Ali FERŞADOĞLU |
|
Hayâ-iffet sahibi olmak da tercih sebebi |
Hayâ; nebevî, melekî, hattâ İlâhî bir vasıf. Hicap etme, çekinme anlamına gelir. Fıtrat, vicdân ve akl-ı selîmin gereğidir. İffet namusluluk, haram ve yasak olan şeylere yaklaşmamak şeklinde tarif edilir lügatlarda. Her namazın her rekâtında tekrarladığımız, Fatihanın 6. âyeti “Dosdoğru yol...” ana şeritlerinden birisi iffettir. İffet, şehvet kuvvetinin vasat mertebesidir. İffetlinin helâle şehveti var, harama yoktur. Haya, iffet, konuşmaktan dinlemeye, hal ve hareketlerimizden sâir davranışlarımıza kadar geçerli yansıyan bir erdemdir. Bir cephesi de, erkek ve kadınların tesettüre riâyet etmesiyle tezahür eder. Haya ve iffet meselesi yalnızca bayanları ilgilendiren bir husus değildir. Nur Sûresinin 24, 30-31. âyetleri erkekleri de bağlıyor: “Mü’min erkeklere söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, mahrem yerlerini korusunlar... Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar, süslerini, kendiliğinden görüneni müstesna açmasınlar. Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar...” Temiz bir aile yuvası istiyorsanız, haya ve iffet duyguları yüksek bir eş seçmelisiniz. Ferdleri iffet mayası ile yoğrulmuş bir âile ve hayâ sahibi âilelerden meydana gelen bir topluma, fücûr, nâmusları pâyimal, fuhuş, zinâ gibi kirliliklerin bulaşamayacağı açıktır. Elbette temiz düşünce, temiz duygu, temiz davranış, temiz giyim-kuşamdan temiz neticeler alınır. *** Peygamberimiz (asm) ahlâk, iffet, haya ve edebin zirvelerindeydi. Başkalarının edep ve haya anlayışını da zedelemeden gerçekleri ifâde ederlerdi. Nâzik ve tatlı, kucaklayıcı, müşfik bir üslûp kullanırdı. Çirkin ve kötü şeylerden nezâkete dâveti de nazikçeydi. Kureyş Kabilesinden bir genç, huzûruna gelerek, “Ya Resulallah, zina yapmama izin ver!” der. İslâm ahlâkıyla bağdaşmayan bu davranış karşısında, Sahâbîler, “Sus, sus!” diye üzerine yürümek isterler. Terbiye ve eğitim hususunda da en mükemmel rehber Hz. Peygamber (asm) gayet sâkindir. Genci yağına çağırır ve sohbet etmeye başlar: “Söyle bakayım; bir başkasının senin annenle zinâ etmesini ister misin?” “Yoluna fedâ olayım, hayır kat’iyyen istemem.” “Zaten hiç kimse, annelerine böyle şey yapılmasını istemez” buyurdu. “Bir başkasının senin kızınla zinâ etmesini ister misin?” “Hayır, uğrunda öleyim, yâ Resulallah, râzı olmam.” “Öyle ise hiç kimse kızıyla zinâ edilmesine râzı olmaz.” Sohbet, böyle soru ve cevaplarla, kız kardeş, halâ, teyze ve sair yakın akrabalarına kadar devam eder. Sonunda hatâsını anlayan gence de, şöyle duâ da bulunur: “Allah’ım! Bunun günâhını affet; kalbini temizle ve uzuvlarını günâh işlemekten koru!” 1
Dipnot: 1- Müsned, 5: 256-257. 30.07.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |