S. Bahattin YAŞAR |
|
İhlâs, en güçlü terapidir |
Günümüz insanının en çok rahatsızlık duyduğu meselenin başında birilerini memnun etmek çabası gelmektedir. O birileri de insan olunca, memnun etmek gerçekten zorlaşıyor. Baba, eşi memnun edemiyor. Ne aldıysa, ne sattıysa, ne getirip, ne götürdüyse, yine de eşler gayr-i memnun. Anne, babayı memnun edemiyor. Ne pişirdiyse, ne yaptıysa, ne memnuniyetler için çırpındıysa; yine de ya tuzlu oldu, ya tuzsuz; ya pişmiş ya tam pişmemiş; ya temizlenmiş ya temizlenmemiş; ya akşamlara kadar yatmış, kalkmış… mış mış da mış mış. Çocuklar da öyle. Ne yapsalar, anne babayı memnun edemiyorlar. Gelse, neden geldin, gitse, neden; yapsa neden yaptın, yapmasa, neden; sevse, neden sevdin, sevmese, neden; oynasa neden oynadın, oynamasa neden;… den den den gidiyor. Ne yapsın bu çocuklar Allah aşkına? Kırsa, neden kırdın; dökse neden döktün; geç gelse neden geç geldin; okusa ne okudun, neden okudun; okumasa neden okumadın… dın, dın, dın. Şaşkınları oynuyor yavrular. Ondan sonra da adı, ‘kafayı yemiş bunlar’ oluyor, ‘anlaşılır gibi değil’ oluyor. Tabi anlaşılmaz. Zaman, her şeyiyle bir yerlerde duruyor değil ki. Senin zamanında 3G var mıydı, facebook var mıydı, internet kafe var mıydı, playstation var mıydı… mıydı, mıydı, mıydı… Peki, ne bunlar? İşte çağ değişiyor, davranış değişiyor, bilgi değişiyor, görgü değişiyor, ama değişmeyenler de var. O zaman, değişenleri değişmeyenler üzerine uygun şekillerde bina etmek gerekiyor. Bence işin bir sırrı var. Hem de çok kestirmecesi. İşi kökünden hallediyor. ‘O da ne’, deyin? Herkesi razı edemiyorsunuz, her istediğiniz istediğiniz gibi olmuyor, şikâyetler alıp başını gidiyor. Zaten manevî hastalanma da böyle oluyor? Oysa bakın şikâyetleri ‘şıp’ diye kesecek bir formül. İhlâs sırrı. Yaptığımız davranıştan, taşıdığımız duygudan O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse te’siri yok. Hatta O isterse, siz hiç istemeseniz bile, O belli hikmetleri gözeterek, halklara da o işinizi kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için, davranışın ruhu niyet, niyetin ruhu da ihlâstır. Yani doğrudan doğruya, yalnız Cenâb-ı Hakkın rızasını esas maksat yapmak gerektir. Bu, gemide yolculuk yaparken, sırtında taşıdığın yükü, gemiye indirmek ve üstüne de oturmak gibi oldukça rahat bir şeydir. Onun için, bu asrın en güçlü terapisi, ihlâstır. Ondandır ki, ihlâsın on beş günde bir defa okunması, manevî hastalanmaya karşı bir savunmadır. Bu, hastalanmamaya karşı alınacak bir tedbirdir. Bu tedbirde gösterilecek ihmal, hastalıkların da baş göstermesi anlamına gelecektir. Artık psikiyatristler, ihlâs dersini tedavi için gelen hastalarına tavsiye ederlerse, hiç şaşırmam. Çünkü sadece Allah’ın rızasını esas maksat yapmaktan daha güzel ve rahatlatıcı ne olabilir ki? Bu durum, hem kişinin kendi içinde samimî davranışlar oluşturmasına, riyakârlıktan uzak durmasına ve samimiyet kazanmasına vesile olacaktır, hem de sosyal ilişkilerdeki samimiyeti beraberinde getirecektir. En güzel sonuç da bu değil mi? Kendisine, Yaratıcısına ve insanlara karşı samimî insan olmak, en güzel kulluk halidir. 08.11.2009 E-Posta: [email protected] |