Ali FERŞADOĞLU |
|
Evlilikte de istisnalar kaideyi bozmaz! |
Evlilik mevzuunda özellikle dindarlık üzerinde durmamız, “Dindar bir ailede yetişmeyen insanlar da iyi, ahlâklı, dürüst olamaz mı? Onlarla evlenmek ne mahzur getirebilir?” sorusunu sordurdu… Dindar bir çevrede, başka dine mensup, hatta ateist toplum ve ailelerin içinde de gayet dindar, dürüst, ahlâklı insanlar çıkabilir, çıkmış ve çıkıyor. Çevremizde böyle harika evlilikler yapıp, huzurlu ve mutlu bir hayat sürenleri de müşahade ediyoruz. Bunlar istisnadır, istisnalar kaideyi bozmaz. Bizim bahis mevzuu ettiğimiz, işlediğimiz dindarlık meselesi geneldir. Elbette her şeyde olduğu gibi, bunun da istisnaları var. Biz genele göre hareket etmek durumundayız, istisnalara göre değil. Bu meselenin aksi örnekleri de vardır. Meseleye şöyle yaklaşmalıyız: * İmtihan, dindarlık - dinsizlik, dürüstlük - ahlâk ve edep, hayır-şer mücâdelesi ve ilk örnekleri Hz. Adem’in (as) oğulları ile başlamış. Peygamber olduğu halde, pekçok çocuğu Habil gibi ahlâkın zirvesinde; Kabil, katil olduğu anlatılır Mâide Sûresinin 27, 28, 29, 30. âyetlerinde. * Keza, Hûd, 42-43. âyetlerinde, insanlığın ikinci babası sayılan Hz. Nuh’un (a.s.), karısı Vâile ve oğlunun ona imân etmediği haber verilir. Oğlu kurtuluş gemisine binmedi. Hanımı ona can yoldaşı, arkadaş, yardımcı olacağına, küfründe ısrar etti. Üstelik, Hz. Nuh’un (a.s.) sırlarını, kavminin müşrik reislerine taşımıştı. * Hz. Lût’un (as) karısı da imân etmeyenlerden idi. Bu iki mümtaz şahsiyetin, peygamberin ateist hanımları hakkında Kur’ân’da ağır ifadeler kullanılır. 1 * Hz. İbrahim’in (a.s.) babası da diğerlerinden farklı değildi. 2 * Hz. Yakub (a.s.) ile oğlu Hz. Yusuf’un (a.s.) ve 11 oğlunun mâcerasını düşününüz. Peygamber oğulları ve peygamber kardeşleri... Kıskançlıklarından Hz. Yusuf’u küçükken kuyuya atıyorlar... Resul-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) amcası Ebu Leheb, inkâr ve eziyetlerinden dolayı o günden bugüne ve kıyamete kadar da lânetleneceklerdendir. Tebbet Sûresi, onu ve karısını tel’in etmektedir. * Yine öz amcası ve hamisi Ebû Talib, Peygamberimizin risâletini değil, ama şahsını çok ciddî sevmiş, himaye etmiş ve taraftarlık göstermiş olmasına rağmen, imân etmemişti.3 * Hz. Peygamberin (a.s.m.) sevgili kızı, cennette hanımların sultanı kızına olan nasihati: “Kızım, baban peygamber diye sakın güvenme! İbâdetlerini yerine getirerek kendini kurtar!” Diğer taraftan cehaletin, ateizmin, sekülarizmin, ahlâkî erozyonun yaşandığı toplum ve ailelerde çıkan pek çok insan da hidayete eriyor, gayet nezih, dürüst, ahlâklı ve hizmet yüklü bir hayat yaşıyor. * Meselâ, 1856’da, saat imalatçısı bir babanın, ev hanımı bir annenin evlâdı olarak İngiltere’nin Liverpool şehrinde doğan, ülkenin en tanınmış avukatları arasında yer alan Henry Quilliam, Fas gezisinden bambaşka bir insan olarak döndüğünde, şehirde beyaz bir at sırtında dolaşıyor ve şehrin Hıristiyan ahalisini İslâm’a dâvet ediyordu… * Meselâ, 21 Haziran 1948’de Londra’da Isveçli bir anne ile Yunanlı bir babanın oğlu olarak dünyaya gelen Steven Demetre Georgiou’un çocukluğu Londra’nın Shaftes Buryy Caddesi ile Tarafalgaf Caddesi’nde geçer. S. T. Joseph Roman Katolik okulunda katı bir Hıristiyan eğitimi alır. 16 yaşında mezun olduktan sonra Hammersmith Art Koleji’nde eğitimini tamamlar. Çocukluğunun ve gençliğinin geçtiği yerler İngiltere’nin san’at, müzik ve eğlence merkezinde geçer. Ve bir zamanların pop starı, efsane ismi Cat Stevens, Yusuf İslâm olarak Müslüman olur. İngiltere’de kurduğu İslâm okuluyla hizmetlerine devam ediyor. * Meselâ, 24 yaşındaki Marıa Zıveyra, Alanya’ya tatile gelir, yerleşir, 17.06.2009 Müslüman olur, Meryem adını alır... * Ve Risâle-i Nur’u İngilizceye çevirmek gibi büyük hizmetler vermeye devam eden Şükran Vahide ismini alan Marie Weld ve binlercesi tefessüh etmiş memleketlerde doğup, çok olumsuz şartlarda yetiştikleri halde, gayet nezih bir İslâmî hayat yaşıyorlar… Bunun aksi de mümkün ve vakidir… Çıkaracağımız sonuç şu: Dindar olmayan, hatta ateist çevrelerde yetişen bazı insanlar hidayete erer, ahlâklı, dürüst, nezih bir hayat ve mükemmel bir hizmet sürdürebilir. Bunlardan eş seçmek ise, bazı şartlarda, irade haricinde, kaderin de sevkiyle vukua gelen istisnai durumlardır. Biz eş seçerken, genel prensipleri nazara almak mecburiyetindeyiz. Dipnotlar: 1- Kur’ân, Tahrîm, 10.; 2- Age., Meryem, 45, 46.; 3- Age, Tevbe, 113. 27.08.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |