Ali FERŞADOĞLU |
|
Ramazan orucu, yeme-içme bağımlılığını yok eder |
Ramazan-ı Şerif’in çok derin psiko-sosyal, hatta, ekonomik ve tıbbî yönleri, kazanımları var. n Ramazan ayı, rahmet, mağfiret, şükür ve bereket ayıdır. n Müslümanların günahlarından ve mânevî kirlerinden temizlenme ayıdır. Diğer taraftan, bu ayda tutulan orucun; -Vücudumuza bir perhiz, -Çalışan organlarımıza bir dinlenme, -Zayıf midemizi yemek yemek üzerine doldurmadığımız için hastalıkları önleme gibi hikmetleri de var. Bunun yanında zorluklara tahammül ve sabır mevsimidir. n Oruç, yemek bağımlılığını öldürür. Ekonomik kriz, insanları taşkınlıklara sürükler. Alışkanlıkların dışına çıkmak, sinirli ve agresif hareketlere yönlendirir. İşte oruçla ekonomik krizlere karşı bu tedbir alınıyor. Bu ayda sağlıklı bir hayat, sıhhatli bir ömür için dikkat edilmesi gereken hususlar, ince noktalar ve bunların uygulanmasında sayısız maddî-mânevî faydalar vardır. İbadetler aynı zamanda dünya işlerini tanzime sebeptir. Ramazan-ı Şerif sadece oruçla yeme-içmeden kesilme ayı değil. Kur’ân okuma, namaz kılma, sadaka, fitre ve zekâtla yardımlaşma ve dayanışma ayıdır. n Namazda akıl, kalp ve ruhun büyük bir rahatı var. Namaz, cemaat şuurunu arttırarak birlik-beraberlik, kaynaşma, fikir, ilim ve kültür alışverişi sağlar. Namaz aynı zamanda işkoliklik hastalığını engeller. n Zekât; mal bağımlılığını yok eder. Zira, mal vermek, emeğini vermek, binbir zahmetle kazanılan bir değeri başkalarıyla paylaşmak kolay değil. Kimi zaman bu gerçek şöyle seslendirilir: “Kardeşim, can değil ki veresin; mal bu mal, nasıl vereyim!” Ne yazık ki, Ramazan-ı Şerif gelince, kimi zaman tefekkür, zikir ve ibadetten çok yeme-içmeyi düşünürüz. Aslında Ramazan ve orucu yeme-içme değil; yememe-içmeme zamanıdır. Ramazan, yeme-içme değil, yedirme/içirme devri. Ramazan demek, midemizden çok kalbimizin ve beynimizin midesini ibadet, tefekkür, duâ, zikir ve ilimle doldurmaktır. Dolayısıyla perhize, yeme-içme kurallarına uymak son derece önemli. İşte bir ay boyunca oruç tutarak yeme-içme ve benzeri meselelerin eğitimini alırız. Aç kalan insanların psikolojini anlar, onlara yardım ederiz. Perhizle nefsimizi terbiye ederiz. Ve yemek-içmekten kaynaklanan “obezite” ve ona bağlı, kalp krizleri, damar sertlikleri ve tıkanmaları gibi pek çok hastalıklara yakalanmaktan kurtuluruz. 11.09.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |