Faruk ÇAKIR |
|
Kat kat yanlış |
Meslek liselerinin üniversiteye girişinin önündeki ‘katsayı engeli’ şimdilik sona ermiş görünüyor. YÖK, yerinde bir karar alarak bilhassa imam hatip lisesi öğrencilerini mağdur eden uygulamayı sona erdirdi. Aslında bu adıma sevinmek lâzım, ama hiç akla ve hayâle gelmeyen ‘yanlış’lara imza atıldığını daha önce de çok defa gördüğümüz için ‘yoğurdu üfleyerek yemek’ durumundayız. Açıkçası, elimizde bir delil olmadığı halde YÖK’ün aldığı bu doğru kararı ‘yüksek mahkeme’lerin iptal etmesinden endişe ediyoruz. Bu sebeple, meslek lisesinde okuyan ya da mezun olanlara “Gözünüz aydın” demeyi bile ertelemiş durumdayız. YÖK’ün aldığı bu karar, çok doğru olmakla beraber aynı zamanda bir o kadar da geç kalmış bir karardır. ‘Katsayı’ uygulaması, alındığı gün yanlıştı ve o günden beri bu uygulamaya itiraz ettik. 10 yıl süren bu ‘keyfî’ uygulama sadece imam hatip lisesi mezunlarını değil, bütün meslek lisesi öğrenci ve muzunlarını mağdur etti. Bu uygulamanın bir yanlış yönü de, adeta ‘maç devam ederken’ oyunun kurallarının değiştirilmesiydi. Düşünün, ‘üniversiteye giremesem de bir mesleğim olsun’ diye karar veren ve bu niyetle herhangi bir meslek lisesine kaydolan öğrenci, iki ya da üçüncü sınıftayken kuralların değişmesiyle karşılaşıyor. Biraz insafı olan, önce bu kararı alır, sonra da o tarihten sonra meslek lisesini tercih edenlere uygular! Ama 28 Şubat sürecinin uygulayıcıları için insaf ve iz’andan bahsetmek ne mümkün? “Ben yaptım oldu” anlayışıyla Türkiye’ye 10 yıl kaybettirdiler. Yeni uygulama hayata geçer ve meslek lisesi mezunları başarılı olduktan sonra arzu ettikleri bölümlere girmeye başlarsa bile ‘iş tamam’ olmuş olmayacak. Hakikî adalet için, geçmiş yıllardaki keyfî uygulama sebebiyle mağdur olanlara da hakları mutlaka iade edilmelidir. Aslında YÖK’ün yeni kararı ile yapılan, bir hakkın teslim edilmesidir, ortada bir ‘lüfuf’ yoktur. Bu bakımdan, yanlıştan dönenlere teşekkür ederiz; ama bu kararı bir lütuf olarak da görmediğimizi ifade etmek isteriz. Belki de yüzbinlerce kişiyi mağdur eden ‘katsayı’ uygulamasının sona erdiğini kabul edersek, sıranın diğer yasaklara geldiği söylenebilir. Nasıl ki ‘katsayı’ uygulaması basit bir kararla sona erdi, arzu edilirse; yürürlükteki hiç bir kanuna dayanmayan ‘keyfî başörtüsü yasağı’ da bu şekilde sona erdirilebilir. Hiç kimse, “Yok, bu yasağı kaldırmak katsayı uygulaması gibi kolay olmaz” demesin. Samimî olarak istenirse ve elbette ‘bedel ödemek’ de göze alınırsa başörtüsü yasağı da bir anda, bir kararla ve belki de karar almadan, bir uygulama ile sona erebilir. Başörtüsü yasağı, ‘katsayı’ uygulamasından daha feci, daha yaralayıcı ve daha fazla haksızlık barındıran bir uygulama. Pek çok defa ifade edildiği üzere bir ‘cesur rektör’ bu yasağı uygulama ile sona erdirebilir. Nasıl ki bazı özel üniversitelerde kısmen serbestlik var ve kıyamet de kopmuyor. Aynı şekilde Boğaziçi Üniversitesi’nde de başka üniversitelere nisbetle biraz daha ‘insanî’ bir uygulama var. O halde bu kanunsuz yasak istenirse bir anda, basit bir uygulama ile, daha doğrusu “yasağı uygulamamak ile” sona erebilir ve ermelidir. ‘Katsayı’ uggulaması ‘yanlış’ idi; başörtüsü yasağı ise ‘kat kat yanlış’tır. Ne de olsa bir gün bu ‘anlamlı yasak’ da sona erecek. O halde o gün bu gün olsun! 28.07.2009 E-Posta: [email protected] |