Faruk ÇAKIR |
|
Olsa ile bulsa |
Açlık, savaş, yoksulluk ve benzeri yüzlerce problemle başı dertte olan ‘yaşlı’ dünyamız, aslında barış, huzur ve sükûn içinde yaşanan bir yer olabilir. Bunun kolay yolu da, bilhassa ‘galip’lerin insafla ve adaletle hükmetmesine bağlıdır. Kendilerini dünyanın jandarması gibi gören ‘büyük ülke’ler, belki kendi halkına nisbeten de olsa adaletle davranıyor, ama muhatap olduğu diğer dünya insanlarına böyle davranmıyor. Bunun en güzel örneğini Amerika’nın dünya politikalarında görmek mümkün. Elbette bu yanlışı yapan sadece ABD değil. Rusya, Çin ve aynı kulvarda koşan ülkeler de benzer yanlışlara imza atıyor. Bu ülkeler, kendi hatalarını görmeyen ‘büyük ülke’lerin hatalarını görmeyerek ‘bedel’ ödüyor. Bunun son örneği, Amerika ile Çin arasındaki ‘teşekkür alış verişi’nde görüldü. Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi diye adlandırdığı, ama aslında Türkistan olan bölgede işlenen cinayetler karşısında Amerika sustu ve Çin’den de karşılığında ‘teşekkür’ aldı! Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Wang Guangya yaptığı açıklamada, ABD yönetiminin bu konudaki [Sincan’da yaptıkları ‘katliâm’ sonrası] tutumunu takdir ettiklerini söylemiş. (AA, 29 Temmuz 2009) Düne kadar gerek Çin ve gerekse Rusya’nın yaptığı bazı haksızlıklar karşısında en azından sözle itiraz eden Amerika yönetimi; Sincan’daki katliâm sonrası niçin sessiz kaldı? Mutlaka bilmediğimiz başka sebepleri vardır, ama bunlar arasında “Sen de benim Irak ve Afganistan’da yaptıklarım karşısında sessiz kal” gizli pazarlığı olamaz mı? Dünyanın huzur ve sükûnunu sağlaması gereken ‘büyük’ler, tam aksine icraatlar ortaya koyup dünyanın çeşitli yerlerinde ‘kavga’lara sebep oluyorlar. Amerika; Irak ve Afganistan’da ortalığı karıştırırken, Rusya; Gürcistan ve benzeri ülkelere huzur vermiyor. Bu arada Çin de Türkistan’ı kan deryasına çeviriyor. Amerika, Çin ve Rusya bunları yaparken İngiltere ve benzeri ülkeler de boş durur mu? Onlar da kendi siyasî gelecekleri için sinsî faaliyetlerini sürdürmenin telâşında... Maddî anlamda güçlü ülkeler, başka ülkelere müdahale etmek yerine; dünyanın daha iyi yaşanabilir bir yer olması için gayret sarfetseler ne olur? Mutlaka ‘iyi’ olur, ama o zaman da ‘şeytan’ razı olmaz. Dünya ülkeleri Birleşmiş Milletler’i niçin kurdu? Dünya barışını temin için. Gelin görün ki; BM’nin de eli kolu ‘galipler’ce bağlı. Beş daimî üyenin (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa) itiraz ettiği hiçbir karar orada kabul edilmez. Bir anlamda bu 5 ülke, keyfince her türlü haksızlığı yapacak; ama dünyanın diğer ülkeleri (BM üyesi ülkeler) bunu seyredecek... Bu çarkı tersine çevirmenin yolu, her ülkedeki sivil toplum kuruluşlarını harekete geçirmekle mümkündür. Eğer ‘insanlık’ uyanır ve devam edegelen bu yanlışa itiraz ederse, uzun dönemde bu hatadan dönülmesi mümkün olur. Aksi hâlde “Olsa ile bulsa bir araya gelse” der dururuz... 30.07.2009 E-Posta: [email protected] |