27 Eylül 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Basından Seçmeler

Türkiye’de askerlik ilkokulda başlıyor!

TÜRKİYE’DE askerlik süresi çok uzun. Hem çok uzun hem de profesyonel olmayan bir durum söz konusu. Genç erkekler hayatlarının en güzel çağında askere alınıyor, sonra bunlardan bazıları ot yoluyor, bazıları mıntıka temizliği yapıyor. Tuvaletleri temizleyenler de var. Kimileri de komutanlarına posta oluyor!

Buna askerlik, “vatan hizmeti” deniliyor!

Askerlik hem uzun hem de “Her Türk asker doğduğu için” olmalı, zaten askerlik okul hayatı ile birlikte başlıyor.

Önceki gün bir vesile ile bir okul açılışındaydım.

Öğrenciler önce asker gibi sıraya dizildiler. Sonra rahat hazır ol komutları...

İstiklal Marşı, arkasından andımız!

Türk’üm, doğruyum, çalışkanım...

Okul açılışları bile “ideolojik devlet” tanımına uygun biçimde yapılıyor.

Okul açılışında değil de bir askeri törendeymiş gibi hissediyorsunuz.

Unutuyordum, saygı duruşu da söz konusu.

Okulların açıldığı perşembe günü aynı zamanda İlköğretim Haftası’ymış.

Çocuklar şiir okudular.

“Okullarımız açıldı

Göklerde bayrağımız

Dudaklarda marşımız

Dillerde andımız

Yaşasın okulumuz.”

“Türk’üm doğruyum çalışkanım.”

“Ne mutlu Türk’üm diyene.”

Rahat, hazır ol...

“İlköğretim Haftası ulus olma bilincidir.”

Küçücük bir çocuğun ağzından bu sözü duymak ne kadar da garip duygular oluşturuyor insanda.

Ulus olma bilincinin İlköğretim Haftası ile ilişkisini ben kuramadım doğrusu. Ama birileri kuruyor bu ilişkiyi ve küçücük çocuklara ilkokula başladıkları andan itibaren böyle şeyleri tekrarlatıp duruyorlar.

Bir garip durum daha var okullarda.

Adına “Milli güvenlik” denilen bir ders var. 12 Eylül’den sonra girdi müfredata...

Bu dersleri rütbeli subaylar veriyor.

Albaylar, binbaşılar vs. okullara gidiyorlar ve çocuklarımıza “Milli güvenlik” dersi veriyorlar. Ben lisedeyken dersimize bir denizci subay gelirdi. Göbekli birisiydi.

Derse girerken arkadaşlarımızdan birisi, erkekliğe özenen kızlardan birisi her zaman askerde komutan gelirken verilen “Dikkat” komutunu verirdi.

Hep birlikte ayağa fırlar, o subaydan korkardık. Sınıfta çıt çıkmazdı.

Sonradan öğrendik, 12 Eylül’ün sıcak günleri olduğundan belki de bu “Milli güvenlik” hocası okul müdürünü de kendi emri altına almış. Okulda her şey ondan sorulur olmuş.

Bizim okul, sabahları liselerin, öğleden sonra ortaokulların ders yaptığı bir okuldu.

Bir 29 Ekim günü okulda tören vardı. Bizler, sabahçı olan liselilerin çoğu nasıl olsa ortaokullar törene gelirler, biz arada kaynarız diye düşünmüştük. Meğer liselilerin çoğu böyle düşünmüş. Ortaokullar törende, liseliler yok...

Ertesi gün okul müdürü bize “Sizin milli duygularınızdan şüphe ediyorum, hepinizi disiplin kuruluna sevk ediyorum” diye bağırıyordu. Milli güvenlik hocası da oradaydı. Mikrofonu müdürden aldı ve “Olmaz öyle şey, ben bu çocukların milli duygularından şüphe etmiyorum” dedi ve hakimiyetin kendisinde olduğunu göstererek konuyu kapattı.

Bu öğrenciler açısından iyi bir örnek tabii. Ama bu iyi örnek okullarda “Milli güvenlik” derslerinin subaylar tarafından verilmesini gerektirmez.

Diyeceğim o ki, ya bu ders kaldırılsın ya da askerler yerine daha sivil kişiler öğretmen olarak istihdam edilsin!

Nuh Gönültaş / Bugün, 26.9.2009

27.09.2009


Eruygur’dan Honduras’a darbe dersleri!

ESKİ Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, Nokta Dergisi’nin yayınladığı günlüklerde, darbe planlarının akim kalmasında dış faktörün altını çizmişti. Günlük’ten anlaşıldığı kadarıyla Örnek, ABD’nin onayı olmadan darbe yapılamayacağı; yapılsa da bugünkü ekonomik şartlarda dış destek olmadan ülkenin yönetilemeyeceği görüşünde. Şu satırlar, dış desteğin önemini güzel özetliyor: “Önceki darbeler Amerikan desteği sayesinde başarılı oldu. Maalesef bugün ABD, hükümeti destekliyor.”

Bu tabloyu gören darbeci ekibin, Washington’u ikna için ne kadar kulis yapıp, ne tür girift ilişkilere girdiği, daha sonra ortaya çıktı. Darbeci ekip, muhtemelen bu cephede umudunu yitirdikten sonra iyice Batı karşıtı bir çizgiye kaydı.

Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur tarafından hazırlandığı belirtilen Ayışığı darbe planında, ABD ve AB için tercih edilen sıfatlar, ekibin bakış açısını ele veriyordu. Burada ABD’ye ‘sırtlan’, AB’ye ise ‘çiyan’ diyorlardı.

Planda, AK Parti’nin nasıl bölüneceği, medyanın nasıl elde edileceği, Genelkurmay Başkanı Özkök’ün nasıl görevinden uzaklaştırılacağı gibi iç tedbirler yanında, dış tedbirler de vardı: ‘Sırtlan’ ve ‘çiyan’ın darbe aleyhtarı etkisini önlemek için Irak’ta ABD’ye direnişin desteklenmesi; camilerin bombalanması gibi Amerikan eylemlerinin kamuoyuna anlatılması; üniversite ve çalışan kesimin Amerikan emperyalizmine karşı harekete geçirilmesi, vb.

Halbuki, 28 Haziran’da seçilmiş Devlet Başkanı Manuel Zelaya’nın, bir gece yarısı darbesiyle devrildiği Honduras’ta yaşananlar, Özden Örnek’in dediği gibi gerçekleştirilse bile darbeleri artık dünyaya kabul ettirmenin kolay olmadığını gösteriyor. Yüksek yargı, kongre ve askerin işbirliğiyle gerçekleştirilmiş bir darbe olmasına rağmen, uluslararası topluma göre Honduras’ın meşru lideri hâlâ Zelaya.

Darbeye giden süreçte Zelaya’nın yaptığı ciddi hatalar bile dünyanın darbeye bakışını değiştirmiyor. Bu yüzden 28 Haziran’da zorla bir uçağa bindirilerek Kosta Rika’ya sürgün edilen Zelaya, pazartesi günü esrarengiz bir şekilde başkent Tegucigalpa’ya döndü. Devrik lider, kendi ifadesiyle dağ ve derelerden geçerek 15 saatlik bir yolculuğun ardından, askerî birliklerce kuşatılmış başkentteki Brezilya Büyükelçiliği’nde ortaya çıktı. Darbe yönetimi, 3 günlük sokağa çıkma yasağının ardından uluslararası baskı karşısında Zelaya ile temasa geçmek zorunda kaldı. Dünyanın darbeye karşı attığı adımlar, darbecilerin işini her gün biraz daha zorlaştırıyor. Geçen hafta, Honduras Büyükelçisi Urbizo, darbeci yönetimi temsil ettiği gerekçesiyle BM İnsan Hakları Konseyi toplantısından kovuldu. Büyükelçi’nin, “Kendi irademle çıkıyorum, geri geleceğim.” lafları işe yaramadı.

Bölgenin süper gücü olan Brezilya’nın Devlet Başkanı Lula, önceki gün BM Genel Kurulu’nda Honduras’ta yaşananları etraflıca anlatarak, Zelaya’nın görevine iadesini istedi. Yaptığı telefon görüşmelerinde darbecileri yanıltarak Zelaya’nın ülkesine dönmesine yardım eden Lula’nın talebiyle, dün BM Güvenlik Konseyi, Honduras gündemiyle toplandı.

Amerikan Devletler Örgütü, Zelaya’nın derhal görevine iadesini isterken, Honduras’ın örgüt üyeliğini askıya aldı. Latin Amerika ülkelerinin çoğu, Honduras’taki elçilerini geri çekti. Avrupa Birliği de bu ülkeye yaptığı yardımları durdurma kararı alırken, diplomatlarını geri çağırdı. ABD karşıtı söylemlerine rağmen Washington da Zelaya’dan yana tavır aldı. Hillary Clinton devrik liderle görüşürken, Obama yönetimi de yardımları kesti. Ayrıca BM, 29 Kasım’da yapılması planlanan seçim için teknik yardım kararını askıya aldı. Dünya Bankası da Honduras’a tüm yardımları dondurdu. IMF de perşembe günü verdiği kararla, meşru devlet başkanı olarak Zelaya’yı tanıdığını duyurdu ve darbe yönetiminin almayı umduğu 163 milyon dolarlık krediyi dondurduğunu açıkladı.

Keşke yaşadığımız önceki darbelerde de dünya bu tavrı alsaydı. Ama geç de olsa dünyanın yöntem olarak darbeleri reddetmesi, olumlu bir gelişme; darbe heveslilerine de açık bir mesaj...

Abdülhamid Bilici / Zaman, 26.9.2009

27.09.2009


Manavgat’ın suyu temizlendi

Antalya’nIn Manavgat ilçesinde, Türk ve yabancı dalgıçlarca yapılan su altı temizliğinde, denizden yüzlerce kilo atık çıkarıldı.

Project Aware adlı kuruluşun dünyada her yıl 19-26 Eylül tarihlerinde düzenlendiği uluslar arası su altı temizliği faaliyeti, Manavgat’ın Sorgun bölgesinde Turquoise Otel ve Scuba Side Dalış Okulu tarafından gerçekleştirildi. Yerli ve yabancı 20 dalgıcın katıldığı 1,5 saat süren temizlikte, denizden yüzlerce kilo ağırlığında demir ve plastik atık ile çöp çıkarıldı. Sorgun Turquoise Otel Genel Müdürü Haluk Tüfekçi, uluslar arası faaliyet çerçevesinde deniz dibi temizliği yapıldığını söyledi. Yapılan araştırmalara göre, dünyada her yıl 6 milyon tondan fazla pisliğin denize atıldığını anlatan Tüfekçi, ‘’Su altı temizliği ile denizden çıkarılan malzemeler çevreyi ne kadar kirlettiğimizi gösteriyor. Bölgemizdeki denizlerde kirlenmenin boyutunu ortaya koymak istiyoruz’’ dedi. Scuba Side Dalış Okulu Sahibi Volkan Alpak da su altı temizliğini bu yıl yabancı dalgıçların katılımıyla uluslar arası boyutta yaptıklarını belirterek, ‘’Biz dalgıçlar, denizlerimizi elimizden geldiğince temizlemeye çalışıyoruz’’ diye konuştu.

27.09.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.