Mehmet KARA |
|
Türkiye’nin utancı |
Önceki gün (12 Eylül) demokrasimiz için kara günlerden birinin 29. yıl dönümü idi. Demokrasiye büyük bir darbe vuran 12 Eylül askerî ihtilâlinin neticeleri itibariyle o dönemde yapılan birçok şeyin izleri hâlâ duruyor. 12 Eylül ihtilâlinin bıraktığı birçok kötü miras 29 yıl geçmesine rağmen hâlâ değiştirilemedi. Bunlardan birisi 1982 anayasası. “İhtilâlinin ürünü” olan anayasadan Türkiye kurtulamıyor. Bu süre içerisinde üçte birinden fazlası değişmesine rağmen, bir türlü “ruhuna” dokunulamadı. Bu hükümet de “Sivil anayasa yapacağız” diye milletten oy istedi, ama bir türlü değişikliği gündeme getiremiyor. 12 Eylül ihtilâlinin icat ettiği ve bugüne kadar çözülemeyen bir konu da başörtüsü yasağı. Başörtüsü yasağı, ilk defa 22.7.1981 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile orta dereceli okullarda ve bir yıl sonra da 16.7.1982 tarihinde kamu kurum ve kuruluşlarında “yönetmelikler”le yürürlüğe konulmuştu. Bu yönetmelikler de bu güne kadar düzeltilmiyor. Üniversitelerde başörtüsü yasağı ise, ilk önce Yüksek Öğretim Kurumunun (YÖK) 20.12.1982 tarihinde yayınladığı bir genelge ile başlamıştır. Bu genelge üzerine üniversite senatoları, başörtüsünü yasaklayan kararlar almışlardır. Bu yasakların kaldırılmasını isteyen Türkiye Büyük Millet Meclisi, 28.10.1990 tarihinde, 2547 sayılı YÖK Kanunu’nun 17. maddesini kabul etmişti. Halen de yürürlükte olan bu maddeye göre de bir yasaklama sözkonusu değildir. Buna rağmen üniversiteler, başörtülü öğrencilere yasak uyguluyor. * * * Türk milletine demokrasiyi çok görmüş, Parlamentoyu kapatmış olanlar Anayasa’da yer alan geçici 15. madde sebebiyle hâlâ yargılanamıyor. “Yargılansınlar” diyenler görevlerinden alınıyorlar. 16 geçici ve 177 esas maddeden oluşan 1982 Anayasası’nın toplam 83 maddesi değişik tarihlerde değiştirildi. Ancak, anayasanın sivilleşme kriteri olarak görülen geçici 15. maddesini adı “geçici” olmasına rağmen kimse değiştiremedi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, geçtiğimiz günlerde kendisinden beklenmeyecek bir konuşma yaparak ihtilâlcilerin yargılanmasını istemişti. Ancak arkası gelmedi. * * * Son günlerde demokrasi adına sevindirici gelişmeler oluyor. İhtilâl liderinin ismini taşıyan cadde, sokak, meydan isimlerinin değiştirilmesi için teklifler verilmeye başlandı. Cihan Haber Ajansının 11 Eylül günü abonelerine geçtiği haber de bu cinstendi. Ankara’ya 178 kilometre uzaklıkta ve 6 bin nüfuslu Çıkınağıl ilçesi ihtilâl olana kadar bu ismi taşıyordu. Bu tarihten sonra “Daha iyi hizmet alırız” diye ismi “Evren” olarak değiştirilmiş. Şimdi bu ilçe halkı Evren isminin kaldırılarak eski isimlerinin verilmesini istiyormuş. Belediye başkanı vatandaştan talep gelirse değerlendirebileceklerini söylemiş. Bakalım yüzlerce yıllık Çıkınağıl, ihtilâl liderinin isminden kurtulup aslına dönebilecek mi? * * * 12 Eylül ihtilâlinin üzerinden 29 yıl geçmesine rağmen hâlâ darbeleri konuşuyorsak bu utanç vericidir. Türkiye bu utançlardan kurtulmak içinde darbe yapanları, teşebbüs edenleri, plan yapanları yargılamalı. Buna da demokrasiyi savunan herkes destek vermeli. Ve de Türkiye darbe anayasasından, ihtilâlin getirdiği tortulardan bir an önce kurtulmalıdır. 14.09.2009 E-Posta: [email protected] |