09 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Mehtap YILDIRIM

Saraylar ve zindanlar


A+ | A-

Bediüzzaman Hazretlerinin, “Allah’ı tanıyan ve O’na itaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır; O’nu unutan saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır” sözü her okuduğumuzda ne kadar huzur verici ve mânidardır.

Aklımızda hemen iki zıt kavram oluşuyor. Biri ihtişamlı ve çok rahat hayat şartlarına sahip konforlu bir saray, diğeri soğuk ve karanlık bir zindan. O’nu tanıyan her hâlükârda nihayetsiz saadet ve nimetler içindeyken; tanımayan ise sarayda da olsa, mânen sefalet ve cehâlet, açlık ve fakirlik içinde dünyasını kendine kara bir zindan ediyor. O’nu tanıyan için zindanlar saraya dönüşüyor.

Üstad Hazretlerinin de hayatı zindanlarda geçmişti. Kendisi şöyle ifade ediyor: “Seksen küsûr senelik bütün hayatımda dünya zevki namına birşey bilmiyorum. Bütün ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı harplerde bir câni gibi muâmele gördüm; bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan men edildim.”

Görünürde bir zindan hayatı yaşıyor, ağır işkencelere maruz kalıyor. Fakat, imanın lezzeti ve ilmin izzeti ile sonsuz saadet saraylarında hür ve mes’ud yaşıyor. Bediüzzaman’ı ve talebelerini zindanlara atan zalimler nereden bilebilirdi ki, o karanlık zindanların Risâle-i Nur ile saraylara dönüştüğünü. Ve insanlığın ebedî saadet saraylarına kavuşması için orada mânevî reçeteler yazıldığını.

O’nu tanımak… Ne büyük bir nimet, ne bitmez bir hazine, ne büyük bir zenginliktir. Fakat günümüz insanın zenginlik kavramından anladığı şey çok farklı. Günümüzde “zengin” deyince, yatı katı olan, gelir seviyesi yüksek, lüks arabalarla gezen, mal mülk zenginleri akla gelir. Bu çeşit zenginlik de, fakirlik gibi bir imtihan sebebidir. Eğer böyle bir zenginlik ve şatafat içinde kul Rabbinden uzaklaştı veya unuttuysa, işte asıl fakirlik ve esirlik hali o zaman başlar.

Üstad Hazretleri hakikî zenginliğin insanın dünya ve âhiret saadetini temin eden bir zenginlik olduğu hakikatini gerek hayatı, gerekse eserleri ile ders verir. “Eğer bütün dünya bana verilse, bir hakikat-i imaniyeyi feda edemiyorum” 1 sözü maddî şeylerin iman hakikatleri yanında ne kadar değersiz, kıymetsiz olduğunu ifade ediyor.

O’nu bulana her şey vardır. O’nu bulamayana hiçbir şey yoktur, her şey karanlıktır. O’nu bulan insan, her kapalı kapının anahtarı elinde olan ve sonsuz hazineleri olan bir Yaratıcısının olduğunu bilir. O’na güvenir, O’na itimat eder. Böyle bir istinat noktası ile hiçbir zorluk onu yıldıramaz. Allah’tan başka hiç kimseden ve hiçbir şeyden korkup titremez. Yani “küre-i arz bomba olup patlasa onu korkutamaz”. O'nu tanımak, aynı zamanda insanı cesur ve kendinden emin kılar.

O’nu tanımak, insanı zengin ve asil kılar. O’nu tanıyanı kâinat da tanır. Bütün varlıklar ona dost olur. O’nu tanıyana çorak topraklar yeşil vadiler olur. Ateşlere atılsa da ateş ona gül gülistan olur. Bediüzzaman Hazretleri de milletin imanını selâmette görmek uğruna Cehennemin ateşlerinde yanmaya razı olmuştur. Nemrut’un ateşe attığı İbrahim’e (as) de ateş gül gülistan olmamış mıdır?

O’nu tanımak… Hürriyetin doruklarında yaşamak. Zillete düşmemek, zalimlere tezellül etmemek. İnsanların hürmet ve ikramlarını arzu etmemek. Şan, şöhret peşinde koşmamak. Her türlü tahakküm ve istibdadın karşısında olmak.

Velhâsıl-ı kelâm; biz hayatımızı kendi tercihlerimizle saraya ya da zindana çeviriyoruz. Saraylar, rahat, huzur, konfor, özgürlük, zenginlik, muhabbet, dostluk, hazineler, fıtratın arzuladığı her şey ve daha da fazlası O’nu tanımakta gizli.

Dipnot:

1- Mektûbât, s. 38.

09.10.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (23.08.2009) - Gençlik, ümitvâr olmalı

  (08.08.2009) - Batınî güzellik

  (24.06.2009) - Nun dili

  (17.06.2009) - Tatili fırsata dönüştürmek

  (27.05.2009) - Hayatın fiyatı

  (21.05.2009) - Kelebeğin dâvâsı

  (06.05.2009) - Zengin olmanın yolu

  (26.04.2009) - Bahar çiçekleri

  (21.04.2009) - “Yaratılanı, Yaratandan ötürü sevmek”

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.