Ali FERŞADOĞLU |
|
Seçeceğiniz eş müteşekkir mi? |
Akıl, anlama, ölçme cihazıdır. Delil ve belgelerle hareket eder. Vicdan ise, herhangi bir delile ihtiyaç hissetmeksizin gerçeği direkt anlayan bir melekedir. Hâlıkımız bizi yokluk karanlıklarından, ziyadar varlık âlemine çıkarmış. Bu varlık çapında bir nimettir. Sonra bizi insan olarak yaratmış, kendisine kul, muhatap kabul etmiş. Bu ise, sonsuzluk çapında bir ihsandır. Sonra, akıl, kalb, vicdan, sevmek, korku gibi yüzlerce ulvî, olumlu veya olumsuz duygular vermiştir. Bunların değeri ise, Cennetle bile karşılanamaz! Bize en küçük bir hediye verene teşekkür ederiz. Bu nezaket, nezahet ve medeniliğin de bir göstergesidir. Teşekküre fırsat bulamayan, nasıl sıkılır, ezilir ve mutlaka teşekkür haberleri gönderme ihtiyacını hisseder... Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır! Öyle ise, bu sayısız dahili ve harici nimetlerin kaç yıllık teşekkür ve ibadet hatırı vardır? İşte ibadet, teşekkürdür. Şükür, beşerî baskı ve minnetlerden kurtulmak, gerçek hürriyete kavuşmak; aradaki vasıta ve perdeleri kaldırıp, doğrudan doğruya Allah’a muhatap olmaktır. Her şeyi O’nun verdiğini bilmek; yalnız O’na minnet etmek ve O’nun huzûruna, dergâhına iltica etmektir. Şükür, kişelere, sebeplere, madde bağımlılığından, nefsî, indî, süflî arzu ve isteklerden kurtulmaktır. İyi günde, kötü günde, nefes alıp vermenin her dakika bir hayat bahşetme olduğunun şuuruna varıp şükreden her fert, kirlerden temizleniyor iyiye; güzel ve temiz düşünce ve duygulara motive oluyor. Teşekkür, yalnızca, “Allah’ım, sana çok şükürler olsun!” sözünden ibaret olamaz. Nasıl ki, teşekkürümüzü sözle yaparken, aynı zamanda tavır, hareket, ses tonu ve mimiklerimizle (yani beden diliyle) de teşekkür ederiz. İşte bütün ibadetlerin fihristesi ve bütün varlıkların ibadetlerinin toplamı olan namaz, en büyük teşekkürdür. Zekât, fiilî bir teşekkürdür. Oruç ve hac, bedenî bir teşekkürdür… İşte sonsuz ikram ve ihsan Sahibine hâl ve kal diliyle şükreden bir eş seçen, mutluluğun sırrını yakalar. *** Dini bütün yaşlı kadın her sabah kapısının önüne çıkar ve duâ edermiş: “Allah’ım bize verdiklerin için sana şükürler olsun!” Ardından da ateist komşusunun sesi duyulurmuş: “Allah yok kadııın, Allah yok!!!” Kadın ne kadar sinirlense de yine her sabah duâ edermiş, komşusu da inkârını sürdürürmüş! Birgün komşusu yaşlı teyzeye bir oyun oynamak istemiş. Markete gidip sebze-meyve, ekmek, vs. yiyecek alıp torbalara doldurmuş, kapısının önüne bırakmış... Ertesi sabah teyze kapıyı açıp da yiyecekleri görünce çok şaşırmış ve sevinçle: “Sana şükürler olsun Allah’ım, bu gönderdiğin yiyecekler için sana çok şükürler olsun!!!” Ve ağacın arkasından onu seyreden komşusu seslenmiş: “Allah yok kadıııın Allah yok!!! O yiyecekleri ben aldııııım!!!” Kadın hiç istifini bozmamış: “Sana ne kadar şükretsem azdır ey Rabbim! Hem yiyecek göndermişsin, hem de parasını bir inkârcıya ödetmişsin!..” 07.08.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |