Cevher İLHAN |
|
Irak çarpıklığı… |
Siyasetin söylem ve eylem farkı, politikanın çarpık çehresini bir defa daha deşifre ediyor. Son Amerika ziyaretinde BM Genel Kurulunda bütün dünyanın gözü önünde “Irak’a müdahale neyi halletti, koskoca bir medeniyet çöktü” diyen Başbakan Erdoğan, Irak ziyareti öncesi ve ziyaret sırasında bu tür değerlendirmelere devam etti. “Irak işgal edildi, Bağdat ve Basra, tüm insanlığın televizyonları başında izlediği canlı yayınlarla bombardıman edildi” yakınmasında bulunan Erdoğan, Bağdat’ta, “Bağdat çok ezâ ve cefa çekti; Bağdat’ın, Basra’nın harap olması Türkiye’nin de acısı olmuştur” diye konuştu. Erdoğan’ın dedikleri doğru. Ne var ki başkanlığındaki AKP hükûmetinin baştan beri Amerikan işgalini desteklediği ve Bağdat’ın, Basra’nın tahribine destek verdiği de doğru… Erdoğan’ın daha Başbakan olmadan, Amerikan işgalinin ardından 65 bin Amerikan askerinin Türkiye topraklarında Irak’a girmesini esas alan “hükûmet tezkeresi”nin geçmesi için milletvekillerine yaptığı baskı, unutulmuş değil. Kamuoyundan yükselen infialle, 100’e yakın iktidar partisi milletvekilinin de oyuyla tezkerenin reddedilmesi üzerine, kapalı kapılar arkasında çektiği fırçaları duymayan kalmadı… 11 Mart 2003’te Başbakanlık koltuğuna oturan Erdoğan’ın, dokuz gün sonra ilk icraat olarak işgal koalisyonuna ait savaş uçaklarına Türk hava sahasını açması, son demde işgali “kınayan” nutuklarla, şimdiye kadar olup biten ve hâlen devam eden eylemler arasındaki tezadı ortaya koyuyor… TÜRKİYE, HÂLEN IRAK İŞGALİNE DESTEK VERİYOR… İşgalle, bir buçuk milyondan fazla Iraklı öldürülmüş. Beş milyondan fazla Iraklı başka ülkelerde göçmen durumunda perişan. İki milyon sivil sakat ve bir o kadarı da kendi ülkesinde evsiz durumda. Yüzbinlerce çocuk yetim, öksüz… Başbakan, New York’ta, Ankara’da, Bağdat’ta, Irak’ın tâlân ve perişan edildiğini duygu yüklü tumturaklı cümlelerle anlatırken, hükûmetinin çıkardığı 1 Eylül 2004 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan “ABD’ye Destek Hamûlesi”ni unutuyor. ABD’ye ait gizli mahiyetteki silâh, askerî teçhizat, mühimmat, askerî personel ile sivil unsurlarla her türlü savaş malzemesinin ithal, ihraç ve bunların ülke içi nakil ve dağıtımını onayladığını unutturuyor… Yine bu “hükûmet tebliği”yle, Türkiye’nin altı deniz ve yedi havaalanının Amerikan gemi ve uçaklarınca kullanıldığını, kamuoyunun nazarından kaçırıyor. Oysa Irak’ta bir medeniyeti çökerten, çocukları, kadınları, yaşlıları katleden, evleri, camileri, mahalleleri, pazar yerlerini bombalayan Amerikan savaş uçakları, hükûmetin “izni” ve “kararı”yla İncirlik’ten kalkıyor, Türkiye’deki üslerde ikmal yapıyorlar. Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün Mart 2006’da Amerika’da Los Angeles World Affairs Council’de düzenlenen bir konferansta, Meclis’in kabul etmediği 1 Mart tezkeresinin telâfisini anlatırken, “ABD İncirlik’i kullandı ve buradan 4990 sorti gerçekleştirdi. Irak’a asker gönderilmesi için parlamento kararı çıkarıldı. ABD ile askerî personel ilişkilerimiz en üst düzeye getirildi” sözleri, bunun ifâdesi. … Şu çarpıklığı bakın; Gazze’yi bombalayıp bin beşyüz mâsum insanı katleden İsrail uçaklarının katıldığı Konya’daki ortak tatbikatın “Halkın hassasiyetleri ve isteği üzerine” iptal edildiğini belirten Erdoğan, İncirlik’ten kalkan ve birbuçuk milyonu aşkın mâsum Müslüman Irak halkını katleden Amerikan bombardıman uçaklarının İncirlik’ten havalanmasını gözardı etmekte… İşgalle kargaşa ve kaosa sürüklenen, halen gün aşırı onlarca insanın can verdiği Müslüman komşu Irak’ı mahveden Amerikan işgal güçlerine hükûmetin desteğini “teğet” geçmekte… ANKARA, BAĞDAT’I- BASRA’YI HARAP EDENLERİN YANINDA… Diğer yandan Bağdat’ta, “Irak, âdeta terör örgütlerinin, teröristlerin antrenman sahasına dönmüştür” diyen Erdoğan, Türkiye’nin otuz bin vatandaşının öldürülmesine sebebiyet veren, mücadelesine üçyüz milyar dolar harcanan terör örgütüne silâh sağlayan, başta Kandil olmak üzere Irak’ın kuzeyindeki kamplarda teröristleri eğiten, askerî ve malî yardım yapıp himâye eden, kontrolündeki ülkede terörist elebaşlarının serbestçe dolaşmalarına göz yuman ABD’ye bir şey demiyor… Keza “Kerkük tüm Iraklılarındır; etnik bir unsura teslim edilemez” derken, yıllardır peşmergeleri Kerkük’e yığıp şehrin demografik yapısını değiştiren, “intihar” sürü verilen bombalamalarla Türkmenleri ve Arapları katledip yıldırmaya, evlerini, şehirlerini terke zorlayan işgalcilerin senaryolarını görmezden gelmekte… Gerçekten Başbakan’ın tesbitiyle, “Irak’ın geneli için Kerkük bir sıkıntı kaynağı” ise, Kerkük’ü bu çıkmaza itip Amerikan işbirlikçisi peşmergelere kim teslim etti? Kerkük’te, Musul’da, Telâfer’de, Felluce’de, Bağdat’ta, Basra’da bunca yıldır sistemli bir soykırımı kim yaptı? İşgalin Irak’a verdiği harâbiyetten yakınan Erdoğan, buna hiç değinmemekte… Tahrip edilen Irak’ın imarı ve inşası için Ankara Bağdat’la 50’ye yakın mutabakat muhtırası imzaladı. Başbakan haklı olarak bununla övünmekte. Ancak, Irak ve Basra harap olduktan sonra bile, Irak’ı kimlerin harap ettiğini, harabezâra çevirdiğini söylemekten kaçınmakta… Ankara, Bağdat’ı-Basra’yı harap edenlerin kulvarında. Peki neden? Sırıtan bu “söylem” ve “eylem” farkı niçin? İktidar koltuğunda kalmak için mi? 19.10.2009 E-Posta: [email protected] |