Ali FERŞADOĞLU |
|
Ruh sağlığı, rahmet ve şifa kaynağı: Kur’ân |
“Ruh-beden ilişkisi, inancın tedavideki rolü, Kur’ân’ın şifa yönü” tıbbın vazgeçilmez mevzuları arasına girdi. Araştırmalar, insanın bağışıklık (immün) sisteminin güçlenmesinde kimyevî ve maddî ilâçların yanında manevî, olumlu telkinler, hastalığa bakış açısı ve hayat görüşünün de önemli yer tuttuğunu ortaya koydu. Bir insanın manevî telkin ve tevekküle yakınlığı ölçüsünde bağışıklık sistemi güçlenmekte, hastalıklara dayanıklılığı da artmaktadır. Düşüncelerimiz, ruhî ve kalbî hayatımız ve duygularımız ne kadar maneviyattan beslenirse, bedenimiz de o derecede sağlıklıdır. Çünkü, bedene olumlu sinyaller gönderilir. Böylece grip ve soğuk algınlığı dahil hastalıklara karşı daha sağlam dururuz. Tersi bir durum söz konusu olduğunda hastalığa daha yatkın hâle geliriz. Bizi derin yaralayan hadiseler yaşadığımızda, aşırı yorulduğumuzda hastalıklara karşı direncimiz zayıflar ve daha kolay hastalanırız. Aile içinde veya işyerindeki bazı olumsuzluklar ne kadar artarsa, tansiyonumuz, yatağa düşme ihtimalimiz de o nispette artar. Depresyona girdiğimizde veya ruhen bitkin ve yorgun olduğumuzda hastalık da mukadder olur.1 Modern tıbbın ulaşmaya çalıştığı nihaî noktayı, semavî dinler, özellikle İslâm dini ve Kur’ân-ı Kerim, halletmiş ve en son hedefi çizmiştir. Bu tıbbî gerçeği dile getiren âyetlerden birkaçı şöyle: “O Kur’ân, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’ân onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. Onlara uzak bir yerden sesleniliyor da anlamıyorlar.”2, “Biz Kur’ân’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’ân, ancak zararını artırır.”3 Kur’ân’ın şifa ile maddî hastalıklara, strese; rahmet ile manevî sıkıntılara karşı bir çare olduğunun vurgulandığı açık. Kur’ân ruh/duygu, kalp, his ve lâtifelerine muhteşem bir besin kaynağı olarak tedavi eder, bedenin de sağlıklı kalmasını temin edir. Kudsî bir tiryak olan imanın şifâ vermesiyle yaralardan kurtulunabilir. İman ilâcının tesiri ise, farzları yerine getirme oranındadır. Sefâhet, hevesât-ı nefsâniye ve lehviyât-ı gayr-ı meşrûa, o tiryâkın/ilacın tesirini men eder.4 Doktorların, hastalıklarımız için söylediği olumlu sözler, telkinler; akademik ünvanlarının yüksekliği ve uzmanlıklarının derinliği derecesinde etkili olmaz mı? Kur’ân, Şafi-i Hakiki ve Rahim-i Mutlak olan Allah’ın kelâmıdır. Elbette, onun yaydığı İlahi enerji, maddî-manevî hastalıklarımıza şifa ve rahmet olur. Şimdi, bu hususta enteresan tesbitleri olan bir araştırmacının sözlerine kulak verelim: Hollandalı ilim adamı ve psikolog Vander Hoven, Allah kelimesini oluşturan harflerin sırrını bulduğunu açıkladı. Müslüman olmayan, fakat İslâm ilimlerine ilgi duyan, Kur’ân-ı Kerim’in sırları ile ilgili araştırmalarıyla tanınan Hoven, Kur’ân okumanın ve Allah kelimesini tekrar etmenin gerek hasta, gerekse sağlıklı insanlar üzerinde müsbet sonuçlar meydana getirdiğini açıkladı. Üç yıldan beri birçok hasta üzerinde araştırma yaptığını ifade eden Hoven, hastalarından bazılarının Müslüman olmadığını, bazılarının da Arapça bilmediğini, buna rağmen onlara Allah kelimesini öğrettiğinde alınan sonucun mükemmel olduğunu, özellikle depresyon ve tansiyon hastalarında çok daha iyi sonuçlar verdiğini belirtti. Düzenli Kur’ân okuyan insanların psikolojik rahatsızlıklardan kendilerini uzak tutabildiklerini söyleyen psikolog, “Allah” kelimesindeki her harfin hastalıklara nasıl şifa olduğunu şöyle açıkladı: “Allah kelimesinin ilk harfi olan ‘A’ harfi solunum sisteminden doğrudan çıkıyor ve nefes almayı düzenliyor. Damaktan söylenen ‘L’ harfinde ise, (Arapça’da çıkarıldığı şekilde) dil hafifçe damağın üst kısmına dokunuyor ve çene kısa bir duraklamayla birlikte aynı işlem tekrarlanıyor (İki ‘L’ harfi olduğu için). Bu işlem de nefes alıp vermeyi rahatlatıyor. “Son harf olan ‘H’ harfi çıkartılırken akciğer ve kalp arasında bir ilişki oluşuyor ve işlem sonucunda kalp atışları düzeliyor.”5 Vücuttaki bu uyumlu işleyiş de, insanın tansiyonunu ve psikolojisini dengeliyor... Öte yandan, Kur’ân-ı Hakîm’in, hadisin hükmüyle herbir harfinin on sevabı var; on hasene sayılır, on meyve-i Cennet getirir. Ramazan-ı Şerifte herbir harfin on değil, bin; ve Âyetü’l-Kürsî gibi âyetlerin herbir harfi binler; ve Ramazan-ı Şerifin Cumalarında daha ziyadedir. Ve Leyle-i Kadirde otuz bin hasene sayılır.6 Kur’an’ın üç yüz bin altı yüz yirmi (300620) harfi var.7 Ve herbir harf, binlerce şifa ve rahmet enerjisi yayar. Dipnotlar: 1. Henry Dreher (1995). The Immune Power Personality, Reprinted by Arrangement with Dutton Signet, A Division of Penguin Books USA, Inc. Çeviren: Dr. Selim Aydın.; 2. Kur’ân, Fussilet, 44.; 3. a.g.e., İsra, 82.; 4. Lem’alar, s. 400.; 5- Basın, 21.09.2007.; 6- Mektubat, s. 390-391; 7- Sözler, 24. Söz, 9. 10.09.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |