30 Eylül 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Sami CEBECİ

Evrad ve ezkâr üzerine


A+ | A-

Allah’ın yarattığı varlıklar içinde en şereflisi, en kabiliyetlisi ve cihâzât cihetiyle en zengini olan insan, sadece akıl, mantık ve muhâkeme gibi duygularla değil; kalp ve ona bağlı binlerle hislerle de donatılmıştır. Akıl tatmin olmak istediği gibi, kalp de feyizlerle lezzetlenmek ister.

Kur’ânî bir metot üzerine irşâd hizmeti gören Risâle-i Nur Külliyatı, hem akla hitap ederek tatmin eder, hem kalbe feyiz hâli vererek okuyanları mutmain eder. Onun için Nur Risâlelerinin her gün devamlı okunması, istisnasız herkes için ekmek gibi, hava gibi, su gibi, ilâç gibi muhtaç olunan hakikatler manzûmesidir. Ancak bu okumalar sadece zikir için değil, hayata tatbik için olmalıdır.

Evrad ve ezkâr denilen hakikatlerin en büyüğü elbette Kur’ân-ı Kerim’dir. Onun bir adı da zikirdir. Allah’ı anmak ve her an onunla birlikte olduğumuzu hatırda tutmanın en güzel yolu Kur’ân okumaktır. “İnsanların ibâdette en ileri olanı, Kur’ân’ı en çok okuyanlardır” meâlindeki hadisler, bizleri Kur’ân okumaya teşvik eder. Asr-ı Saadet’te Hazret-i Osman (ra) ile başlayan Kur’ân diliyle yapılan münâcâtlar, duâların en parlağı ve bir cihette en büyüğüdür. İslâm tarihinde bir kısım büyük zatlar Kur’ân’dan kendi meşreplerine uygun olan âyetlerle evrad yapmışlar ve ümmete hediye etmişlerdir. Âhirzamanda, büyük İslâm âlimi Bediüzzaman Hazretleri de, Risâle-i Nurlara kaynaklık yapan binden fazla âyeti bir araya getirerek, mübârek gün ve gecelerde okunmak üzere “Hizbü’l Ekber-i Kur’ân” namıyla çok kıymetli ve çok sevaplı bir evrad ve ezkârı bizlere yadigâr bırakmıştır.

Bunun yanında “Hizbü’l-Hakaik-ı Nuriye” adında bir evrad, ezkâr ve duâ kitabını da, en parlak bir duâ kaynağı olarak hediye etmiştir.

Anadolu’nun bütün hizmet mahallerinde, cüzler hâlinde taksim edilen Kur’ân hatimleri haftalık olarak okunurken, Ramazan ayı gelince günlük hatimler tarzında okundu. Bu gelenek inşallah kıyamete kadar devam edecek. Hem gittikçe bütün dînî cemaatler arasında yaygınlaşıyor. Bilhassa hanımlar camiası bu mânevî şirket tarzındaki çalışmaya daha fazla ilgi duyuyor. Elbette, Ramazan ayından sonraki zamanlarda Kur’ân okumadaki bağımız asla zaafa uğramamalı. “Dikkat edin! Kalpler ancak Allah’ın zikriyle mutmain olur” âyetindeki hakikatten hissemiz daimî olmalı. Kur’ân-ı Kerîm’in lâfzını okurken, onun mânâ ve hakikatlerini îzah ve ispat eden Nur Risâleleri de birlikte okunmalıdır. Bu çerçevede, bulunduğumuz hizmet mahalli olarak hemen cüzler paylaşılarak, Ramazan ayına kadar haftalık okunacak hatimler başlatıldı. Cüzlerin dönerli olmasına özen gösterildi.

İkinci feyiz kaynağı olarak devamlı okunması gereken evradımız, Büyük Cevşen dediğimiz Hizbü’l-Hakaik-ı Nuriye’dir. Nur Risâlelerinin günlük okumasının yanı sıra, Büyük Cevşen’in plânlı okunması kalbin mânevî feyizleri için bitmeyen feyizli bir pınardır. Üstad Hazretleri, hizmetkârlarından bizzat dinlediğimize göre, yaz kış değişmeyen bir âdeti olarak her gece saat üçte kalkar, sabah namazına kadar Büyük Cevşen’i tamamen okurmuş. Müthiş bir irâdeye sahip olan Üstad, asla nefsine tâviz vermezmiş. Büyük Cevşen’deki duâlar Kur’ân gibi olmadığından herkes bizzat okumalıdır. Cüz taksimi gibi taksim edilse bile, şahsen okuyup bitirmeye teşvik için olmalıdır. Çünkü, Üstadın tatbikatında sadece Kur’ân cüzlerinin taksimi vardır.

Üstadın vefatından sonra, Tahiri Mutlu Ağabey cemaatın duâ hazinesi gibiydi. Şimdi ise, hepimiz bu vazifeyi üstlenmek durumundayız. Hususan, hayatını bu dâvâya vakfetmiş hizmet elemanları başta olarak, emekliye ayrılmış eskimeyen Nur Talebeleri imsaktan bir müddet önce kalksalar ve kabir karanlığında ışık olan teheccüd namazından sonra her gün Büyük Cevşen’in bir bölümünü okusalar, haftada bir bitirmiş olurlar. Zâten ömür sermayesi de yıldırım hızıyla tükenmeye doğru gidiyor. Bu ömrü âhiret hesabına ciddî anlamda değerlendirmek gerekmektedir. O takdirde, fiilen icrâ edilen önemli bir hakikatin yazılması da, söylenmesi de muhataplarda tesire vesile olur. Âyet-i kerimede geçen “Ey mü’minler! Yapmadığınız bir şeyi niçin söylersiniz?” zaafı da söz konusu olmaz.

30.09.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.09.2009) - Kırşehir bir başka güzeldi

  (09.09.2009) - Öğrencinin ruh hâli

  (02.09.2009) - Sevgi ve ilginin câzibesi

  (19.08.2009) - Demokratikleşme ve Güneydoğu

  (12.08.2009) - Barla buluşmaları

  (05.08.2009) - Sabır yahut acele etmek

  (29.07.2009) - Kûnu lillah (Allah için olmak)

  (22.07.2009) - İktidar sıtması

  (15.07.2009) - Şahs-ı mânevînin gücü

  (08.07.2009) - Doğruluk üzerine

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.