Ali FERŞADOĞLU |
|
Seçeceğiniz eşin yetiştiği aile ortamı da çok önemli! |
Eş seçmek için araştıracağınız konulardan başında, yetiştiği aile ve ortamı gelir. Biliriz ki, hepimiz ailemizin yapısının damgasını taşırız. Zira, o iklimin eğitimi, terbiyesinden geçmiş; veya geçmemişiz. “Anasına bak kızını al” sözü boşuna mı söylenmiş sanıyoruz! Bu asırların tecrübesinin bir ürünüdür. Yapı olarak ailesine çok düşkün ve aşırı bağlı olan kızların, ailelerinin tarz ve kişiliğinden çok farklı olmaları mümkünse de, çok nadir değil mi? Siz bunu kendi evlâdınızdan, içe bakış metoduyla öğrenebilirsiniz. Yani, çocuklarınız, sizin hayata bakış açısı, düşünce ve yaşantınızdan çok mu farklı? O yüzden eşlerin seçileceği aile ve ortamları çok iyi tahlil edilmeli. Özellikle kız tarafının. Neden? Çünkü, erkeklerin ailelerinden biraz uzağa düşebileceklerini düşünmek gerekir. Bununla birlikte, “Armut dibine düşer” hakikatini de unutmamalı. Aile incelenirken öncelikle dikkat edilmesi gereken husus, nasıl bir hayat felsefesine sahip olduğudur. Mânâya mı önem veriyor, maddeye mi? Dinî yaşantısı; geleneksel, mutaassıp mı? Yoksa tahkikî bir iman ve din anlayışı mı hakim? İkinci önemli nokta da kişinin anne-babasıyla ilişkileridir. Zira psikolojik tesbitlerdendir: Kız çocuğunun babasıyla, erkeğin de annesiyle ilişki, iletişim düzeyini; evlendiğinde de muhtemelen sürdürecektir. Bu, eşler arasındaki iletişim tarzının temelini atacaktır. Meselâ, babasıyla mesafeli büyüyen bir kız, çok büyük bir ihtimalle eşiyle de mesafeli olacak. Annesinin şefkatli ve fedakâr ev kadını kimliğini benimsemiş bir erkek, çalışan ya da sosyal yönü güçlü olan bir kadına tahammül edemeyecektir. Meselâ, babanın aşırı düşkün olduğu bir kız, eşinden de yüceltilme bekleyecek. Annesinin hükmü baskın erkeğin pasif bir bayanla mutluluğu paylaşması zordur. Elbette meseleler alenen ifade edilmeyecektir. Ancak, bu tepki, konuşmalara, ses tonuna veya diğer ilişkilere olumsuz bir şekilde yansıyacaktır. “Yetiştiği aile ortamı mutlaka tahlil edilmeli” derken, aile bireylerinin uyumu da nazara alınmalıdır. Yani, eş olarak seçilecek kişinin anne-babası, eşler birbiriyle ne derece uyumlu? Biribirine karşı tutumları, çocuklarıyla iletişim düzeyleri de önemli. “Ailelerine bakın, inceleyin!” öğüdü geçiştirilecek boş bir temenniden ibaret kalmamalı. Her ne kadar evlenecek adaylar denk ve uyumlu gibi görünse de, sonuç aileden dolayı farklı olabilir. Zira, evlilikle çocuklar ailelerinden, aileler çocuklarından bütün bütün kopmuyor. Mutlaka, ilişki ve iletişim olacaktır. Hayat tekdüze gitmez. İniş ve çıkışlar yaşanacaktır. İnsan olan yerde problem de vardır. Önemli olan bu problemin çözümünde, ailelerin tesiri ve müdahale düzeyidir. Problemlerin çözümünde, meselelerin halledilmesinde aileler hangi bakış açısıyla müdahale edecek? Taraflar, haksız da olsalar, çocuklarından ve ailelerinden yana mı olacaklar; yoksa haktan yana mı? Tarafgir karar mı verecekler; adil karar mı verecekler? Yani, mealini vereceğimiz şu âyetin perspektifinden yaklaşabilecekler mi? “Ey imân edenler! Adalet üzere olun ve Allah için şahidlik edin. Kendi aleyhinize veya anne ve babanızla akrabalarınızın aleyhine olsa bile. Hakkında şahidlik ettiğiniz kişi, zengin de olsa, fakir de olsa doğruluktan ayrılmayın. Çünkü ikisini de Allah sizden daha iyi gözetir.” 1 İnsanız; hatâ ve zaaflardan hâli değiliz. Önemli olan problemlerimizi Kur’ân’î çerçevede halletmek; hatalarımızdan dolayı tevbe etmek, Allah’tan af dilemektir. Evet, aileler arasında uyum olmazsa, sürtüşmeler kaçınılmazdır. Yaşanan sürtüşmeler en azından tatsızlık sebebi olacağından, bu konuda da denklik aramak gerekir. Peygamberimizin (asm) şu öğüdü kulaklarımızda çınlamalı: Dikenliklerdeki güllerden sakınınız!
Dipnot: 1- Kur’ân, Nisâ, 135. 26.08.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |