M. Latif SALİHOĞLU |
|
Yeni rejimin sembolü heykeller (1) |
Sarayburnu'ndaki (İst.) M. Kemal heykeli, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görünür yere dikilen ilk heykeldir. Avusturyalı heykeltraş Heinrich Krippel'e yaptırılan bu heykelin açılışı için, seksen üç yıl evvel bugün, yani 3 Ekim 1926'da resmî tören düzenlendi. Heykelin masrafları, İstanbul Belediyesi tarafından karşılandı. Bu tarihteki belediye başkanı Muhittin Üstündağ'dı. Açılış merasimini organize eden de oydu. (CHP Genel Sekreterliği de yapmış olan Mustafa Üstündağ'ın babası.) Bu heykel, aynı zamanda yeni rejimin ideolojisini de sembolize ediyordu. İstanbul'un deniz tarafına, Marmara Denizi ile İstanbul Boğazı'nın kavşak noktasına, özellikle Avrupa'dan gelecek diplomat ve turistlerin en rahat görebilecekleri mevkiye yerleştirilen bu bronz heykel ile Türkiye'den dünyaya, hasseten Batı'ya çarpıcı bir mesaj veriliyordu: "Bakın biz değiştik. Artık eskisi gibi değiliz. Size benzemeye başladık. Haberiniz olsun. İşte görüyorsunuz." Yapım ve döküm işi Avusturya'daki bir atölyede tamamlanarak İstanbul'a getirilen ve bundan 83 yıl evvel Sarayburnu'na dikilen 3 metre yüksekliğindeki bu heykelin "açılış merasimi" vesilesiyle, Birinci Reis M. Kemal'den de bir tebrik mesajı gelir. Telgrafla gelen mesajda şu ifadeler kullanılıyor: “Muhterem İstanbul halkının ilk defa heykelimi dikmek suretiyle gösterdiği yüksek kadirşinaslıktan ve resm–i küşat (açılış töreni) münasebetiyle hakkımda izhar buyurulan necip hissiyattan dolayı samimi teşekkürlerimi arzederim. Sözün bundan sonrası heykeltıraşlarındır.” (Gültekin Elibal, Atatürk ve Resim–Heykel, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 1973, s. 194.) Aynen öyle de oldu. Heykeltraşlar, bu tarihten sonra Türkiye'de söz sahibi oldular, çok heykel diktiler ve bu işten çokça ekmek yediler. Seksen üç yıldır devam eden heykelcilik faaliyeti, Türkiye'yi muhtemelen dünya birincisi olma noktasına getirmiştir. Şimdi biraz gerilere doğru gidelim ve yeni Türkiye'de ilk heykelcilik teşebbüsünün ne zaman ve nasıl başladığını irdelemeye çalışalım.
Lozan görüşmeleri devam ederken
Heykelcilik tartışması, Türkiye'den henüz Cumhuriyet kurulmadan başladı. Bizim tesbitlerimize göre, ilk büyük tartışma 1923 yılı başlarında M. Kemal ile Said Nursî arasında yaşanmış. Bu noktaya "Son Şahitler"den Vanlı Tevfik Demiroğlu, ilk Meclis'te Siverek mebusu Abdülgani Ensari, Av. Hulusi Bitlisî Aktürk ve Afyon'da Jandarma komutanı Hasan Ergen, müştereken parmak basıyorlar. Onların görüp anlattıkları birbirini fazlasıyla teyid ediyor. Bu şahısların, gerek bizzat müşahade ederek ve gerekse Said Nursî'nin kendisinden dinleyerek aktardıklarına göre, 1923 yılı başlarında Ankara'da bulunan Bediüzzaman Said Nursî ile Meclis Başkanı Mustafa Kemal arasında dört konuda çok sert tartışmalar ve münakaşalar yaşandı. Bunlar, sırasıyla şöyledir: 1) Said Nursî'nin mebuslara hitap ederken öncelikle imandan söz etmesi ve namazın ehemmiyetini nazara vermesi. 2) M. Kemal'in içkiye dair fetva istemesi. 3) Aynı şekilde, kadınların açık gezebilmelerine dair fetva istenmesi. 4) Heykellerin dikilebileceğine dair fetva istenmesi. Son üç madde ile ilgili fetvanın istendiği tarih, tam da II. Lozan görüşmelerinin Türkiye ve Avrupa gündemini işgal ettiği günlerdir. Belli ki, gizli Lozan görüşmeleri esnasında, Türkiye'de bir "dinî reform" hareketinin başlatılması ve bazı örneklerinin âcilen sergilenmesi istenmiştir. Bu süreçte, henüz Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmamıştır. Ankara, Şeyhülislâmlık makamından da kopmuş olduğundan, bu konuda en yetkili, en otoriter şahsiyet olarak Dârü'l-Hikmeti'l–İslâmiye âzâsı olan Said Nursî görüldüğü için, fetva da ondan istenmiştir. Bir sonraki yazıda, M. Kemal ile Said Nursî arasında yaşanan heykel tartışması konusu işlenecek inşaallah.
Fatih Belediyesi pes etti galiba
Daha evvelki yıllarda da bahsetmiştik. Fatih Belediyesi (İstanbul) sınırları içindeki birçok cadde ve sokağın kaldırımları işgal altında. Belediye ekipleri, bu aşırı ihlâl ve işgallerle bir türlü başedemiyor. Son gördüklerimiz ise, bize "Galiba belediye pes etti" sözünü söylettirdi. İsteyen gidip bakabilir. Özellikle Fatih Camii çevresindeki cadde ve sokakların, üstelik en işlek, en kalabalık kaldırımları halen işgal altında. Caminin kuzeyindeki Malta Çarşısı ve Darüşşafaka Caddesi, güneyindeki Mıhçılar Caddesi, doğusundaki Türbe sokağı ile aşağıda İtfaiye arkasındaki "Kadınlar Pazarı"nın büyük kısmı kelimenin tam anlamıyla (yani demir parmaklıkları dahi aşacak şekilde) işgal edilmiş durumda. Belediye yetkilileri, artan şikâyetler üzerine geçen sene "Kaldırımlar yayalar içindir. Lütfen işgal etmeyin" yollu afişler astırdı; ancak, bunun fazla bir tesiri olmadı. Ardından, meselâ iki tarafı da kahve ocaklarının sehpa ve kürsüleriyle istilâ edilmiş olan Mıhçılar Çaddesine saksılar konuldu, hatta buraya bir müddet belediye zabıtaları gelip nöbet tuttu; ancak, bunun da bir faydası olmadı. İşgal aynen devam etti. Belediye, buraya koydurduğu saksıları da alarak bir bakıma pes etmiş oldu. Şimdi kürsülere oturan yığın yığın adamlar caddenin iki tarafına da serpilmiş oldu. Öyle ki, cadde adeta podyuma döndü. Oradan utanarak da olsa geçmek mecburiyetinde kalan bayanlar, kendilerini podyumda yürüyormuş gibi hissettiklerini söylüyorlar. Belediye, bu aymazlığa, bu utanmazlığa, yani bu şirretçe işgale son vermek ve pes etmediğini ispat etmek istiyorsa eğer, işin gereğini yapacak dirayeti de mutlaka göstermeli. O yörede oturan ve oradan geçmek mecburiyetinde olan aileler, belediyeden bunu istiyor. Belediye yetkililerinin dikkatini son olarak Aksaray'ın en merkezî noktasına, yani Muratpaşa Camiinin önündeki geniş park alanına çekmek istiyoruz. Burası kelimenin tam anlamıyla mezbelelik olmuş durumda. Park alanı baştan başa çöplük, pislikle dolmuş vaziyette. Oradan geçerken, gözünü de, burnunu da kapatma ihtiyacı duyarsınız. Belli ki, haftalardır doğru dürüst temizlik yapılmamış. Yer yer öylesine yığılma olmuş ki, üzerine bir izmarit düşse, büyük bir yangın çıkacakmış görüntüsü veriyor. Bu anlattıklarımızı mübalağa telâkki eden bir yetkili varsa şayet, mutlaka gidip orayı bizzat görmesini tavsiye ederiz. 03.10.2009 E-Posta: [email protected] |