Recep TAŞCI |
|
Ali, yarın ne olacak? |
IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları bu yıl 30 Eylül-7 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da yapıldı. Toplantı deyip geçmeyin. Sekiz gün süren çok sayıda seminer, panel ve konferansı kapsıyordu. 186 ülkeden bakan, merkez bankası başkanı, bürokrat, bankacı, uzman, iş adamı düzeyinde 15 bine yakın etkili ve yetkili kişi katıldı. Dünya çapında şöhretli isimler panelist oldu, görüşlerini kamuoyu ile paylaştı. Her üç yılda bir ABD dışında düzenlenen yıllık toplantıya İstanbul, ikinci kez ev sahipliği yaptı. Washington hariç tutulursa bu konumda olan tek şehir. Böyle dünya çapında geniş katılımlı ve önemli şahsiyetlerin yer aldığı uluslar arası bir toplantının ülkemizde gerçekleşmesi tanıtım açısından bulunmaz bir fırsattı. Umarız, İstanbul’u dünya finans merkezi haline getirmesine ve bu vesileyle turizme katkıda bulunmasına yardımcı olur. Bu arada Lütfü Kırdar Kongre Merkezi 12-13 ay gibi çok kısa bir sürede modern ve yüksek teknolojiyle donatılmış, tebrik edilmeli. Kazasız belâsız, yüzümüzün akıyla çok büyük bir organizasyonun üstesinden gelebilmemiz başarı hanemize kaydedilmesi gereken bir puandır. Ayakkabıya gelince... Markası önemli değil. Hakaret ve şiddet içermediği sürece ifade özgürlüğü sınırsız olmalı, ama... Cisim fırlatmak... Bu kapsamda mı değerlendirilmeli? Domates, yumurta atılması Batılı ülkelerde sıkça rastlanılan, yadırganmayan demokratik bir eylem gibi algılanıyor. Belki daha orijinal bir protesto şekli seçilebilirdi. Neyse ki organizasyonun başarısına gölge düşürmedi, IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn da şikâyetçi olmadı. Ya sokak gösterileri... İlk altı gün renkliydi, zararsızdı, demokratik bir hakkın kullanımıydı. Son iki günde olan oldu. Gençler... Kimisi maskeli... Yakıp yıkıyorlar, taşlıyorlar... Bu ne şiddet bu celâl... Sebep... IMF’ye duyulan nefret mi? Yoksa umutsuzluk, mutsuzluk mu? Ama hedef yanlış. IMF’nin topu tüfeği yok. Zor kullanmıyor. Çağırınca geliyor. O zaman... Fatura... Doğru adrese... Ülkeyi IMF’ye muhtaç edenlere... Kesilmeli. Başbakan ne diyor? “Sokağa kulak verin.” Muhatap kim? Öncelikle kendisi. Ver kulağını, duy artık. Madem sokak, IMF’yi istemiyor... Vazgeç, kapısını aşındırmaktan. Koy tavrını. “Ali yarın n’olucak” diye sorma. Ali, Ali Babacan. Sorduğu IMF parası. Hâlâ para peşinde. Sokağa rağmen. Kabul edelim. IMF de değişiyor. Vergi, zam, ücret indirimi, istihdam daraltıcı acı reçeteler yerini... İşsizlik, yoksulluk, büyümeye mi bırakıyor? En azından söylemde. İşte IMF Başkanı Kahn ile Dünya Bankası Başkanı Zoellick’in manşetleri süsleyen şu sözlerine bakın: “İşsizlik, savaş nedeni olabilir.” “Açların karnı vaatlerle doymaz.” Adeta sol bir parti liderinin beyanatları gibi. Tabiî esas olan eylem. Bunu zaman gösterecek. Şu bilinmeli: Dünyanın yarısı açken diğer yarısı rahat uyuyamaz. Hırslar, kârlar dizginlenmeli, çevre insafsızca tahrip edilmemeli, sosyal projelere ağırlık verilmeli. İnsan neslinin devamı için mecburuz. Peki, sekiz gün süren toplantılarda neler tartışıldı, gündeme hangi konular geldi? Bir başka yazıda analiz edelim, yerimiz kalmadı. Yazımızı küresel krizle ilgili toplantıda oluşan yaygın görüşü özetleyerek şöyle bağlayalım. Subprime mortgage kredisiyle ABD’de başlayıp bütün dünyaya yayılan kriz etkisini yitirmektedir. 2010’dan itibaren büyüme başlayacak... Ne var ki işsizlik artmaya devam edecek... Gelişmekte olan ülkeler yoksullukla boğuşacak... Ve Türkiye... Maalesef aynı kaderi paylaşacak. Hem işsizlik, hem büyümede 2012 yılında dahi 2008 seviyesini yakalayamayacak. En az dört yıl kaybedilecek. 12.10.2009 E-Posta: [email protected] |