Aile |
Domuz gribinde korkutan gelişme TÜRK İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Serhat Ünal, yaptığı açıklamada, mevsim geçişlerinde kendini gösteren gribe ‘’infilanza’’ virüsünün sebep olduğunu, virüsün A ve B türlerinin ciddî sorunları yol açtığını, C tipinin ise insanda hastalığa yol açmadığını söyledi. A tipi virüsün esas olarak kanatlılarda görüldüğünü ancak yakın temas sonucu diğer hayvanlara ve insanlara geçebildiğini, ilk defa insanla karşılaştığında zor tutunduğunu anlatan Ünal, ‘’Virüsün yapısında zaman içinde değişiklik oluyor, bu haliyle insana tutunuyor ve insanda adapte olduktan sonra insandan insana bulaşır hale geliyor. Virüsün insana her geçişinde, insan vücudu yeni tipi tanımadığı için salgınlar görülebiliyor’’ diye konuştu. Ünal, mevsimsel gribe sebep olan H3N2 virüsünün, yıllar önce kuşlardan bulaşarak insana adapte olduğunu ve artık her yıl insanlarda görüldüğünü söyledi. Grip salgınlarının kuzey yarım kürede her yıl Eylül ayında başladığını Şubat ayına kadar yoğun olarak görüldüğünü, Nisan ve Mayıs aylarında ise çok azaldığını anlatan Ünal, 2009’da Meksika ve ABD’de geçtiğimiz Nisan ayında beklenenden daha fazla kişide grip görüldüğünü hatırlattı.
NASIL KORUNABİLİRİZ?
Bütün virüs tiplerinden korunmak için ilk olarak hijyen kurallarına dikkat edilmesi, avuç içine hapşırılmaması, mutlaka tek kullanımlık kâğıt mendil kullanılması, hasta kişilere bir metreden daha fazla yaklaşılmaması, ellerin sık sık yıkanması, bağışıklık sistemini kuvvetlendirici meyve-sebze ağırlıklı beslenilmesi gibi tedbirler alınması ve mutlaka aşı yapılması gerektiğini söyledi. Ünal, mevsimsel aşı olanların aynı zamanda domuz gribi aşısı da yaptırabileceklerini belirterek, iki aşının birbirinden farklı olduğunu sözlerine ekledi.
KORKULAN İHTİMAL
ÜNAL, önümüzdeki dönemde grip virüslerinin yapısının değişebilme tehlikesi olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: ‘’Şu an mevsimsel grip, salgın yapma tehlikesi olan domuz gribi ve kuş gribi mevcut. Domuz gribi, insandan insana çok kolay bulaşıyor, binde 1 öldürüyor. Kuş gribi, insandan insana çok zor bulaşıyor, ancak bulaştığında yüzde 60 öldürüyor. Domuz ve kuş gribi, aynı anda bir insana enfekte olursa aynı anda bir domuz vücuduna girerse felâkete sebep olur. Çünkü, aynı vücuda girdiklerinde bunlar, birbirlerinden gen alış verişi yapabilir ve insan vücudunca tanınmayan, öldürme potansiyeli çok yüksek olan bir virüs haline gelebilir, çabuk bulaşma yeteneği kazanabilir, kısa sürede binlerce kişiyi öldürebilir. Dünya bundan korkuyor. Bu birleşme kuş gribi dışında H7N1 gibi farklı tip virüsler de olabilir.’’ |
03.10.2009 |
Piercing ve dövmede hepatit riski VİRAL Hepatitle Savaşım Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık, steril olmayan, kirli-mikroplu malzemelerle yapılan dövme ve piercing yoluyla Hepatit-B bulaşabildiği uyarısında bulunarak, ‘’Her 10 kişiden biri Hepatit B ya da C taşıyıcısı olmasına rağmen, durumunun farkında değil’’ dedi. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Balık, yaptığı açıklamada, viral hepatitlerin ülkede görülen en yaygın bulaşıcı hastalıkların başında geldiğini söyledi. Bu kadar yaygın bir bulaşıcı hastalığa karşı korunma sağlanabilmesi için eğitimin büyük önem taşıdığını ifade eden Balık, şöyle konuştu: ‘’Ülkemizde her 10 kişiden biri Hepatit B ya da C taşıyıcısı olmasına rağmen, durumunun farkında değil. Bu kişiler 10-20 yıl sonra siroz ya da karaciğer kanseri olup hastanelere başvuracaklar ancak o zaman da tedavileri çok daha pahalı ve zor olacak. Halk arasındaki taşıyıcı sarılığın tedavi edilemeyeceği anlayışı yanlış. Çünkü son derece başarılı tedavi sağlayan ilaçlar zamanında kullanıldığında karaciğer kanseri ve siroz gelişmeden önleniyor.’’ ‘’Bu tür hastalıkların erken teşhis edilmesinin ne tür yararlar sağladığı’’ sorusu üzerine Balık, siroz aşamasında tedavi imkânının ortadan kalktığını, hastanın tekrar sağlığına kavuşmasının sadece karaciğer nakliyle mümkün olduğunu söyledi. Hepatit B ve C virüslerinin genel hijyenik tedbirlere uyulmaması sebebiyle bulaştığını belirten Balık, bulaşma yollarıyla ilgili şunlara dikkati çekti: ‘’Bu hastalık AIDS’e göre 100 kat daha kolay bulaşıyor. Günlük hayatta özen göstermediğimiz alışkanlıklar, mesela berberde jiletin, manikür-pedikür setlerinin değiştirilmemesi, iyi sterilize edilmemiş diş malzemeleri, hastalığın kolaylıkla bulaşmasına yol açıyor. Ayrıca, dövme ve piercing yoluyla da Hepatit-B bulaşabilir.’’ Taşıyıcı annelerin bebeklerinin de risk altında olduğu uyarısında bulunan Balık, bu bebeklerin doğar doğmaz aşılanmasının büyük önem taşıdığını, aksi halde ileriki hayatlarında siroz ve karaciğer hastalığının gelişebildiğini söyledi. |
03.10.2009 |
Kilolu annenin çocuklarında kalp sorunu GEBE kaldıklarında şişman veya obez olan kadınların, doğuştan kalp kusuru olan çocuk doğurma riskinin daha yüksek olduğu bildirildi. ABD' de yapılan araştırmada, gebe kaldıklarında aşırı şişman veya obez olan kadınların kalp kusuru olan çocuk doğurma ihtimallerinin normal kilodaki kadınlara oranla yüzde 18, had safhada obez kadınlarınsa yüzde 30 daha fazla olduğu belirlendi. Araştırmaya göre, bu bebeklerin kalplerinin sağ tarafında obstrüktif kusurlar veya kalbin iki üst bölmesi arasındaki dokuda bozukluklar olabiliyor. Araştırmada, obeziteyle 25 tür kalp rahatsızlığının 10’u arasında ilişki bulunduğu, bu 10 hastalıktan 5’i ile de gebelikten önce kadının obez olması arasında ilişki belirlendiği belirtildi. |
03.10.2009 |
Yaşlılık hastalıklarına protein desteği FARELERDE ve maymunlarda yapılan birçok araştırma, bazı proteinlerin hayat süresiyle bağlantılı olduğunu gösteriyor ve yaşlılıkla artan hastalıkların tedavisine ışık tutuyor. İngiliz bilim adamlarının yaptığı son araştırma da artık tedaviye tahmin edilenden daha yakın olunduğunu gösterdi. University College London’dan bilim adamları, bir proteinin üretilmesini durdurmak üzere yapılan genetik müdahaleyle dişi farelerin ömrünün yüzde 20 uzamasını sağladı. Araştırmaya imza atanlardan Dominic Withers, insanlarda da bulunan S6 Kinase 1 (S6K1) adı verilen proteinin etkilerinin durdurulmasının dişi farelerde yaşlılıkla bağlantılı birçok sağlık sorununun engellenmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Withers, proteini üretmeyen dişi farelerin daha uzun süre yaşamasının yanı sıra bu hayvanların daha zayıf, daha hareketli ve daha sağlıklı olduğuna dikkati çekti. Araştırmada, bu proteini üretemeyen erkek farelerin ömrünün uzamadığı ancak S6K1’i üreten diğer erkek farelere göre daha zayıf, daha sağlıklı olduğu ve bağışıklık sistemi için önem taşıyan lenfosit hücrelerinin bulunduğu belirtildi. Bilim adamları, 1930’lu yıllardan bu yana fareleri ve kısa zaman önce maymunları kullanarak yaptıkları araştırmalarla kalori miktarının yüzde 30 azaltılmasının yaşlılıkla bağlantılı hastalıkların engellenebileceğini gördü. İngiliz bilim adamlarının yaptığı araştırma ise yemekten mahrum kalmadan da aynı olumlu etkilerin elde edilebileceğini gösterdi. |
03.10.2009 |
İstanbul’da ‘tesettür fuarı’ açıldı İstanbul’da, “İslâmî Moda ve Aksesuarları İhtisas Fuarı” açıldı. Fuarda, 2010 yılı tesettür moda eğilimleri sergileniyor. Fuarı düzenleyen Demos Fuarcılık Organizasyon Firmasının Genel Müdürü Hüseyin Arslan, yaptığı açıklamada, dünyanın ilk İslâmî moda fuarının İstanbul’da düzenlendiğini belirterek, tekstil sektörünün krizden tesettür fuarıyla çıkacağını savundu. Fuarın, İstanbul Fuar Merkezi’nde açıldığını ve 4 Ekim’e kadar devam edeceğini bildiren Arslan, fuarın, yurt içi ve yurt dışındaki tesettür ürünleri üreticilerinden yoğun ilgi gördüğünü kaydetti. Fuarda, 2010 İslâmî moda trendlerinin sergileneceğini ifade eden Arslan, tesettür ürünleri üreticileri, perakendeci ve toptancılar ile yurt dışındaki İslâmî kıyafet ithalatçılarının fuarda bir araya geleceklerini belirtti. Tesettür fuarının, ülkenin tekstil ihracatına yeni bir açılım getirmesini beklediklerini anlatan Arslan, fuarın, yurt dışı tanıtım çalışmalarıyla 3 bin yabancı profesyonel ziyaretçiyi ve yurt içi tanıtım çalışmalarıyla da 12 bin yerli ziyaretçiyi ağırlayacağını bildirdi. Arslan, fuara katılacak yerli üreticilerin ciddî ihracat bağlantıları yapacağı faaliyette, gelecek profesyonel ziyaretçilerin, 2010 yılının sezon ürünlerini seçme imkânı bulacaklarını kaydetti. Katılımcı firmalar ve modacıların yeni sezon kreasyonlarını, standların yanı sıra defileler ile de tanıtma imkânı bulacaklarını ifade eden Arslan, tasarımcılar ve firmaların 2010 şal, eşarp, pardösü ve manto tasarımlarıyla yarışmalara katılabileceklerini belirtti. Arslan, tesettür kıyafetlerin yanı sıra konsepte uygun olan pantolondan gelinliğe, gece kıyafetlerine ve çocuk kıyafetlerine kadar her türlü ürünün sergileneceği fuarın, yurt dışı tanıtımlarının, İran, Suriye, Suudi Arabistan, BAE, Irak, Libya, Fas, Lübnan, Mısır, Ürdün, Malezya, Endonezya, ABD, Fransa, Kanada ve Almanya`da yapıldığını bildirdi. |
03.10.2009 |