Robert MİRANDA |
|
Yeni Müslüman orta sınıfını haber veren kitap |
Veli Nasr, Orta Doğu siyaseti ve ekonomisi alanında çok saygın ve önemli bir uzmandır. Onun kitabı olan “Şia Dirilişi” Batıda best seller listesine girmiş ve Sünnî-Şiî çatışmasının ayaklanmayı sürüklediği gerçeğini ortaya çıkararak, Irak Savaşı ile ilgili tartışmaları tamamen farklı bir boyuta dönüştürmeyi başarmıştır. Yakın zamanda, Nasr “Servetin Gücü” adlı yeni bir kitap yayınladı ve bu kitabında Batı dünyasına, İslâm dünyasında çok stratejik olan fakat pek de fark edilmeyen “yeni bir ticaret odaklı orta sınıf Müslüman kesimini” göstererek, bunların yeni ve parlak bir Müslüman dünya ekonomisi oluşturduğunu ve adına sözde “İslâmî ekstremizm” denilen fikirlerle savaşı kazanmada anahtar rolü elinde bulundurduklarını belirtmiştir. Onun kitabı, Batının İslâmî ekstremizm tehdidine karşı nasıl mücadele edebileceği konusuna ek olarak Batının İslâm dünyasından gelecekte neler bekleyebileceği konularında bilgece fikirler verilmeye çalışıldı ve çığır açacak bir eser olarak lanse edildi. Ona göre İslâm’ın akıl ve kalpleri fethetme mücadelesi artık dinler üzerinden bir mücadeleyle değil de, iş dünyası ve kapitalizm üzerinden bir mücadeleyle gerçekleşecektir. Nasr kitabında yeni Müslüman orta sınıfın Müslüman dünyayı değiştireceğini ve onları alt bir sınıftan daha yüksek bir ekonomik ya da toplumsal sınıfa yükselme arayışında olan girişimciler, yatırımcılar, çalışanlar ve hırslı tüketicilere dönüştüreceğine ve böylece bu yeni sınıfın, Müslümanları İslâmî ekstremizmden uzak tutma yolunda liderlik edeceğine işaret etmektedir. Nasr kitabında, Dubai ve Türkiye gibi Müslüman toplumları, İslâm dünyasının düşünüş ve yaşayış tarzını etkileyecek yeni yolların inşa edilmesinde köşe taşları olacak topluluklar olarak nitelemiştir. Nasr’a göre, İslâmî ekstremizmin de anti-Amerikancılığın da kökenleri bölgenin gerçeklerinde yatıyor, —kültürel farklılık veya İslâm’dan kaynaklanmıyor, bilâkis Müslüman orta sınıfın ondokuzuncu ve yirminci yüzyıllarda gelişememesinden kaynaklanıyor ve bu geri kalışın kaynağı Batı sömürgeciliği ve yine Batı tarafından desteklenen diktatöryal rejimlerdir. Nasr, bugün Müslüman orta sınıfın yeni bir ekonomi inşa ettiğinden bahsediyor —tıpkı orta sınıfın Hindistan ve Çin’de yaptıkları gibi— böylece İslâm ve kapitalizmi bir arada yoğrularak ve harmanlanarak, İslâmî fundamentalizmi yok etmenin yolu bulunmuş oluyor. Batı dünyası Nasr’ın bu kitabını yeni fikirler ve düşünceler bağlamında bir devrim olarak nitelese de, Nasr esasında büyük bir yanılgıya düşmüştür. Batı dünyası da şunu anlamalıdır ki, kapitalizm Batıda yükselirken, asla ama asla Orta Doğu’da İslâm’ın yerine geçebilecek bir sistem haline gelemeyecektir. Kapitalizm İslâmiyet’in fikir sistemine zıt ve ters bir sistemdir. Kapitalist özgürlük felsefesi devlet tarafından garanti altındadır, bu kapitalist özgürlükle donanmış adam sözgelimi fuhuş, açgözlülük, alkol ve uyuşturucu gibi bataklara özgürce dalabilir. Bu sistem insanda kendi heves ve şehvetlerine düşkün olmayı ve insanlık namına bedeli ne olursa olsun kârını gözetmeyi teşvik etmektedir. Nasr’ın orta sınıf Müslümanların Müslüman ümmetine empoze ettireceği ideal sistem olarak önerdiği şey bu mudur? İnsanlığın rağmına ve bedeli ne olursa olsun para yapma hırsı ve anlayışı düpedüz ahlâksızlıktır. İslâmî ekonomik sistem ise insanlığın ihtiyaçlarını giderecek şekilde tasarlanmıştır, bu Allah’ın isteğidir. Allah, insanların zarurî ihtiyaçlarının karşılanmasının her şeyden önce geldiğine hükmetmiştir ve tabiî ki bu ihtiyaçlar İslâmî kuralların rehberliğinde karşılanacaktır. Müslümanlar da özgürdür. Bizler aklımızı ve irademizi Allah’ın istekleri doğrultusunda kullanmakta özgürüz. İslâmiyet hayatlarımıza rehberlik eder, İslâm’ın kurallarını özgürce ve özgür irademizle takip ederiz. İslâm insana Allah tarafından verilmiş bir özgürlüktür ve bu özgürlük insanoğlunun hayatını yıkmak için değil hayatlar inşa etmek için verilmiştir. Tercüme: Umut Yavuz 02.10.2009 E-Posta: [email protected] |