H. İbrahim CAN |
|
Küresel krizden çıkış ve Türkiye'yi bekleyen fırsat |
Dünyanın değişik ülkelerinden ekonomik krizden çıkış işaretleri görüldüğüne dair haberler gelmeye başladı. Türkiye’de de Nisan ayında yüzde 14,9 olan işsizlik oranının Mayıs ayında yüzde 13,6 olduğu açıklandı. ABD ve Çin iç tüketimi teşvik ederek bu krizden çıkma çabası içine girdi. Devlet harcamaları arttırılıyor, vatandaşa kredi alma şartları kolaylaştırılıyor. Ve 2009 yılının ikinci çeyreğinde Çin’in büyüme oranı yüzde 7,9. Aynı zamanda ihracatın azalması karşısında Çin yeni pazarlar arayışına girdi. Parasının değerini düşük tutarak, ihracat teşviklerini arttırarak, Brezilya ve Mısır gibi yeni pazarlar bularak durumunu düzeltmeye çalışıyor Çin. Tabi bunun –Mısır’a yönelmeleri sebebiyle- Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ihracatına önemli zararlar vermesi ihtimali var. Burada küresel ekonomik krizin başladığı yer olan Amerika’da bir düzelmenin krizden çıkışın da kaynağı olacağı yönündeki değerlendirmeler önemli. Çünkü dünya ekonomisi ABD dolarına endeksli. Dünyanın en büyük ekonomilerinden Çin’in 975 milyar doları ABD doları olarak yatıyor. Dolar yerine başka bir para birimi bulunması yolundaki girişimler şimdilik başarısız. Ayrıca Amerika’nın yaygın tüketim kültürü ve bankaları küresel ekonominin büyüme motorunu oluşturuyor. Maalesef yine bizi ilgilendiren ülkelerden Rusya’da ekonomik krizden çıkışın işaretleri pek görünmüyor. Rusya petrol fiyatlarına bağımlı. Yıl başından bu yana 30 dolardan 70 dolara çıkmış olması, önceki yılın 170 doları bulan fiyatına kıyasla, yeterli bir krizden çıkış kaynağı değil. Bunun iki sebebi var. Birincisi; petrol ve doğal gaz gelirleri diğer ekonomi alanlarına kolayca akmıyor. İkincisi talepte önemli bir daralma var. Putin’in Nabucco’nun telâşı ile Türkiye’ye gelip anlaşmalar imzalamasında bunun önemli bir rolü var. Türkiye’deki doğal gaz tüketiminde görülen azalma küresel talepteki azalmanın bir işareti. Ayrıca Rusya’da işsizlik oranı hâlâ yüzde 10’un üzerinde. Bu yüzden The Moscow News’ten Tim Wall, “küresel iyileşme köşede olabilir; ama buna Rusya’nın dahil olduğuna dair sakın iddiaya girmeyin”. Hindistan bu yıl 5,4 büyüme bekliyor. Küresel krizin sanayi sektöründen çok hizmet sektörü ile mümkün olacağına inanan Hintli uzmanlar, bu konuda ülkelerinin küresel krizden çıkışta önde olacağını savunuyor. Ancak gerçek artı değer yalnızca üretimle mümkün. Brezilya ise ancak uzun vadede bu çıkışa katılabilecek. Fransa ve Almanya’da bazı toparlanma işaretleri var gibi görünüyor. Ancak bütün bunlar şimdilik spekülatif göstergeler. Tıpkı çıkışında kimse krizin bu boyutlara ulaşabileceğini tahmin edemediği gibi, krizin sona ermesinin de hangi yolla mümkün olacağını kimse kestiremiyor. Bilinen birkaç husus var: Küresel sermayenin oluşturduğu sun'î sermaye fazlası ortadan kalktı. Küresel ekonomi gerçek rakamlarına döndü. Yine de yatırım için bekleyen ciddî bir sermaye var. Sonsuza kadar bekleyemeyecek olan bu sermaye, ışık gördüğü alanlar ve ülkelere kaymaya hazır. Burada enerji önemli bir yatırım alanı olacak gibi görünüyor. Türkiye için bunun anlamı; son birkaç ayda yaşanan gelişmelerin ışığında, enerji kavşağı olmasının küresel krizden çıkmayı arzulayan yatırımcıları cezb edebileceğidir. Akıllı ve sağlıklı projelerle ve taahhütlerini yerine getirmedeki istikrarı ile ülkemiz küresel krizi fırsata çevirebilir. Ayrıca Türkiye bölgesel istikrarın sağlanmasına katkıda bulunabildiği ölçüde cazibe merkezi olacaktır. Irak’ın toparlanması, Suriye-İsrail ve İran-ABD ilişkilerinde iyileşme sağlanması Türkiye’nin konumunu önemli ölçüde etkileyecek unsurlar. Tabi içeride de hükümetin –Öcalan ve DTP’nin anlaşılması imkânsız olumsuz tavırlarına rağmen- Kürt sorununda kaydedeceği ilerleme bu açıdan çok önemli olacak. Kısacası; küresel ekonomik krizden çıkışa dair bazı işaretler var. Eğer bölgemizdeki konjonktürü iyi değerlendirebilirsek, bu çıkıştan en çok yarar sağlayan ülkelerden birisi olmamız hayal değil. 19.08.2009 E-Posta: [email protected] |