Recep TAŞCI |
|
Faizle kazanıyor, vergi ödemiyorlar |
Türkiye İstatistik Kurumu Temmuz ayı işgücü istatistikleri açıklandı. Resmî işsiz sayısı 3 milyon 267 bin. Geçen yılın aynı dönemine göre artış 842 bin. İş bulmaktan umudunu kesenleri dahil ettiğimizde işsiz sayısı 5 milyonu geçiyor. Sektörler itibariyle incelendiğinde sanayide çalışan 381 bin kişi işini kaybederken, tarımda 364 bin’lik bir artış olmuş. Bunun anlamı şu: Kriz sebebiyle insanlar köyüne sığınmış. Bunlar çalışıyor görünen gizli işsiz. Altının çizilmesi gereken diğer bir husus genç nüfustaki işsizlik oranı. Her dört gençten biri işsiz. Ve çoğu da yüksek tahsilli. Yıllarca dirsek çürüten diplomalı ve şehirli yüzbinler. Sönen umutlar. Cana kıymalar. Sosyal patlamalara gebe bir toplum. Ufukta bir ışık yok. Hükümetin gecikmeli olarak geçen ay ilân ettiği Orta Vadeli Program’da işsizlik oranları 2010’da yüzde 14,6, 2011’de yüzde 14,2, 2012’de yüzde 13,3 olması öngörülüyor. Temmuzdaki oran yüzde 12,8. Demek ki gelecek 3 yıl içinde işsizlik daha da artacak. Tahminler böylesine iç karartıcı ise gerçekleşme ne olur, siz düşünün. Hükümet işsizliğe ve durgunluğa çare olarak malî disiplini gevşetti. Sonuç dokuz aylık bütçe açığı 40,8 milyar liraya çıktı. Bütçe geçen yılın aynı döneminde 4,8 milyar lira açık vermişti. 8 katından fazla. Bütçe Kanunu’nda tahmini açık 10,4 milyar lira idi. Sonra revize edildi. Önce 48 milyar liraya, Orta Vadeli Programda 62,8 milyar liraya çıkarıldı. Açık niye büyüdü? Vergi gelirlerinde hedefe ulaşılamadı. Gelirlerde en büyük düşüş ithalatta meydana gelen daralmaya paralel olarak ithalde alınan KDV’de görüldü. İthalatın düşmesiyle cari açık kapanıyor, döviz ihtiyacımız azalıyor ama vergi gelirlerimiz de olumsuz etkileniyor. Tüketime dayalı vergi sisteminin çarpıklığı bu duruma sebep oluyor. Giderlerde ise yüzde 19,2 artış olmuş. Sebebi transfer harcamaları. Bunun içinde sağlık, emeklilik ve sosyal yardım giderleri 41 milyar 255 milyon TL gibi önemli bir yekûn tutuyor. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 57,1 artmış. Bu artışta, işsizlik sebebiyle SGK prim gelirlerindeki azalma ve sosyal güvenlik primi işveren hissesinin 5 puanlık kısmının Hazinece karşılanması önemli rol oynadı. Öte yandan giderler içinde faiz yine en büyük kalemler arasında. Faiz oranlarının düşmesine rağmen dokuz aylık dönemde 45 milyar 512 milyon TL tutarında faiz ödendi. Bu tutar ne mi ifade ediyor? 70 milyon insanımızdan binbir güçlükle toplanan 100 lira verginin 36 lirası faiz adı altında birilerine peşkeş çekilmiş. Kimlere mi? Bir kaç bin yerli ve yabancı yatırımcıya. İnsanın vicdanını sızlatıyor. Alınan borçlar üretim, istihdam, teknolojik gelişmeler alanında mı kullanılmış? Öyle olsa işsizlik en büyük sorun olarak karşımızda durmazdı. Peki, bu 45 milyar lira faiz geliri elde edenler bu kazançlarından dolayı vergi ödüyorlar mı? Yerli yatırımcılarda oran yüzde 10. Milyar da kazansa oran değişmiyor, sabit. Yabancı yatırımcılar mı? Beş kuruş vergi ödemezler. Asgarî ücretli bile yüzde 15 oranında vergilendiriliyor. Şirketlerde ise bu oran yüzde 20. Paradan para kazanan yerli yatırımcı yüzde 10, yabancı yatırımcı yüzde sıfır oranında vergilendirilirken, emeği ile geçinenlerin veya her türlü riski üstlenerek faaliyetlerini sürdürmeye çalışan şirketlerin daha yüksek oranda vergilendirilmesi adalet ilkesi ile bağdaşıyor mu? Bereket, geçen hafta Anayasa Mahkemesi bu gayri adil uygulamaya dur dedi. Bakalım Maliye Bakanlığı bu karardan sonra nasıl bir düzenlemeye gidecek? Ya vergi adaletsizliği derinleşecek ya da bir nebze bile olsa giderilecek. Toparlarsak... İşsizlik... Bütçe açığı... Borçlar... Çözüm bekleyen gerçek sorunlardır. Çare... Büyümektir... Gerisi boş lâftır. 26.10.2009 E-Posta: [email protected] |