Eski tarihli sayılar
|
Röportaj |
|
TALİP ÇİÇEK |
GÖLCÜK’TE İKAMET EDEN 40 YILLIK OKUYUCUMUZ İSMAİL KELEŞ: |
GAZETEMİZİN, 40 yıldır takip eden okuyucularıyla yapılan söyleşileri ilgiyle okuyorum kendi çevremizdeki bu kadim okurlardan biri olan İsmail Ağabeyimizin düşüncelerini almak istedik. Bir öğlen dersinden sonra bu imkânı bize verdiler kendisine teşekkür ederiz.
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
1944 yılında Konya Ermenek kazası Güneyyurt beldesinde doğdum. İlk okulu köyümüzde bitirdim. Askerden sonra meslek edinmek amacıyla Kocaeli’de elektrik kursuna katıldım. Kurs hocalarımızın tavsiyesi ile 1967 yılı Nisan ayında Gölcük Tersanesinde çalışmaya başladım. 1987 yılında aynı yerden emekli oldum. Gölcük İhsaniye beldesinde ikamet ediyorum.
Risâle-i Nurlar ve Yeni Asya ile nasıl tanıştınız?
1969 yılı olabilir. Elektrik fabrikasında çalışan bir arkadaş bana risâleleri verdi. Daha önceden menfi duyumlarım olduğu için fazla ilgi duymadım. Fakat yine de bir arayış içindeydim. Mehmet Ağacan ismindeki arkadaş beni tarikat sohbetine götürdü. Gittim ‘tövbe’ aldım. Birkaç gün istihare namazı kılıp hanımdan ayrı yatmamı söylediler. Ben de uygulamaya başladım. Eşimle aramızda tatsızlık olmaya başladı. O günlerde Şule Yüksel Şenler Hanımefendi bayanlara konferansa gelmişti. Biz de salonun dışında bekliyorduk. Onun “Gençliğin Izdırabı” adındaki kitabını merak etmiştim. Nereden temin edeceğimi bilmiyordum. Mehmet Ağacan “Deniz Kitapevi”nden temin edebileceğimi söyledi, birlikte gittik. Rahmetli Faik Cengiz Ağabey ile ilk olarak orada tanıştık. Benim herhangi bir tarikate mensup olup olmadığımı sordu. Bağlı olmadığımı söyledim. Beni Risâle-i Nur dersine dâvet etti. İşyerinde de stajyer olarak çalışan Mesut Yılmaz adında mühendis arkadaş vardı, o da Risâleleri okuyordu. Onunla da uygun zamanlarda bu konuları konuşuyorduk. Bir gün Cumartesi sohbetine katıldım, çok istifade ettiğim bir ders yapıldı. Fakat benim çevremdeki yanlış bilgilerimden gelen tereddütlerim vardı. “Dıştan güzel görünüp bizi kandırmak mı istiyorlar?” diye düşünüyordum. Faik Ağabey dersi nasıl bulduğumu sorduğunda bu düşüncelerimi söyledim. O da bu tür sorulara cevapların verilebileceğini ve dershanede kalan arkadaşlara sorup öğrenme imkânım olduğunu söyleyerek tekrar derse katılmamı söyledi. Ben oradaki arkadaşlara giderek istifhamlarımı dile getirdim. Bu karşılıklı sual cevap faslı sabaha kadar devam etti. O gece hiç yatmayarak namazdan sonra işe gittiğimi hatırlıyorum. O akşam aramızda bulunan Osman kardeşimiz de benim için duâ etmiş. Belki bu duâların hürmetine o zaman başladığımız derslere uzun yıllardan beri devam ediyoruz. ’’Haza min fazlı Rabbi.’’ Yeni Asya gazetesini tanımam ağabeylerimizin neşrettiği İttihat ile başlar. Biz önce Risâle-i Nurları tanıdık, sonra bu hakikatlerin naşir-i efkârı olan gazetemizi okumaya başladık. Ben aynı dâvânın hizmetkârları olan bu ikiliye ayrılmaz bir bütün olarak bakıyorum. Ve Yeni Asya’nın sebeb-i vucudu Risâle-i Nur hakikatlerinin neşridir diye düşünüyorum.
Sizi Yeni Asya’ya bağlayan sebep nedir?
Yeni Asya gazetesi neşriyata başlamadan önce günlük olarak “Bugün” gazetesini takip ediyordum, o günlerde ‘toplu namaz’lar oluyordu. Bu seyahatlerde İsmet Şen’le tanıştık. Kendisi ile Beşiktaş semtinde oturan ağabeyini ziyarete gittik. Sonrasında bana “Kardeşim, sen bana bu öz kardeşimden yakınsın” dedi. Bu beni çok etkiledi. Oradan birlikte “Bugün” gazetesine uğradık. Çok fazla bir ilgi alâka ile karşılanmadık. “İttihad” gazetesine gittiğimizde samimî bir kardeşlik ile muhabbet ve sevgiyle karşılandık. Bu da benim İttihad ve sonrasında Yeni Asya’nın daimî okuyucusu olmamda tesirli olmuştur. O gün İttihad gazetesinde rahmetlik Fahrettin Uçkun Ağabey ile karşılaştık. Birlikte “Kirazlı Mescit”deki dersaneye gittik. Ondan da çok istifade ettim. Gazetemizin muhtevası çok mükemmeldi. Her türlü ihtiyacımıza hitap eden yazıları buluyordum. 1971 muhtırasından sonra açılan İzmir dâvâsındaki Bekir Ağabeyin müdafaalarını gazetemizden okuduğum zaman kuvve-i maneviyemin güçlendiğini hissediyordum. Bu gün de istikrarlı olarak okumaya devam ediyorum.
Yeni Asya, size ve ailenize neler kazandırdı?
Önceden okumaya karşı ilgisiz ve lâkayt durumdaydım. Yeni Asya sayesinde okumayı sevdim. Günlük yazıları okuduğum gibi vatan sathını bir mektep yapmak gayesiyle çıkan kitapların “Minyeli Abdullah” ile başlayıp devam edem yayınlarının tamamını okudum. Ve çevremdeki insanlara tavsiye ettim ve ediyorum. Ailece hem dersleri hem de neşriyatlarımızı takip ediyoruz. Bu da bizlere cemaatimizin şahs-ı manevisinde şahsî kusurlarımızla birlikte istikrarlı olarak İslâmın emirlerini yaşayıp yasaklarından sakınmamızı netice verdi diyebilirim.
Gazetemiz hakkında geleceğe ait temenni ve istekleriniz neler olabilir, bizimle paylaşır mısınız?
Her okuyucunun beğendiği konular farklı olabilir. Benim, röportajlar hoşuma gidiyor. Bunların çoğaltılmasını isterim. Seri yazıların olması bence iyi olur. Bu, okuyucuyu bir sonraki günün beklentisine sokar, istikrarlı okumayı sağlar kanaatindeyim. Gazetemizin bu zamana kadar elimize ulaşmasında emeği geçenleri tebrik eder, haberde ve yorumda dengeli istikametin korunmasını dilerim. [email protected] |
|
TALİP ÇİÇEK 08.10.2009 |
Karşılaştığımız muhabbet, Yeni Asya’nın daimî okuyucusu olmamızı sağladı
|
|
