Mehtap YILDIRIM |
|
Nerede cumhuriyetim? |
Her 29 Ekim geldiğinde “Nerede cumhuriyetim?” diye sormadan edemem. İhtişamlı, gösterişten ibaret fakat cumhuriyetten uzak tören manzaraları beni ürkütür. Canım sıkılır. Tören için trafiğe kapatılan yollar, saatlerce televizyonlarda yapılan canlı yayınlar, cumhuriyetimizin bütün yurtta, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde ve dış temsilciliklerimizde coşku ile kutlandığı söylemleri, devlet büyükleri ve askerî erkânın şeref localarında askerî birlikleri selâmlamaları… Cumhuriyet böyle büyük bir coşku ile kutlanırken (!) vatandaşlarımıza bakıyorum, hiç de cumhuriyetin nimetlerinden faydalanamadıklarını görüyorum. Cumhuriyet demek halkın refahı, saadeti, kendi iradesini ortaya koyarak kendi idaresini kendisi yapması idi. Cumhuriyet, medeniyetti, kalkınmaydı. Yeni fikirlere açık olmak, yeni düşünceler üretmek, bilim ve teknolojide durmadan ilerleme kaydetmekti. Cumhuriyet, özgürlük demekti. Cumhuriyetimize bakıyorum, halkımızın bu ihtiyaçlarını karşılamıyor. İnsanlar hak ettikleri özgürlüklerini elde edemiyorlar. Kanunlar bireyi korumak yerine, devletin katı kurallarını korumak için işletiliyor. Anayasayı darbeciler hazırlıyor, halka zorla kabul ettiriyorlar. İhtilâl anayasası ile cumhuriyet idare ediliyor. Ondan sonra da durumdan vazife çıkaran hâkim güçler, cumhuriyeti korumak ve kollamak adına hak ve özgürlükleri istedikleri gibi sınırlıyor. Bugün cumhuriyetimiz bu haldeyse, hükümet çeşitli “açılım” arayışlarıyla, açılan gedikleri kapatma çabasındaysa bu cumhuriyetin temellerinde ciddî hatalar yapılmış demektir. Cumhuriyetin varlığını bu şekilde sürdüremeyeceğini Bediüzzaman Hazretleri tâ en baştan görmüş ve cumhuriyetin kurucu idarecilerini “Şu inkılâb-ı azimin temel taşları sağlam gerek” diye uyarmıştır. “Mânasız isim ve resimden ibaret” olan cumhuriyet yerine “hakikat-i adaleti ve hürriyet-i şeriyeyi taşıyan mânâ-yı dindar cumhuriyet”in tesis edilmesini istemiştir. Cumhuriyetin temellerini ise şöyle sıralamıştır: “Adalet, meşveret ve kanunda inhisâr-ı kuvvet.” Bizim cumhuriyetimizin temellerinde ise; adalet yerine haksızlık, meşveret yerine belli bir zümrenin istibdadı, kanun kuvveti yerine ise kuvvetlilerin kanunu hüküm sürüyor. Şimdi cumhuriyetimin resmî geçitlerdeki resmini seyretmek istemezdim. Cumhuriyetimi gerçekten yaşamak ve kutlamak isterdim. “Cumhuriyet caddesi”, “cumhuriyet sokak”, “cumhuriyet bulvarı” gibi sadece sokak ve caddelere verilen ismiyle değil cismiyle de hemhâl olmak isterdim. Bu cadde ve meydanlarda insanlar özgürce kendi kılık kıyafetiyle bulunabilsin, kendi dilini konuşabilsin, kendi kültürünü yaşayabilsin isterdim. Cumhuriyetin okullarında başörtülü kız öğrenciler de okuyabilsin, cumhuriyet çocuklarının dinî vecibelerini yerine getirebilmeleri için okullarda mescitler açılsın, erkek öğrencilerin Cuma namazına gitmeleri için Cuma vaktinde tatil olsun veya izin verilsin, askerî törenlerde başörtülü cumhuriyetçi anneler evlâtları, ciğerpârelerini tel örgüler arkasından gözü yaşlı seyretmek zorunda kalmasın isterdim. Halkımın bütün bu hak ve özgürlükleri iâde edilmediği sürece, ben her 29 Ekim’de cumhuriyetimizin resimden ibaret resmî geçitini seyrederken bunları düşüneceğim. Ve yine soracağım “Nerede cumhuriyetim?” diye. 29.10.2009 E-Posta: [email protected] |