13 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Nurullah AKAY

İnsan olmayı çözebilmek


A+ | A-

İnsan büyük bir yaratılış mucizesi. Her bir insan kendi başına ayrı bir âlem şeklinde yaratılmıştır. Görünüşte birbirine benzer yönleri olan insanoğlunun birbirinden ayrı özellikleri sayılamayacak kadar çoktur. Bütün insanların gözleri aynı gibi olmasına rağmen, hiçbir insanın gözü diğerinkinin tıpatıp aynısı gibi değildir. Bu durum eksiksiz yaratılan bütün uzuvlar için geçerlidir.

Tek tek insan vücudu incelendiğinde akılları hayrette bırakan özelliklere sahip olduğu görülecektir. Elbette kusursuz bir fabrika gibi olan insan vücudu boşu boşuna yaratılmamıştır. Böyle bir yaratılış mucizesi ortaya konulmuşsa, mutlaka Yaratanın bunda bir muradı vardır. Yaratılıştaki harikaları hikmetsiz bilmek, başı boşluğu savunmak, insan gibi bir varlığa elbette yakışmayacaktır.

Sadece insanların değil, var olan her varlığın yaratılışı harikalarla doludur. En küçüğünden en büyüğüne kadar bütün varlıklar Allah’ın Kudretinin sonsuz gücünü göstermektedir. Akıl doğru bir şekilde kullanıldığı takdirde yaratılıştaki harika hallerden Allah’ın birliğine ve sınırsız kudretine ulaşmamak mümkün değildir.

Ancak akıllı olmanın, insan olmanın gereklerini yerine getirmek için yeterli olmadığını, mükemmel bir şekilde yaratılan insanların bir kısmının yaratılışının özelliklerine göre hareket etmediğinden kolaylıkla anlayabiliyoruz. Güzel hasletlerle mücehhez bir şekilde yaratılan insanların, zaman zaman hayvanların bile yapmayacağını bildiğimiz hareket ve davranışlarda bulunması, bize insanoğlunun aynı zamanda çok problemli bir varlık olduğunu göstermektedir.

Evet hem en mükemmel bir şekilde yaratılmış olmak, hem de varlıkların en problemlisi olmak, hatta en değersizi durumuna düşme tehlikesine sahip olmak arasında ilk bakışta bir çelişki görülmektedir şüphesiz. Ama üzerinde düşünüldüğü zaman, en mükemmel bir şekilde yaratılanın sorumluluklarını yerine getirmemesi hadisesinin, bu meselenin müsebbibi olduğunu göreceğiz. Demek ki en güzel ve en iyi yaratılmanın bir bedeli vardır. Bütün varlıklardan daha güzel yaratılan ve yaratılan her şey kendisine hizmetkâr kılınan insan, sadece yiyip içmek, eğlenmek ve hayvanca arzularını tatmin etmek için bu dünyaya gönderilmiş olamaz elbette...

Kâinatın Yüce Rabbi, biz insanlara lisân-ı hikmetiyle “Ben siz insanları en güzel bir şekilde yarattım. Bütün varlıkları emrinize verdim, sizi yeryüzünün halifesi yaptım. Buna karşılık beni tanıyacak ve bana ibadet edeceksiniz. Benim istediğim şekilde bir dünya hayatını yaşayacaksınız. Bunun için size bir Kitap ve bir Peygamber gönderdim. Tâ ki bir insan olarak kendinize doğru olan yolu bulasınız diye...” demektedir. Hâlık-ı Kerim olan Rabbimiz, insanlığın en yüce ve güzel değerleriyle donattığı yüce bir Resûlünü bize göndermiş ve o mübarek eline de hakikatler manzumesi olan bir “Kitap” vermiştir.

Bin dört yüz seneden fazladır o yüce kitap, o Kur’ân-ı Azîmüşşan, hiçbir inhirafa meydan vermeden okunmakta ve hakikatleri bütün insanlara duyurulmaktadır. İşte bu İlâhî mesajların değerini anlayanlar, serd edilen hakikatleri hayatlarına geçirenler insan olarak yaratılmanın hakkını vermeye çalışmaktadırlar. İnsanlık, Allah’a iman ederek, Yüce Resûlü’nün (asm) yolunu kendine yol edinenlerle büyük değer kazanmaktadır.

Öte yandan değişik şekillerde nefis ve şeytanların tuzaklarına düşenler bulunmaktadır insanlık âleminde. Öyle ki, herkes kendini haklı görmekte, bir kısım insanlar, dünyanın şan ve şerefi için yaptıklarının bile kendilerine bir kurtuluş vesilesi olacağını sanmaktadırlar. Oysa ortada Kur’ân gibi bir mihenk taşı bulunmaktadır.

Orta yerde en açık bir şekilde Kur’ân’ın hükümleri ve bu hükümlerin en iyi ve en mükemmel bir şekilde hayata geçirildiği Nebevî bir hayat tarzı, bir Asr-ı Saadet bulunmaktadır. Başka yollardan medet ummanın ne kadar faydasız bir yaklaşım olduğunu görenler kurtuluyor, nefis ve şeytanların hilelerinden kendilerini kurtaramayanlar ise pişmanlıklarla dolu bir sona doğru hızla gidiyorlar ne yazık ki...

13.10.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (29.09.2009) - "Said Nursî" ülkemizin medar-ı iftiharı

  (22.09.2009) - Kur’ân okumak, anlamak ve yaşamak

  (15.09.2009) - Kişinin kendisi gibi olması

  (07.09.2009) - “Ümmet”in bir ferdi olabilmek

  (01.09.2009) - Ramazan düşünceleri

  (25.08.2009) - Kendimizi tanımak için düşünelim

  (18.08.2009) - Ruhum “arayış” diyor

  (11.08.2009) - Yiyiyormuş gibi yapan sahabî

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.