Faruk ÇAKIR |
|
Bu işler çok yaş |
Ergenekon iddianamesinin 3’üncüsü de mahkemece kabul edildi ve dâvâ yeni bir şekil aldı. Bir yandan önceki iddianamelerle ilgili olarak açılan dâvâlar görülmeye devam ederken, öte yandan da 4’üncü iddianamenin de hazırlanabileceği ifade ediliyor. Her bir iddianame bin sayfayı aştığı için iddiaları bir yazıda özetlemek mümkün değil. Kabul edilen 3’üncü iddianame ile ilgili geniş özetler veren gazeteler bile bunu bir günde yapma imkânı bulamıyor. Bazı gazeteler 4 sayfalık ‘özel ek’ bile veriyor, ama yine de iddiaların tamamını yayınlamak mümkün olmuyor. Açılan dâvâlarla ilgili olarak çok şey söylendi, bir o kadar da söylenecek. Çünkü sanıklar çok meşhur ve bilinen isimler. Normalde böyle isimlerin darbelere karışmaması arzu edilir, ama Türkiye’nin şahit olduğu geçmişteki darbelerin ‘meşhur ve muvazzaf / görev başındaki’ askerî şahıslarla gerçekleştirildiği de bir vak’a. Meşhur ihtilâlciler (meselâ, Evren) bu durumu şöyle savunuyorlardı: Emir komuta içerisinde ihtilâl yaptık, o halde biz haklıyız! Dolayısı ile ‘sanık’ların meşhur olması, onları kesinlikle temize çıkarmaya yetmez. Zaten ‘Köylü Ahmet Ağa’nın ihtilâl yapacak hali yok ya! Onlar olsa olsa ‘sandık ihtilâlleri’ yaparlar ve bunu da pek çok serbest seçimde zaten yapmışlardır. Kabul edilen son iddianamenin, yakın zaman önce gerçekleştirilen Yüksek Askerî Şûrâ toplantısı sonrasına tevafuk etmesi büyük bir çelişkiyi de ortaya çıkardı. Haklarında çok ağır ve ciddî iddialar bulunan bazı askerî personel, hiçbir şey yokmuş gibi YAŞ’da terfi aldı. İsimlerini saymaya gerek yok, ama gazetelerde yer alan bilgilere göre 3’üncü iddianamede 15’i muvazzaf, 5’i emekli toplam 20 subay sanık olarak yer almış. Bu sanıkların arasında 3 general, 6 albay, 1 yarbay, 1 binbaşı, 5 üsteğmen, 3 teğmen ve 1 astsubay bulunuyormuş. (Vatan, 6 Ağustos 2009) Emekli askerî personeli bir yana bırakalım ve soralım: Haklarında müebbed hapis istenen kişilerin hâlâ görev başında olması normal midir? Elbette ki herhangi bir kişi hakkında sadece iddianame hazırlanmış olması onun ‘suçlu’ olduğunu göstermez. Aksi ispat edilinceye kadar herkes masumdur ve bu da hukukun en temel kuralıdır. Peki, insanları hayalî ‘irtica’ suçlamasıyla görevinden uzaklaştıran bir sistem, nasıl oluyor da sıra Ergenekon iddianamesinde yer alan isimlere gelince müsamahakâr davranıyor? İddianamede yer alan isimlerin değil terfi edebilmesi, görev başında bulunmaya devam edebilmeleri bile normal olmayan bir durumdur. Hatırlamak lâzım ki yargıya da açık olmayan YAŞ kararlarıyla görevinden uzaklaştırılan kişilerin büyük bir bölümü, çalıştıkları süre zarfında ekseriyetle ‘üstün başarı ödülü’ alan isimlerdir. YAŞ kararlarının yargı denetimine açılması ve mağduriyetlerin sona ermesi temin edilmelidir. Aynı şekilde haklarında ağır ithamlarda bulunulan personel de daha dikkatle araştırılmayı hak ediyor. Bir yandan kamuoyuna açıklanmayan ‘itham’larla kişileri meslekten uzaklaştırıp, öte yandan da Ergenekon iddianamesinde yer alanları korumak mümkün değil. Türkiye’yi idare edenler bu tavrı millete izah etmeli... 07.08.2009 E-Posta: [email protected] |