Vehbi HORASANLI |
|
AİHM’in Türkiye’yi mahkûm eden kararı |
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türk Silâhlı Kuvvetleri ve askerî okullardan ihraç edilen 21 kişinin yaptığı başvuruda, Türkiye’nin insan hakları ihlâlinde bulunduğuna hükmederek Türkiye’ye 120 bin avro para cezası verdi. Bilindiği gibi AİHM, daha önce benim de içinde bulunduğum Askerî Şûrâ Kararı ile ordudan atılan askerlerin yapmış olduğu müracaatı esastan görüşmeyip şeklen inceleyerek reddetmişti. Buradaki son kararda ise ordudan atılan fakat Askerî Yüksek İdare Mahkemesine müracaat eden askerler ile ilgili bir hükme ulaşılmıştır. Yani yargı kararları ile ilgili bir hüküm verilmiş askerî kurumlar tarafından mahkemelere gönderilen belgeler dâvâcılara açık tutulmadığı için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkı ile ilgili maddesinin ihlâl edildiğini ifade edilerek Türkiye mahkûm edilmiştir. Ne yazık ki Anayasa’da yer alan maddeye göre bizlere hiçbir yargılanma hakkı tanınmamakta kendimizi savunmamıza dahi tahammül edilmemektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bizler için her ne kadar adalet ilkelerine aykırı olarak bir karar vermiş olsa da, sonuçta bir Anayasa maddesini gözümüze sokmaktadır. Yargısız infaz, ülkemizi orta çağın bile gerisine götürmekte idarenin her türlü eyleminin yargı dışında tutulması gibi bir ilkelliğe düşürmektedir. Hazreti Ali ve Fatih gibi devlet başkanlarının yargının dışında kalmaması, mağdur olduğunu iddia eden kişiler tarafından mahkemeye çıkarılması bu çağdışı uygulamanın bizi ne kadar geriye götürdüğünün bir delilidir. Ülkemizi en azından 1400 yıl geriye götüren bu uygulamalarla gerçek gericilerin kimler olduğunu bütün okuyucularımın takdirine sunuyorum. Bu arada yeri gelmişken milletvekillerinin ve özellikle de iktidara mensup AKP milletvekillerinin bir ayıbını kamuoyunun bilgisine sunuyorum. Yaklaşık iki yıl önce Sosyal Güvenlik Yasası’nın meclisteki görüşmeleri esnasında Türk Silâhlı Kuvvetlerinden herhangi bir yargılanma kararı olmaksızın atılan subay ve astsubaylara maaş ve özlük haklarının verilmesi hakkındaki tasarı bu milletvekilleri tarafından reddedilmiştir. İşin ilginç tarafı bu tasarı ilk olarak CHP milletvekilleri tarafından hazırlanmış ve 12 Mart ve 12 Eylül döneminde ordudan atılan subaylar ile ilgili olduğu halde, ASDER’in girişimi ile 28 Şubat mağdurlarını kapsayacak şekilde genişletilmiş ve AKP milletvekillerinin bir kısmının desteğini de almıştı. Tasarı, emeklilik hakları büyük ölçüde ellerinden alınan binlerce insana halen orduda görev yapan emsallerine yakın haklar tanımaktaydı. Bunun için mağdurlardan bir miktar ücret talep edilecekti. Yani kimseye karşılıksız bir maaş verilmiyordu. Bu haliyle zulüm ve haksızlığa uğramış insanlara hiç olmaz ise yaşlandıkları bir dönemde bir parça nefes alma imkânı sunuluyordu. Hayatı boyunca askerî eğitim alan insanların sivil hayatta başarılı olması çok zor bir iştir. Zira askerlik mesleğinin mantığı ile ticarî müesseselerin mantığı birbirinden çok farklıdır. İnsan ilişkileri başta olmak üzere ciddî bir eğitime ihtiyaç duyulmaktadır. Belirli bir yaşa erişmiş insanların sıfırdan işe başlamaları ve yeni bir iş kurmaları hiç kolay bir iş değildir. Fakat tasarı ile umutlanan binlerce insan Genel Kurmay Başkanlığı’nın devreye girmesi ile büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı. Askerler, dindar insanlar üzerinde “irtica” diyerek baskı kurduğu ve karşı gelenleri ezdiği için kanunun yasalaşmasının önüne geçmişlerdi. CHP milletvekilleri eski hali ile önergelerinde ısrar etmiş fakat AKP’li milletvekilleri zulmün devamını uygun bularak tasarının kanunlaşmasını engellemişti. Şimdi başta hükümete ve bu milletvekillerine soruyorum: Siz hangi amaca hizmet ediyorsunuz? Ordudan hiçbir yargılama kararına isnat edilmeden atılan binlerce insanın mağduriyetini bir parça iyileştirecek böyle bir kanuna neden engel oluyorsunuz? Hadi “CHP’den böyle bir teklif geldi” diye karşı çıktınız, peki bu kadar zaman geçtiği halde siz niye bir kanun tasarısı hazırlamıyorsunuz? Cevabını ben vereyim: Çünkü sizler milletin vekili olmayı hak edemiyorsunuz. Yapılan zulüm ve haksızlıklar sizin umurunuzda bile değildir. Hâlbuki kendi yakınlarınız ve çıkarlarınız için en olmadık kanun ve yasaları rahatlıkla çıkarabiliyorsunuz. İş mazlûmlara gelince, beceriksizliğinize kılıf uydurmak ve mazeret üretmekte çok mahirsiniz. Ama bütün bunların hesabı seçim sandıklarında sizlerden sorulacak. Sayın Başbakan, şerh koyarak ordudan attığınız subayların haksızlığa uğramış olmaları sizi hiç rahatsız etmiyor mu? Yedi yıldır iktidardasınız, bu konuda hiçbir çare üretemediniz, muhalefetten gelen bir yasayı dahi, üzerinde geniş bir mutabakat olduğu halde reddettiniz. Eşleri başörtülü olduğu için devletin gadrine uğramış insanlara bir parça teselli vermek çok zor bir iş midir? Lütfen bir parça insaf ediniz… 04.10.2009 E-Posta: [email protected] |