Vehbi HORASANLI |
|
Kendimi “star”gibi hissettim |
Gemilere gidiş gelişlerde Türk Hava Yolları uçağı ile seyahat etmeyi birçok denizci arzular. Zira THY dünyanın en iyi havayollarından bir tanesidir. Sadece uçaklarının kalitesi değil, verilen hizmet de buna paralel olarak çok iyidir. Aklınıza “Ne kadar yolculuk yaptın da böyle karar veriyorsun?” sorusu gelebilir. Hemen söyleyeyim; işimiz icabı sık sık uçak yolculuğu yapmak zorunda kalıyoruz. Çünkü işverenle yaptığımız kontratımız sona erdiğinde dünyanın neresinde olursa olsun ülkemize geri dönme lüksümüz vardır. Buna Deniz İş Kanununun çalışanlara sağladığı bir çeşit hak diyebiliriz. Haliyle gemiye giderken veya gemiden ayrılırken çeşitli ülkelerin havayolları ile yolculuk ediyoruz. Eğer THY ile yolculuk yapacağımız belli olursa bundan büyük bir zevk alıyoruz. Bir kere öyle üç dört tane aktarma olmuyor. Çok uzak noktalara THY’nin direkt seferleri var. Ayrıca ikram konusunda hiçbir havayolu THY’nin eline su dökemez. İkram deyip geçmeyin. Bazı havayolları hiç ikram yapmıyor, uçakta verdiği yiyecekler ise paralı. Hal böyle olunca zaten çalışmak için yurt dışına giden bizler, yüklü bir parayı havayollarına vermek zorunda kalıyoruz. Uçaklarda hostes, kabin görevlisi gibi çok nazik ve kibar çalışanlar vardır. Lâkin iş paraya geldi mi oldukça yüksek fiyatla hizmet ederler. Kısaca bu bilgileri verdikten sonra anlatmak istediğim mevzuya gelmek istiyorum. Efendim, geçen Ramazan ayında Tayland’a yeni gemime katılmak üzere yolculuğa başladım. Şansım yaver gitmişti, zira uçağımız direkt olarak Tayland’a gidiyor ve aktarma yapılmıyordu. Üstelik THY uçağı ile uçacaktık. Bugüne kadar hiç orucumu bozmamıştım. Uzun yolculuklar sebebi ile orucu erteleme ruhsatı, yani kolaylığı olmasına rağmen “tevekkeltü Alellah” diyerek orucumu tutmaya devam ettim. Zaten iftarımı evde yapmış gece yolculuğu yapmak üzere havaalanına gelmiştim. İstanbul birçok havaalanına göre çok düzenlidir. Çok rahatlıkla gideceğiniz uçağı ve çıkış kapısını bulursunuz. Burada birçok kişiye göre çok pahalı olmasına rağmen yine de diğer ülkelerin havaalanlarına göre nispeten daha ucuz alış veriş ve yolcu hizmeti verilmektedir. Her ne ise, uçağımıza bindik ve 10 saate yakın yolculuğumuza başladık. Her şey yolunda gidiyordu. Küçük bir ikramdan sonra ışıklar söndürüldü. Doğuya doğru uçtuğumuz için daha erkenden yani iki saat sonra sahur vakti girecekti. Bu sebeple ertesi günkü orucumu tutmam için içecek su istedim. Bu arada kabin görevlisi gence “Oruç tuttuğumu ve sabah kahvaltısının önceden verilip verilemeyeceğini” sordum. Gayet kibar bir biçimde talebimin yerine getirileceğini söyledi. Derhal gerekli hazırlıkları yaparak kahvaltı ile birlikte yemek ikramı getirildi. Güzelce sahur yemeğimi yedim. Bu arada ikramın doyurucu olduğunu söylemeyi bir borç biliyorum; zira bazı şirketler ikram olarak sadece bir küçük kek parçası verirler. Başka bir isteğimin olup olmadığını soran hosteslere olmadığını söyleyerek teşekkür ettim. Bir müddet sonra sabah namazı vakti girmişti. Öğle-ikindi ve akşam-yatsı namazlarını birleştirmek için ruhsat vardı, lâkin sabah namazı böyle değildi. Bu sebeple namazımı bir an önce kılmam gerekiyordu. Ben uçakta oturarak namaz kılmam. Ne bileyim sağlıklı insanların oturarak namaz kılması benim hiç hoşuma gitmiyor. Otobüs yolculuklarında molalarda ve tren yolculuklarında boş bir alanda normal olarak namazımı kılarım. Uçakta da uygun yerler olduğu için namazımı normal olarak kılarım. Nitekim uçağın arka tarafında kabin görevlilerinin istirahat ettikleri boş bir alan vardır. Burada namaz kılmak istediğimi söyledim. Görevliler gayet kibar bir biçimde bana yer gösterdiler ve namazımı eda ettim. Bundan bir yıl önce bir hostes bana güçlük çıkarmış “Herkes gibi oturarak kılsana?” demişti. Allah’tan bu görevliler şeyhülislâm gibi ahkâm kesmiyor, bana yardımcı oluyorlardı. Sonuçta gayet güzel bir yolculuk yaparak Tayland’a indim. Bu ülke halkı Müslüman olmamasına rağmen havaalanında mescidi vardı. İnsanlara hizmet etmeyi öncelik ve amaç haline getiren şirketler bu hususa dikkat ederler. Buna mukabil Müslüman ülkelerde meselâ Fas Havaalanlarında ve en büyüklerinden biri olan Casablanca’da bir mescit bulamazsınız. Gazete parçaları üzerinde boş bir köşede namaz kılmaya mahkûm kalırsınız. Ne diyeyim Allah bu kardeşlerimize biraz iz’an ve akıl nasip etsin. İşte değerli okuyucularım, televizyondaki “Kendinizi star gibi hissedin” reklâmında olduğu gibi THY ile uçtuğumda aynen bu duyguyu yaşıyorum. Allah başta THY yöneticilerinden ve insanlara hizmet etmeyi öncelik haline getiren bütün şirketlerden razı olsun… 07.08.2009 E-Posta: [email protected] |