Recep TAŞCI |
|
Mal da yalan, mülk de yalan |
Bİr tarafta... En temel ihtiyaçlarını dahi karşılamaktan aciz, aç, sefil, işsiz, güçsüz, emekli, dul, yetim, asgarî ücretli milyonlarca insan... Ahlâksızlığa, suça bulaşmadan alın teri, göz nuru dökerek namusuyla ayakta durmaya çalışırken... Diğer tarafta... Paşa, rektör, profesör, emniyet müdürü, başhekim, hâkim unvanlı... Yüksek tahsilli… Akademik kariyerli… Pek çok elemeden geçmiş… Sicilleri parlak… Takdirnameler almış… Devletin zirvesine tırmanmış… Saçları ağarmış… Önemli kişi... Nasıl oluyor da… Hazineyi soymak... Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemek… Gençleri zehirlemek… Çürük raporu vermek… İlâç vurgunu yapmak için… Organize suç örgütü kuruyorlar? Ferdî olarak… Zayıf bir anında… Ve bir an için şeytana uyarak... Suç işlenebilir. Asla hoş görmüyoruz. Ne ki, bir realite ve herkesin başına gelebilir. Ama çeteleşme... Devletin tepesindekiler suç işlemek için bir araya gelecekler... Planlar, projeler üzerinde kafa yoracaklar, düşünüp taşınacaklar… İnanması zor. Amaç ne? Zengin olmak mı? Devlet bütün imkânları ayaklarına serilmiş. En yüksek seviyede maaş... Bir o kadar da yan ödeme... Lojman... Makam arabası... Tatil kampları... Daha ne isteniyor? Maddî imkânların yanında ya manevî tatmin? Binlerce asker, polis selâm duruyor. Vatandaş, el pençe divan… Bürokrasi hazır olda. Unvanları ve mevkileri her kilidi açıyor. Sıradan vatandaşların yaşadığı sıkıntılar yamaçlarına uğramıyor. İşte bu konumda bulunan saygın kişileri… Son bir iki yıldır TV ekranlarından ibret ve hayretle izliyoruz. Dokunulmaz sanılan bu kişiler sorgulanıyor, tutuklanıyor. Bileklerine kelepçe takılıyor, yaka paça polis araçlarına bindirilip hapishaneye götürülüyor. Şatafatlı bir hayattan sonra ömrünün son demlerini mahpushanede geçirmek… Hazin bir son… Siyasî sebeplerle, düşüncelerinden ötürü olsa, saygı duyulur. İlerde kahraman bile ilân edilir. Ama... Adi suç... Alnının ortasında kara bir lekedir. Temizlenemez. Sadece kendisi değil... Toplum nazarında, aile efradı da kirlenmiştir. Değer miydi? Oysa… Mal da yalan... Mülk de yalan... Onurlu yaşamaktır... Esas olan. Bu gerçek zihinlere kazınmalı… Yetmez. Kanunî düzenleme de gerekli… Bunun için sisler dağıtılmalı… Şeffaflık sağlanmalı… Harcamaların ve servetin kaynağı sorulmalı… İzah edemeyenlere müeyyide uygulanmalı… Böyle bir uygulama gayrimeşrû kazançların önünü keserken, aynı zamanda vergi kayıp ve kaçağını da zapt-ı rapt altına alacaktır. Bir yandan yolsuzluktan, rüşvetten, vergi kaçakçılığından şikâyet edeceksin, öte yandan kazancıyla mütenasip olmayacak şekilde lüks ve sefahat içinde yaşayanlara hesap sormayacaksın. Dünyanın medenî hiçbir ülkesinde bu çarpıklığa göz yumulamaz. Ekonominin sağlam temellere oturması ve toplumun arınması için bizde de benzer uygulamalar yapılmalıdır. Ele güne muhtaç olmamak, faiz illetinden kurtulmak için şarttır. 19.10.2009 E-Posta: [email protected] |