Ali FERŞADOĞLU |
|
Eşiniz yardımcı ve dayanışmacı ruha sahip olsun |
İnsan medenî ve sosyal bir varlıktır. Bir o kadar da zayıf ve âcizdir. İhtiyaçları ve düşmanları da o ölçüde çoktur. Bunları tek başına tedârik edebilecek, korunabilecek güçte değildir. Bu bakımdan hemcinsleriyle dayanışma içine girmek zorundadır. Birlik ve beraberliğin, dayanışmanın birçok faydaları vardır. Kur’ân kâinatın yazılımı; kâinat Kur’ân’ın açılımıdır. Kur’ân’da her bir cümle bir âyettir. Âyet delil/belge, yol gösteren demektir. Molekül, hücre, uzuv, hayvan, taş, hava, su, yıldız-bütün varlıklar hakikate ulaştıran tekvinî/kevnî âyetlerdir. Her varlık hem yapısı, hem de hal diliyle Yaratıcısını zikrederek anlatır. Aynı zamanda bu âyetler bize delil olur, yol gösterir. Meselâ, sineğin verdiği dersi Bediüzzaman şu çarpıcı diyalogla aktarır: “Mehâsiniyle mağrur olan nefsime dedim ki: ’Sen birşeye mâlik değilsin, nedir bu gururun?’ Dedi ki: ‘Madem mâlik değilim, ben de hizmetini görmem.’ Dedim ki: ‘Yâhu, bu sineğe bak. Gayet küçücük zarif elleriyle kanatlarını, gözlerini siler süpürür. Her işini görür. Sen de lâakal onun kadar vücuduna hizmet etmelisin’ diye ikna ettim. Takdis ederiz o Zâtı ki, bu sineğe nezafeti ilhamen öğretir, bana da üstad yapar. Ben de onunla nefsimi ikna ve ilzam ederim.”1 Kediler, “Ya Rahim, ya Rahim!” diyerek zikir; karıncalar cumhuriyetperverlik, çalışkanlık; arılar iktisat, kanaat; yaban kazları ittihat (birlik/beraberlik), cemaat şuuru dersini verir. İşte 1 sinek, 3 kaz, 4 elif, aynı zamanda cemaatî ittihatın sırrını, dayanışmayı ders verir. Yaban kazlarının göç sırasındaki düzenli uçuşları sırasında verdikleri muhteşem ittihat, birlik dersi şöyle: *“V” şeklinde uçulduğunda, her kaz, kanat çırptığında arkasındaki kazı kaldıran bir hava akımı oluşturur. Böylece kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpışları sonucu ortaya çıkan hava akımını kullanarak uçuş menzillerini yüzde 70 oranında uzatır. Kazlar tek başına gidebilecekleri yolu grup halinde neredeyse ikiye katlar. *Bir kaz,”V” grubundan çıktığı anda uçmakta güçlük çeker. Çünkü diğer kazların oluşturduğu hava akımının dışında kalır. Ve ekseriyetle gruba geri dönüp yoluna bu şekilde devam eder. *“V” grubunun başında uçan kaz, hava akımından yararlanamaz; diğerlerine oranla daha çabuk yorulur. Bu durumda en arkaya geçer ve bu defa hemen arkasındaki kaz öncü olur. Sürekli tekrarlanan bu dönüşümle her kaz, grubun her kademesinde vazife alır. *Uçuş hızı yavaşladığında gerideki kazlar, daha hızlı gitmeleri için öndekileri bağırarak uyarır. *Gruptaki bir kaz hastalanırsa ya da bir avcı tarafından vurulursa; düşen kaza yardım etmek üzere gruptan iki kaz ayrılır ve korumak üzere yanına giderler. Tekrar uçabilene veya ölümüne dek başında beklerler. Daha sonra kendilerine başka bir kaz grubu bulurlar. Hiçbir kaz grubu, kendilerine iltihak edenleri reddetmez. “Uçan kazlar birlik olmuş, yardımlaşma ve dayanışmaya girmiş, kazlar kadar olamadık!” diye hayıflanmaktansa, “Allah’ın ipine hep birlikte sımsıkı sarılın!” âyetine kulak vermeli ve ittifakın şu müthiş gücünün sırrını yakalamalı. Kubbeli yapılarda camit/katı taşlar omuz omuza vererek düşmekten kurtuluyor, kazlar harika dayanışma ile yol alıyor. Taşlar, kazlar kadar da mı olamayacağız? Dipnotlar: 1- Mesnevî-i Nuriye, s. 69. 01.08.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |