Mehtap YILDIRIM |
|
Bu hakaretler insanlara mı, hayvanlara mı? |
Hayvan başlı insan resimlerinden oluşan reklâmları bilboardlarda gördüğümde içimde hayvanlara karşı acıma hissiyle birlikte onların hakkını müdafaa etme duyguları baş kaldırmıştı. “Fotoğraf makinesi alırken sağılacak inek miyim?”, “Televizyonda pahalı fiyata atlayacak kadar sazan mıyım?”, “Cep telefonunda kazık yiyecek kadar kuş beyinli miyim?”, “Çamaşır makinesinde kazığa razı olacak kadar koyun muyum?” sloganları ilgili hayvan başlı insan resimlerinin üzerinde yer alıyordu. “Türk milletine hakaret,” “tahrik” ve “halkın gururunu rencide etmek” gibi tepkiler alan reklâma geçtiğimiz günlerde bir iş adamı tarafından tazminat dâvâsı da açılmıştı. Gösterilen tepkilerde “insan”lar yine önce kendi haysiyetini, gururunu düşünerek “ne yani, benden alış veriş yapmazsan ineksin, kaz kafalısın, kuş beyinlisin mi demek istiyor bana” demişlerdi. Öyle bir reklâmı hazırlatan ve hazırlayanlara gelince, bilmiyorlardı ki hayvanlar onlardan daha medenî. Aklı olmayan, hiçbir şeyden habersiz sadece vazifelerini yapan o hayvanları öyle hakaretlerle teşhir edenlerin sadece insanlardan değil, hayvanlardan da özür dilemeleri gerektiğini düşünmüştüm. Bediüzzaman Hazretlerinin, talebelerini, bir köpeğin gıybetini yapmalarından dahi men ettiğini hatırlamıştım. Köpek, kıymalarını yemiş kaçmıştı. Köpeğe hiddetlenen talebelerini sakinleştiren Üstad: “Bu hayvanın gıybetini yapmayın, helâl edin” diyordu. Şimdi bazı insanlar hiçbir sebep olmadan dahi o masum hayvanların gıybetini yaparak onlara haksızlık edebiliyorlar. Malûm reklâmlarda olduğu gibi birbirlerine hakaret ederken de o masumların isimlerini kullanıyorlar. Bir diğerinin zekâsını aşağılama anlamında kullandıkları “kaz kafalı” ifadesi karşısında kaz’a söz hakkı verilse ve dile gelse o insanlara şunları söyleyecekti: “Ey kendini insan zanneden insan! Aşağıladığın bu kafama Cenâb-ı Allah’ın ilham etmesi ile ailemi her türlü tehlikeden korumak için yuvamı bataklığın sığ sularında veya bir tümseğin üzerinde yaparım. Hayatım boyunca eşime sâdık kalarak aileme kol kanat gererim. Sana akıl verilmiş olmasına rağmen senin bile düşünemeyeceğin uçuş teknikleri bilirim. Göç yolları, hava durumu, bulutlar hakkında çok engin bir bilgi ve tecrübe sahibiyim. Benim zekâmla alay edeceğine, kendi kafana baksan iyi edersin.” Yine bazı insanların “enayi” anlamında kullandıkları “sağılacak inek” ifadesi için inek şöyle itiraz edecekti: “Kur’ân’da en uzun sûre bakara (inek) olarak adlandırılmış. Dinimiz beni mübarek hayvanlar arasında sayarken, sizin de biraz saygı göstermeniz gerekmez mi? Allah bizi size hizmet etmekle vazifelendirdi. Biz de etimizle, sütümüzle, derimizle size hizmet eder, Rabbimize de tesbih ile şükrederiz. Bizde akıl yokken bunları yaparız da, be hey aklı ile övünen insan! Sen Rabbin için ne yaparsın?” Kuş ise şöyle itiraz edecekti: “Kuş beyinli diye küçümsediğiniz beynim ile sizin uzaklık hesabınızca 4 bin kilometre kadar uzaklaşsam bile tekrar bulunduğum noktaya dönebilirim. Cenâb-ı Allah o küçücük beynime sizin bilgisayarlarınızdaki CPS dediğiniz küresel yön belirleme sistemine benzer bir sistem yerleştirmiş. Bu küçük beynimin bütün özelliklerini anlatmaya kalksam hem çok zaman alır, hem de siz hepsini tam anlamaya muvafık olamayabilirsiniz.” Bunun gibi, diğer hayvanlar da eğer bizimle konuşabilselerdi, özelliklerini ve kabiliyetlerini anlatarak uğradıkları haksızlıkların hesabını soracaklardı. 04.11.2009 E-Posta: [email protected] |