H. İbrahim CAN |
|
Putin, on yıldır Rusya’nın patronu! |
Rusya Federasyonu lideri –başbakan olmasına rağmen ülkenin tek hakimi- Putin, iktidardaki on yılını tamamladı. Bu on yıla bir dönem başbakanlık, bir dönem devlet başkanlığı ve şimdi ikinci dönem başbakanlık girdi. Kendini ispatladığı birinci dönemi izleyen devlet başkanlığı döneminde, bütün rakiplerini siyaset sahnesinden sildi. Anayasa gereği terk ettiği devlet başkanlığı koltuğuna onun sözünden çıkmayacak Medvedev’i getirdi. İktidara o kadar hakimdi ki, Medvedev onun getirdiği kadroyu değiştirmeye bile teşebbüs etmedi. Rusların gözünde başlarına gelen her şeyin sorumlusu Amerika’dır. Büyük çoğunluk Reagan’ın politikalarının Sovyetler Birliğinin çöküşüne sebep olduğuna inanır. Önce petrol fiyatlarını aşırı yükseltip, Rusya’da bir zenginler oligarşisi oluşturan ve sonra petrol fiyatlarını aşırı düşürüp, zenginliğe alışan Rusları perişan ederek, çökertmeye çalışanın da Amerika olduğuna inanıyorlar. Amerika’nın eski Sovyet Cumhuriyetlerine yönelik yakınlaşma faaliyetleri ve özellikle Ukrayna ve Gürcistan’la kurduğu yakın ilişkiler, Rusya’da bu geleneksel kaygıyı yeniden kabarttı. Acaba Rusya’nın etrafı Amerikan yanlısı devletlerin kuşatması altına mı alınacaktı? Acaba ABD, böylece Rusya’yı kıskaca alıp yıkmayı mı amaçlıyordu? İşte bu kaygılar Putin’i Batıya ve özellikle de Amerika’ya karşı güç gösterisi yapmaya itti. Saakaşvili’nin Batının bütün hayallerini boşa çıkaracak hiçbir varlık gösteremediği Rusya saldırısının amacı bu idi. Hem Batıya ben güçlüyüm ve nüfuz alanımdaki ülkeleri kimseye yedirmem mesajı veriyordu. Hem de eski Sovyet cumhuriyetlerine, ‘benden kaçamazsınız, bakın kaçmak isteyen Gürcistan’ı Batı nasıl da yalnız bıraktı’ diyordu. Amerikalılar şimdi Rusya’nın nüfusunun azalmasıyla zayıflayacağına, ekonomik krizin etkisiyle Batıya muhtaç duruma düşeceğine inanıyor. Halbuki nüfus azalması ancak elli yıl ya da daha uzun bir zaman sonra etkisini gösterebilecek. Aynı durum nüfusu hızla yaşlanan Avrupa için de geçerli. Öbür yandan ekonomik krizden en hızlı çıkabilecek ülkelerden birisi Rusya. Çünkü hem uluslar arası sermayenin maniplasyonlarına karşı zamanında tedbirlerini aldı, hem de dünyanın yakın gelecekte de en önemli gündem maddesini oluşturacak petrol ve doğal gazda en önemli ihracatçılardan birisi. Ayrıca Putin, güvenlik örgütü FSB’nin ajanlarını bütün büyük şirketlerin yönetimlerine yerleştirerek, özel sektörü de kontrolü altında tutuyor. Putin çok iyi satranç oynuyor. Gürcistan’da Batının hamlesine sert bir hamleyle karşılık vermişti. Batının Türkiye’nin büyük ev sahipliğini yaptığı Nabucco boru hattı hamlesine de hemen geçen hafta karşılık verdi. Böylece hem bölgede ABD’nin güçlü müttefiki olarak görünen Türkiye ile yakın ilişkiler kurarak, ülkemizin tamamen Batı safında yer almasını engellemeye, hem de petrol ve doğal gazını, -Batının tahrikiyle hem ihtilâf çıkardığına inandığı- Ukrayna’yı baypas edecek boru hatlarıyla güneye ve Avrupa’ya ulaştırmaya giden yolu açtı. Ülkesinde halen yüzde 78 seçmen desteğine sahip olan Putin’in 2012 yılındaki seçimi de kazanarak altı yıl daha iktidarda kalmasına kesin gözüyle bakılıyor. Çünkü her şeye rağmen halkının hayat düzeyini yükseltti ve dış politikadaki kararlı adımlarıyla halkının da itibarını yükseltmeyi, nüfus azalmasını yavaşlatmayı, ülkesini küresel sermayenin boyunduruğundan kurtarmayı başardı. 56 yaşındaki Putin’in fiziksel olarak da ne kadar güçlü ve zinde olduğunu bütün dünya önceki hafta Sibirya’daki şovlarında gördü. Bu durumda Türkiye’nin politikasını en az on yıl daha iktidarda kalacak ve muhtemelen aynı politikaları sürdürecek bir Putin’e göre ayarlaması yararlı olacaktır. 12.08.2009 E-Posta: [email protected] |