H. İbrahim CAN |
|
Kırım’da neler oluyor? |
Rusya’nın Batı ile yakınlaşan eski cumhuriyetlerine yönelik saldırgan politikasının Gürcistan’dan sonraki ikinci hedefi Ukrayna. Kış aylarında doğal gazla başlayan gerginlik, Ukrayna’nın NATO’ya katılma talebiyle birlikte zirveye ulaştı. Aslında sorun 2005 yılındaki Turuncu Devrimle, Rusya karşıtı Batı yanlısı Viktor Yuşçenko’nun iktidara gelmesiyle başladı. Rusya şimdi bu mağlubiyetini telâfi etmek istiyor. Rusya Cumhurbaşkanı Medvedev geçen aylarda Yuşçenko’ya bir mektup göndererek, NATO’ya katılma talebini geri çekmesini ve Moskova’nın kontrolü dışında bir Ortodoks Kilisesine destek olmaktan vazgeçmesini istemişti. Ayrıca gelecek Ocak ayındaki seçimlerde Yuşçenko’nun seçilmemesi arzusunu da açıkça dile getirmişti. Rusya’nın kendi himayesinde birisini seçtirmek için elinden geleni yapacağında kuşku yok. Bu gerginliğin çatışmaya dönüşme noktası Kırım olmak üzere. Kırım nüfusunun çoğunluğu Rus kökenli. Tatarlar nüfusun yüzde onüçünü oluşturuyor. Zira İkinci Dünya Savaşı sürgün edilenlerin önemli bir kısmı bölgeye dönemedi. Müslüman Kırım Tatarları Ukrayna yönetimini destekliyor. Ancak onlar da Kiev’in politikalarından hoşnutsuz. Bu arada şimdiki Kırım yönetimi de Rusya yanlısı. Rusya’nın Karadeniz donanması Sivastopol’da konuşlanmış durumda. Yapılan anlaşmaya göre 2017 yılına kadar orada kalabiliyor. Rusya’nın süreyi uzatma talebine Ukrayna sıcak bakmıyor. Bu arada Rusya Kırım halkının kendisine teveccühünü arttırmak için yoğun bir çaba sarfediyor. Okullar ve binalar inşa ediyor, anıtları onarıyor ve hatta Moskova Devlet Üniversite’sinin bir şubesini burada açtılar. Bu çabaların sonucunda 2006 yılında Kırım halkının yüzde 74’ü anavatanları olarak Ukrayna’yı görürken, bu oran şimdi yüzde 40’a düştü. Yapılan kamuoyu yoklamalarında nüfusun çoğunluğunun Rusya’nın Karadeniz Filosunun kalmasını ve Rusya ile birleşmeyi istediği ortaya çıktı. Ayrıca Rus iş adamları dolaylı yollardan Kırım’da büyük araziler alıyor. Böylelikle toprakların önemli bir kısmı Rusların eline geçti. Rusya’nın Kırım’a müdahale bahanesi oluşturabilmek için bu bölgede etnik çatışmayı tahrik ettiği uzmanlarca ileri sürülüyor. 2006 yılında Ruslarla Tatarlar arasında çıkan çatışmayı çözen zamanın Cumhurbaşkanı Viladimir Putin, bunu Kırım’da istikrarın teminatı olarak Rus donanmasının kalması gerektiğini savunmak için kullandı. Halen Rus milliyetçisi gruplar bayramlarda protestolar düzenliyor; Rus yanlısı medya her fırsatta Tatarlara saldırıyor. Ukrayna polisinin Rus füzelerini taşıyan TIR’ları üç kez durdurması, deniz fenerleri konusunda çıkan anlaşmazlık bu gerginliğin son adımları. Aslında—daha önce de yazdığımız gibi—Rusya, eski cumhuriyetleri üzerindeki nüfuzunu kaybetmek istemiyor. Ayrıksı davranan Gürcistan’a saldırarak verdiği gözdağını, ikinci asi çocuğu Ukrayna’ya haddini bildirerek pekiştirme peşinde. Böylelikle hem Batıya yakınlaşmak isteyen eski cumhuriyetlerini kontrolü altına almayı, hem de onun nüfuz sahasını ele geçirmek isteyen Amerika’ya ‘dur’ demeyi amaçlıyor Rusya. Umarız bu çirkin politikanın kurbanı, zaten yüzyıldır kan ağlayan Müslüman Tatarlar olmaz ve Karadeniz’in en güzel liman şehirlerinden olan Sivastopol önünde bekleyen Rus gemileri ateş yağdırmaz o güzelim topraklara. 09.10.2009 E-Posta: [email protected] |