu durumdan hoşnut değil. Her halde Türkiye’yi ‘idare edenler’in bu durumdan haberi vardır... 19.08.2009 E-Posta: [email protected] |