Mehmet KARA |
|
Senaryosu aynı, mizahî görüşme |
Sanki bir film çevriliyor ve herkes rolünü oynuyor. Filmin sonunda ise pek bir şey ortaya çıkmıyor. Bu film her sene değişik bir şekilde sergilense de, senaryo aynı. Aslında bu çevrilen filme komedi de diyebiliriz. Bu film nasıl çevriliyor, özetleyelim. Filmin öncesinde insanlar sokaklara çıkıyor. Meydanlarda durumlarının iyileştirilmesi için gösteriler yapılıyor. Mizansenler yapılarak kamuoyunun dikkati çekilmeye çalışılıyor. Ağustos’un 15’i olunca da senaryo sahnelenmeye başlanıyor. Toplantı tartışma ile başlıyor. 15 gün boyunca da tartışmalar devam ediyor. Çetin pazarlıklar oluyor. Neticede her sene bir “mutabakat metni” ortaya çıkıyor. Bu metni uygulamak da iktidarların elinde oluyor. Film her sene böyle devam edip gediyor. * * * Neden bahsettiğimizi merak ettiyseniz açıklayalım. İki milyondan fazla kamu çalışanını ilgilendiren hizmet kollarındaki yetkili sendikalar ve bağlı oldukları konfederasyonlar ile Kamu İşveren Kurulu arasındaki 8. dönem toplu görüşmeleri başladı. Bu sene de değişen bir şey yok. Üstte bahsettiğimiz senaryo adeta burada sahneleniyor. Yedi yıllık mizansen bu sene de aynen devam ediyor. Memurlarla hükümet arasındaki görüşmelerde süreç şöyle işliyor: Her yıl 15 Ağustos’ta başlayan görüşmelerin 30 Ağustos’a kadar tamamlanması gerekiyor. Anlaşma sağlandığı takdirde, taraflar arasında “mutabakat metni” imzalanıyor ve Bakanlar Kuruluna sunuluyor. Anlaşmazlık durumunda ise, “uyuşmazlık tutanağı” tutuluyor Yüksek Hakem Kurulu Başkanı ve 4 öğretim görevlisinden oluşan Uzlaştırma Kurulu devreye giriyor. Kurulun 5 gün içerisinde vereceği karara tarafların katılmaları halinde, sonuç mutabakat metni olarak Bakanlar Kuruluna sunuluyor. Uzlaştırma Kurulu kararına tarafların katılmaması durumunda ise anlaşma ve anlaşmazlık konularının tümü Bakanlar Kuruluna gönderiliyor. Her durumda da hükümet memura vereceği hakkı kendisi tayin ediyor. Hükümetle kamu çalışanları arasındaki toplu görüşmelerin dördüncü turu bugün yapılacak. Bugünkü görüşmelerde toplu sözleşme ve grev hakkına ilişkin yasal düzenlemeler ele alınacak. Bu konu bütün memur konfederasyonları için en öncelikli konu. Çünkü yıllardır bu meselenin halledilmesi bekleniyor. Toplu görüşmelerde yetkili konfederasyon olarak kamu çalışanlarını temsil eden Memur-Sen masaya “toplu sözleşme ve grev hakkı” talebiyle oturdu. Genel Başkan Ahmet Gündoğdu daha görüşmeler başlamadan önümüzdeki sene “toplu sözleşme ve grev hakkı” sağlanamazsa masaya oturmayacaklarını şimdiden açıkladı. Gündoğdu, “rica yasası” olarak nitelendirdiği 4688 sayılı sendika yasasının değiştirilmesi ve memurlara da işçilerde olduğu gibi toplu sözleşme ve grev hakkı tanınması taleplerinde ısrarlı olduklarını vurguluyor. KESK bu yüzden birkaç senedir görüşmeleri “boykot” ediyor. DSP Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi Meclis’e bu konuda bir teklif verdi. Kamu-Sen Başkanı Bircan Akyıldız ise gelinen noktayı şu atasözüyle değerlendirdi. “Yaptığımız çalışmanın adı az gittik uz gittik dere tepe düz gittik döndük baktık bir arpa yol gitmemişiz!” Anlatmak istediğimizin özeti de aslında bu… * * * Anayasada toplu iş sözleşmesi ve grev hakkını düzenleyen 53. ve 54. maddelerde “işçiler” ifadesine yer verilerek hakkın kapsamı daraltılırken, memurlar bu hakkın kapsamı dışında. Memur-Sen artık bunun değiştirilmesi ve “toplu görüşme mizahına” son verilmesini istiyor. Bu durumun değişmesi için de “toplu görüşme”nin “toplu sözleşme” olarak değişmesi ve grev hakkının sağlanması gerekiyor. Bunun içinde anayasada ve kanunlarda değişiklik yapılması gerekiyor. Her yıl AB Müktesebatına uyum sağlanabilmesi için bu değişikliğin yapılacağı söyleniyor, ancak bir türlü gerçekleştirilmiyor. Geçen yıl da olduğu gibi, bugünkü görüşmede de—muhtemeldir ki—toplu sözleşme ve grev hakkının verilmesi için anayasa değişikliği yapılabileceği söylenecektir. Bakalım konfederasyonların bu seneki ısrarcı tutumu bir netice verecek mi? Eğer bu değişiklikler yapılırsa memurların eli daha sağlam olacak. Ne karar alınırsa alınsın hükümetler istediğini yapma konumunda olmayacak. Tıpkı, işçilerde olduğu gibi… Diğer yandan hükümet daha görüşmeler başlamadan önce önümüzdeki yıl memurlara yapılacak zam oranlarını—açıklamadık denilse de—açıklamıştı. Bu bile görüşmelerin ne kadar mizahî ve senaryo olduğunun ispatı niteliğinde... Artık, bu konuda da bir açılım yapılarak Türkiye’yi bu komediden kurtarılması gerekiyor. 22.08.2009 E-Posta: [email protected] |