07 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Sami CEBECİ

Gayret ve çalışkanlık


A+ | A-

Diğer canlılar arasında farklı bir konumu olan insan, yapı itibâriyle heyecanlı bir fıtratta yaratılmıştır. Monoton ve sıradan bir hayat onu sıkar, bunaltır ve hayattan usandırır. Muhtelif ahvâl içerisinde geçen bir hayat ise, terakkî ve tekâmül eder, elenir ve tasfiye olur.

“Fıtratı müteheyyiç olan insanın rahatı, ancak sa’y ve cidaldedir” diyen Üstad Bediüzzaman Hazretleri ne kadar güzel söylemiş.. Her şeyi yerinde, sağlıklı ve varlıklı, sürekli istirahat halinde olan insandan daha sıkıntılı bir kişi gösterilemez. Ömrünün kıymetini bilemeyen öyle insanlar, çeşitli eğlencelerle onu öldürmek isterler. “Vakit geçmiyor. Gel biraz tavla oynayalım da vakit öldürelim” tarzındaki alışılagelmiş sözler, böyle gafil insanlara âittir. Halbuki, ömür sermayesi çok değerlidir. Onunla hem dünya, hem de âhiret hayatı kazanılacaktır. “İnsan bu dünyaya keyif sürmek ve safa ile ömür geçirmek için gelmediğine, mütemâdiyen gelenlerin gitmesi, gençlerin ihtiyarlanması ve mütemâdiyen zeval ve firakta yuvarlanması şahittir” diyen Üstad, çok önemli bir noktaya dikkat çekiyor. Ömür sermayesinin verilmesindeki asıl gaye, onunla kabrin arkasındaki daimî bir saadetin kazanılmasıdır.

“İnsan için kendi kesbinden ve çalıştığından başkası yoktur” âyeti ile “Çalışan, kazanan Allah’ın sevgilisidir” hadisi, insanları maddî ve mânevî kazanmaya ve çalışmaya teşvik eder. “Ya Fatıma! Sakın ola ben bir peygamber kızıyım diye bana güvenmeyesin. Kendi elinle âhirete ne götüreceksen ona bak” meâlindeki hadis-i şerif de dikkat çekicidir. Bu hususta ve çalışkan olmak üzerine zikredilen çok hadis-i şerif ve ata sözleri vardır. Hayata ve âhirete âit vazifeleri ertelemek, şeytanın insana kurduğu tehlikeli tuzaklardır.

Bediüzzaman Hazretleri, Van vilâyetinde bulunduğu sıralarda, Nurşin Camii’nde kalıp talebe okuturken, sobada yakmak için kırılmış odunları taşımaya katılır. Bunu gören talebeleri “Aman efendim! Siz istirahat edin. Biz bunları taşırız” derler. Üstad Hazretleri “Siz çalışırken benim durmama gayretim müsaade etmiyor. Bilseniz ki, gayret ne kadar kıymettardır, bir dakikanızı bile boş geçirmezdiniz” diye karşılık veriyor.

Bediüzzaman, gerçekten hayatı boyunca üstün bir gayret, faaliyet ve hizmet içinde ömrünü yaşadı. Bir ânını bile boşa harcamadı. Çok az olan ve üç saati pek geçmeyen uyku saatleri dışında bütün zamanlarını ya risâlelerin telifiyle, ya tashihle, ya okumak veya dinlemek, ya da evrad ve ezkâr okumalarıyla doldurdu. Bir işi bitirdiği zaman, hemen başka bir işe koyuldu. Tembellik, tenperverlik, atâlet ve yeknesaklık onun semtine bile yanaşamadı. Hayatı boyunca nefsiyle aslanlar gibi mücadele etti. Nefis ve şeytanını kendi tâbiriyle teslim-i silâha mecbur etti. Yakınında bulunan hizmetkârlarını ve talebelerini de aynı ahlâka alıştırdı. Onlar da ömürlerini dolu dolu yaşadılar. Dünya ve âhiretlerini dengede tuttular. İman ve İslâm hizmetinde sonraki nesillere güzel bir örnek oldular. Allah onlardan ebediyen râzı olsun, âmin..

Bu günün dâvâ adamları olan bizler de onları örnek alarak hayatımızı yaşamalıyız. Mecbûrî vazifelerimizin dışında kalan zamanları Kur’ân okuyarak, Nur Risâlelerini düzenli mütalâa ederek, Nur derslerine katılarak, Büyük Cevşen gibi evrad ve ezkârlarımızı takip ederek, özellikle namazdan sonraki tesbihatımızı ihmal etmeyerek, etrafımızdaki insanlara iman hakikatlarını tebliğ ederek, hâsılı her anımızı değerlendirerek hayatımızı dolu dolu yaşamaya gayret etmeliyiz.

Evet, yakınındaki Nur dershanesine ve ders yapılan yerlere gitmeye üşenen, Nur Risâlelerini okumakta serin davranan, haftalar ve aylar geçtiği halde plânsızlıktan Büyük Cevşen’i eline almayan, ağzı fermuarlı gibi davranarak etrafındaki insanlarla iman hakikatlarını paylaşmakta tembellik yapanlar bu kudsî dâvânın hakkını veremezler. Şayet böyle bir durum varsa, ömür sermayesi bitmeden mutlaka yeni bir başlangıç yapmalı ve hayata taze bir sayfa açılmalıdır.

07.10.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (30.09.2009) - Evrad ve ezkâr üzerine

  (16.09.2009) - Kırşehir bir başka güzeldi

  (09.09.2009) - Öğrencinin ruh hâli

  (02.09.2009) - Sevgi ve ilginin câzibesi

  (19.08.2009) - Demokratikleşme ve Güneydoğu

  (12.08.2009) - Barla buluşmaları

  (05.08.2009) - Sabır yahut acele etmek

  (29.07.2009) - Kûnu lillah (Allah için olmak)

  (22.07.2009) - İktidar sıtması

  (15.07.2009) - Şahs-ı mânevînin gücü

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.