Mehmet KARA |
|
Çözüm için fırsat kaçmadan… |
Henüz ortada bir taslak, tasarı ya da bir metin yok. Ama yaz aylarını o konuyu tartışarak geçirdik. Tahmin ettiğiniz gibi Kürt açılımı ile başlayan “millî birlik projesi” ile devam eden en son olarak da “demokratik açılım” denilen çalışmadan bahsediyoruz. İçişleri Bakanı Beşir Atalay geçtiğimiz ayları parlamentonda grubu bulanan iki muhalefet partisi hariç bazı partileri, sivil toplum örgütlerini ziyaret ederek bu açılım hakkında ne düşündüklerini sordu, görüşler ve raporlar aldı. Şimdi yapılan görüşmelerin neticesinde bir paket hazırlanmaya çalışılıyor. Ortada “somut” bir şey olmadığı için, konu ya sulandırılmaya ya da magazinleştirilmeye başlandı. ABD’li aktör Kevin Costner’yi AKP kongresine dâvet eden partinin Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen, ünlü san'atçının “Türkiye’nin demokratikleşmesi ve insan haklarına verdiği değerin yeni bir ifadesi olan demokratik açılımı candan desteklediğini’ söylediği açıklamasının ardından yapılan eleştiriler konunun hemen magazinleşmesine yol açtı. Baykal, “Sen çık artistliğini Hollywood’da yap” diye çıkışıp, “Şırnak’ın yerini biliyor mu?” diye sordu. MHP’li yetkililer de bu sözün gerçekten söylenip söylenmediğini “titizlikle” araştırıyor. Buna bir de bazı Türk san'atçıların “açılıma destek vermeleri” eklenince konu iyice magazine kaydı, destek açıklamaları mahkemelere düştü. San'atçılar şaşkınlıkla, gururu bir arada yaşadıklarını söylüyorlar. Neyi tartıştığımız bilinmediği için de bazı siyasîlerin beyanlarından yola çıkılarak tehlikeli bir kutuplaşmanın ayak sesleri duyuluyor. Siyasetçiler üslûplarına dikkat etmezlerse bu kutuplaşmanın daha da belirginleşeceğini tahmin etmek zor değil. Bursaspor-Diyarbakır spor karşılaşmasında çıkan olaylar bunun habercisi. Gerginliğin futbol sahalarına kadar kaydırılması gerçekten meseleyi tehlikeli boyutlara getirir. Bu gerginliğin ateşini düşürecek olanlarda siyasetçiler. Bu yüzden eleştirilerine dikkat etmek zorundalar. Meclis dün itibariyle resmen açıldı. Önümüzdeki haftadan itibaren de fiilen çalışmaya başlayacak. Meclisin önündeki en önemli konulardan birisi, “demokratik açılım” olacak. Başta kapalı oturum şeklinde yapılacağı söyleyen demokratik açılım konusunun “genel görüşme” şeklinde olacağı ortaya çıktı. İktidar kanadı başlangıçta Bahçeli ve Baykal’a sert cevaplar verirken, şimdilerde susmaları dikkat çekiyor. Ancak, Bahçeli sert muhalefetine devam ediyor. Baykal ise “Bu sürecin hiçbir şekilde parçası olmayız” noktasında duruyor. Bütün bunlara rağmen hâlâ açılımla ilgili net bir şey yok. Erdoğan, “Ulusa sesleniş”te açılımın kapsamını anlatırken, ‘’Bu açılımdan maksadımız belli bir konuyu değil, bu ülkenin insanlarının zihinlerinde ve vicdanlarında yer eden ne kadar meselemiz varsa hepsini tartışmaya açmak’’ diyerek yine ortadan bir cümle kullandı. Açılım konusu gündeme geldiğinde “Bedeli ne olursa olsun bu süreçten geri adım atmayacağız” diyen Erdoğan anayasa değişikliği konusunun gündemlerinde olmadığını söylüyor. Başbakanın anayasa değişikliği konusunda, “Meclis de, kurumlar da anayasa değişikliğine hazır değil” diyerek kapıları kapatması bu açılımın tam olarak yapılamayacağının habercisi olarak görülüyor. DTP’li bazı milletvekilleri hakkında mahkemelerin verdiği “polis zoruyla mahkemeye getirilmesi” kararlarının da bu süreci etkileyeceği de muhakkak. ‘Açılım’ için yeni anayasadan başlanması gerektiğini hep söyleye geldik. Bu olmazsa, ‘açılım’ın bir ayağının eksik kalacağı da gözleniyor. Çözüm için fırsat yakalanmışken, geri adım atılmamalı, cesaretle meselenin üzerine gidilmeli. Mesele bütün boyutlarıyla ele alınıp çözümlenmeli. Adımlar atılırken de azamî dikkat gösterilmeli. Mesele, daha çok sulandırılmadan, magazinleştirilmeden, geri adım atılmadan, gerçek meselelerin üstü örtülmeden, bazı kaygılarla çözümler budanmadan yapılmalı. 02.10.2009 E-Posta: [email protected] |