Rifat OKYAY |
|
Hayat ve bir çadır... |
Başkalarına soru sorarak kendi benliğimizde yargıya varmak yerine, nefsimizin kendi dünyamızdaki terbiyesine önem vermeliyiz. Bu önem aklî ve felsefî olmaktan ziyade ilâhî ve imanî konularda olmalıdır. Kendi ruh dünyamızdaki zıtlıklar bizi yine kendi sevgi atmosferimizde ki yerimizde bırakabilmelidir. Kendi hayat âlemimizdeki çatışmalar, sevgi atmosferinin dışına çıkarsa faydadan ziyade zarar verir. Çünkü aşırılıklar içinde aklın ve felsefenin hafifmeşrep fikirlerinden ve yaptırımlarından kaçınılamaz. İnsan olmanın sorgulaması olmaz. Fiillerin ve amellerin şehadetleri bu konuda başkaları için yeterli bir gösterge ve izah eli olabilir. Çünkü kimsenin sevgi atmosferi başka birisinin terazi atmosferiyle tartılamaz ve ölçülemez... Yaşamak ve varolmak üzerine kurulan bir hayat tarzı sevgiyi elde edemez ve insan olma yolunda hiçbir mesafeyi kat edemez. Allah’ın ihsan ve ikram olarak verdiği bu hayatı, haksız yere sorgulamaktan ziyade O’nun emirlerinin yerine getirilmesindeki başarılarımıza, muvaffakiyetlerimize bakmalıyız. Duyguların ve düşüncelerin gelişini ve gidişini doğru algılamalıyız. Doğru fakat elimizde olmayan duyguların ve düşüncelerin sahibi olma yolunda her zaman bir gayret ve çalışma içinde olmak da bizim sevgi atmosferimizin ve insaniyetimizin bir övünülecek güzelliği olmalıdır. Başında bir sevgi tacı görmek isteyenin, başkalarının başına bir çok tâcı uygun görmesi ve bunu samimî istemesi yine kendisinin başındaki sevgi tacını parlatacak ve aydınlatmasına kuvvet verecektir. Bir bakıma insanlık ve sevgi seli içinde kaybolmak değil, orada var olduğunu göstermek, hem kendimiz için, hem de başkaları için bir güzellik ve kemal olacaktır. Bize ait olan insanlığın ve sevginin başkaları tarafından ölçülmesine ve kıyaslanmasına fırsat vermeden yine kendimiz tarafından hayatın içinde gösterilmesi ve yaşanması gerekmektedir. Olgun ve kemale ermiş insan olmanın göstergeleri arasında gemlenmiş ve kanalize edilmiş duyguların, düşüncelerin, fikirlerin ve fiilerin sergilenmiş olması hiç kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçektir. Kur’ânî fikirlerin ve imanî yaşayışın meydana getirdiği önemli duygu düşünce atmosferi, hayatın içinde yine en önemli bir oksijen çadırı olarak mütalâa edilmeli, düşünülmelidir.. Bizim hayattaki takip ettiğimiz yol, gaye, hedef Kur’ânî ve imanî çerçevede yine biz olmalıdır. Afaka, etrafa dağılmış ve dağıtılmış hiçbir fikirden, duygu ve düşünceden bizlere fayda gelmez, bilâkis zarar ve noksanlık gelir. Kendi dünyamızdaki nefis terbiyesinde İlâhî emir ve yasaklarla muvaffak olmayı Cenâb-ı Hak hepimize nasip etsin İnşaallah. 14.11.2009 E-Posta: [email protected] |