Robert MİRANDA |
|
Bir gayri Müslim ile sohbet |
Geçtiğimiz günlerde ABD’nin Wisconsin eyaletinin Milwaukee şehrinde bir gayri Müslim ile yaptığım ilgi çekici sohbeti sizlerle paylaşmak istiyorum. Kendisiyle hayat, tabiat ve dinler hakkında sohbet ettik. Sohbetin en ilginç kısmı da din hakkında yaptığımız konuşmalardı. Bana hangi dine inandığımızı sordu. Ben de daha geçtiğimiz yıllarda İslâmiyetle şereflendiğimi söyledim. Bana hemen İslâm’ı ve Müslüman olmanın nasıl bir şey olduğunu sordu. Öncelikle bu soru bana çok garip geldi, fakat daha sonra onun gayri Müslim bir insan olduğunu hatırladım ve İslâm’ı yeni seçmiş bir insan olarak tabiî ki onun merakını celbedecektim. Öncelikle karşımdaki insana Müslüman olmanın tam anlamıyla İslâm’ın bütün kurallarını hayatında tatbik etmekle olabileceğini anlattım. Daha sonra ise dünya üzerinde bir milyardan fazla Müslümanın, onlarca farklı ülkelerde yaşadığını ve farklı farklı kültürlere mensup olduklarını söyledim. İslâm kelimesinin birinci ve esas anlamının “Allah’a teslim olma” demek olduğunu ve hayatımda yaptığım bütün şeylerin Allah’ın rızası ve takdirini kazanmak için olduğunu ifade ettim. Allah’ın merhameti, hikmeti, rahmeti ve sevgisini kazanmak için günde beş vakit namaz kıldığımı ve namazı ayakkabılarımı çıkararak ve Suudi Arabistan’ın Mekke şehrinde bulunan Kâbe’ye yönelip, secde ederek kıldığımı anlattım. Daha sonra ise “Allah” lâfzının Arapça’da Tanrı’nın ismi olduğunu belirttim. Arapça’nın İslâm’ın temel dili olduğunu ve bu dilde ibadet edildiğini söyledim. O da inandığı dinden bahsetmek istedi. Kendisi Hıristiyanlığın bir kolu olan Lutherci geleneğe bağlıymış. Lutherci bir insanın Ahit Kitabı’nda (Book of Concord) özetlenmiş olan Tanrı’nın sözlerinin ve öğretilerinin doğruluğuna iman etmesi gerektiğini söyledi. Bu dinin Martin Luther tarafından kurulduğunu anlattı. İşte Lutherciler bu “Book of Concord” adlı kitapta anlatılan Lutherci inanç ilkelerini benimser ve uygularmış. Gayri Müslim arkadaşımın Luthercilik hakkında yaptığı açıklamaları sonuna kadar dinledim. Bunun neticesinde inandığı şeye sıkı bağlı olduğunu ve bunun onu mutlu ettiğini müşahade ettim. Konuşmasını bitirdiğinde, kendi inancından bahsetme nezaketi gösterdiği ve İslâm hakkında konuşmama izin verdiği için de teşekkürlerimi ilettim. Daha sonra ise kendisine bir Müslüman için Allah’ın her şey demek olduğunu anlattım. Öyle ki kâinatta hiçbir şeyin Allah’ın ve Allah rızasının önüne geçemeyeceğini ifade ettim. Ayrıca Allah’ın eşsiz ve benzersiz olduğunu da hatırlattım. O’nun bütün yaratılanlardan ve her şeyden farklı olduğunu ve hiçbir şeyin Allah’a benzeyemeyeceğini belirttim. Ayrıca biz Müslümanların Allah’ın her şeyi bildiğine, her şeye kadir olduğuna ve ezelden ebede kadar hep var olduğuna iman ettiğimizi anlattım. Bunun yanında kâinatta var olan her şeyin Allah’ın iradesiyle yahut isteğiyle var olduğunu ifade ettim. Ayrıca İslâm peygamberinin Hz. Muhammed (asm) olduğunu ve Allah’ın ondan önce de Adem, İbrahim, Musa ve İsa (aleyhümüsselam) gibi bir çok peygamberler gönderdiğini ve Hz. Muhammed’in de(asm) bunlardan biri olduğunu belirttim. Biz Müslümanların O’nun “En büyük peygamber” ve “seçilmiş elçi” olduğuna inandığımızı ve Müslümanlar’ın Hz. Muhammed’e Arapça olarak gönderilen ve ismi Kur’ân olan kitaba inandıklarını söyledim. Kur’ân’ın Arapça olması sebebiyle de dünya üzerinde bir çok Müslüman’ın Arapça öğrenip, okuyabildiğini ve bu dilde ibadet ettiğini hatırlattım. Peygamberimizin bize Allah’ın bir olduğunu öğrettiğini söyledim. Ayrıca Peygamber Efendimizin (asm) ismi her anıldığında Müslümanların salâvat getirmekle yükümlü olduğunu da hatırlattım. Ben bütün bunları heyecanla anlatırken gayri Müslim arkadaşım birden beni durdurdu ve “Ne yani siz gerçekten günde beş defa ibadet mi ediyorsunuz?” diye hayretle sordu. Ben de “Evet” dedim. Bu ibadetin namaz olduğunu ve İslâm’ın en önemli şartlarından biri olduğunu ve dinin direği olduğunu ifade ettim. Ayrıca namazın Arapça’daki karşılığının “Salat” olduğunu ifade ettim. Bütün Müslümanların namaz ibadetinin Peygamber Efendimiz’e (asm) Cebrail adlı melek tarafından öğretildiğine inandığını ve bizim de aynı şekilde ibadet ettiğimizi söyledim. Ayrıca günün ilk ışıklarından önce, gün ortasında, öğleden sonra, güneş battıktan sonra ve uyumadan hemen önce olmak üzere günde beş vakiti tamamladığımızı belirttim. Ben İslâm hakkında o sırada aklıma gelen hemen her şeyi karşımdakine anlatmaya niyetliydim. Ancak tam o sırada arkadaşımın telefonu çaldı. Özür diledi ve bu gelen telefon sebebiyle kalkmak durumunda kaldığını üzülerek belirtti. Ancak gitmeden hemen önce, anlattıklarımdan etkilendiğini ve bundan böyle eve gider gitmez İslâm ve Müslümanlar hakkında daha çok okumaya ve öğrenmeye karar verdiğini belirtti. “Rabbinin yoluna, hikmetle ve güzel öğütle çağır” (Kur’ân, 16:125)
Tercüme: Umut Yavuz
Speaking with a nonbeliever
I must share a fascinating discussion I had with a nonbeliever last week here in Milwaukee, Wisconsin – USA. We talked about life, nature and religion.
The conversation on religion was the highlight of our discussion.
He asked for my religion. I told him that I recently converted to Islam. He asked me about Islam and what being Muslim was like. I thought the question odd at first, but came to realize that he is a nonbeliever, and being a recent convert to Islam, I was able to connect to his curiosity.
I started out by first letting the nonbeliever know that being a Muslim means I practice the religion of Islam. That there are over one billion Muslims spread throughout the world in many different countries and making up many different cultures. I said that the word Islam means "submission to God" and that being a Muslim means that everything that I do in my life is all intended to please God. That I pray five times a day for God’s mercy, for God’s love, for his wisdom and care and that when I pray I do so by taking off my shoes and kneeling towards Mecca, Saudi Arabia.
I said to him that ALLAH in Arabic means God. That Arabic is the language of Islam and that we pray in this language.
He spoke of his religion. He is a Lutheran, a form of Christianity. He said that being Lutheran is a person who believes, teaches and confesses the truths of God's Word as they are summarized and confessed in the Book of Concord. He said that his religion was founded by a man named Martin Luther. That Lutherans follow the Book of Concord, which contains the Lutheran confessions of faith.
I listened to the nonbeliever as he spoke about being Lutheran. I got a sense that he was at peace with his belief and that he was happy with his religion. Once he ended his talk, I responded by thanking him for sharing his religion with me and proceeded to speak about Islam.
I said to him that for the Muslim, Allah is everything. That Nothing can be compared to Allah. Allah is unique. He is different from all people and all things and that nothing is like Allah.
I said that we Muslims believe that Allah knows all things, can do all things, and has always existed. Everything exists because Allah wills, or wants it to exist.
I said to him that Islam was founded by the Prophet Muhammad (peace be upon him), one of Allah's prophets in a long line of prophets since Adam, Abraham, Moses and Jesus. That we Muslims call him the Great Prophet and the Chosen Messenger and that the book Muslims follow is called the Holy Qur’an, which was revealed to the Prophet in Arabic. It was written in Arabic, hence why Muslims around the world read and pray in Arabic. Muhammad taught us that there is only one Allah. I explained that whenever we say the name of Prophet Muhammad, Muslims say, "Peace be upon him".
The nonbeliever stopped me and asked, “you pray five times a day?”
I said, “Yes.”
That prayer is one of the pillars of Islam. Prayer in Arabic is Salat.
I said to him that Muslims believe that an angel showed our Prophet how to pray, that all Muslims pray in the same way. We pray at dawn, in the middle of the day, in the afternoon, after sunset, and before going to bed.
Just as I was about to speak more about Islam, the nonbeliever got a call on his cell phone. He apologized and informed me that he had to leave. However, he did say that because we spoke of Islam that he was going to read more about the Muslim and our religion.
"Invite to the way of thy Lord with wisdom and beautiful preaching" [Qur'an 16:125]. 18.07.2009 E-Posta: [email protected] |