Ali FERŞADOĞLU |
|
Aile yuvası, ‘evlilik ve aile okulu’ olmalı |
Evet, “evlilik ve aile okulu veya kursu” açmak, her tarafa yaygınlaştırmak zor olabilir. Kimi zaman, kimi yerde de imkânsız... Bu durumda zihinleri meşgul eden soru gelir: “Evlilik ve aile” okullarını teşekkül ettirene kadar ne yapmalıyız? Aile yuvamızı, evlerimizi sür'atle “evlilik ve aile eğitim ve terbiye okulları”na dönüştürmeliyiz. Ev ve aile, her yerde vardır. Şehirlerde, kasabalarda, köylerde, hatta mezralarda, yaylalarda ve çöllerde… Bu eğitim yuvalarında vereceğimiz evlilik derslerinin başında; anne-baba, eş, çocuk, akraba, komşu, insan, hatta hayvan, bitki ve eşya hakları teferruâtıyla öğrenilmeli, özümsenmeli, benimsenmeli, öğretilmeli… Ardından, çocuk eğitimi ve bakımı öğretilmeli. Peşinden, temizlik, yemek ve sağlık dersleri verilmeli. Sonra iyi bir mesleğin nüveleri atılmalı, formülleri geliştirmeli. Kısaca, çocuk, ana-baba okulunda hayatı, bütün yönleriyle tanıtmalı, öğrenmeli. *** Ve özellikle şu hususun altını, üstünü çizerek vurgulamalıyız: Fen, sosyal, mânevî ilimlerin harmanlanmasıyla yazılan Risâle-i Nur tefsiri, başta ferdin ruh/duygu, akıl, zihin yapısını tahlil etmiş muhteşem bir nefis terbiyesi ve kişisel gelişim kitabıdır. Fertleri, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye ahlâkıyla bezer. Sağlam bir aile yapısının malzeme, prensip ve kaidelerini ortaya koyar. Toplumu ayakta tutacak psiko-sosyal unsurların kaidelerini de belirler. Bu çerçevede önemli bir noktaya daha temas etmeliyiz: Bediüzzaman Said Nursî, yalnızca “Hastayız, tedavi olmalıyız; açız yemek yemeliyiz!” diye iddia ve dâvâ etmez. Kur’ân ve kâinat eczahanesinden, Sünnet-i Seniyye perspektifinde hastalıkları teşhis eder, ilâçların formüllerini verir, tedavi yollarını gösterir, ameliyat-ı maneviyeleri yapar, reçeteleri yazar. Keza, tarlayı sürüp ekmenin, gıdâî mahsül yetiştirmenin esaslarını belirlerken, aşçılık san'atı ve servis yapmanın inceliklerini de öğretir. *** Bu arada; “evlilik ve aile okulları, kursları” yaygınlaşana dek, aile ve evlilikle ilgili eserler; - Evlendirecek çocuğu olan her ebeveynin, - Evlenme çağına gelen her gencin el kitabı olmalı. Sözlüler, nişanlılar birbirine hediye edip şu şartı koşmalı: “Eğer bu prensiplere, ölçülere uyar ve kabul edersen, ancak o zaman evlenebiliriz!..” 04.10.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |