07 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Bediüzzaman’ın farkı


A+ | A-

Başbakanın kongre salonundan ve kamuoyundan çok büyük destek gören ve bu konuda öteden beri katı bir tavır içindeki red cephesinde şaşırtıcı bir sessizlikle karşılanan gecikmeli Said Nursî açılımının anlamlı bir içerik kazanabilmesi için, demokratik açılım adı altında yapılmak istenenlerin, Bediüzzaman tarafından yüz yıl önce ortaya konulan parametreler çerçevesinde tekrar tanzimi gerekiyor.

Hoca Ahmet Yesevî’nin, Mevlânâ’nın, Yunus Emre’nin, Hacı Bektaş Veli’nin, Pir Sultan Abdal’ın düşünce, duygu ve kültür hayatımızdaki yeri ve bıraktıkları derin izler vurgulanırken, Bediüzzaman’ın ihmali çok büyük bir eksiklikti.

Son konuşmayla bu noksanlık telâfi edildi.

Ancak Said Nursî’nin bu çağda yaşamış ve çağımız insanının temel problemlerine Kur’ân’dan reçeteler sunmuş bir inanç, ilim, tefekkür ve aksiyon adamı olması, sadece ismini zikredip geçiştirmenin ötesinde, çok daha farklı ve özel bir dikkat ve tecessüsle incelenmesini gerekli kılıyor.

Çünkü onun yüz yıldır tazeliğini koruyan fikirler içeren eserleri, kendi devirlerinde çok önemli misyonlar ifa etmiş olan o çok değerli zatlardan farklı olarak, günümüz Türkiye’sinin, İslâm âleminin ve insanlığının sorunlarına da ışık tutuyor.

Önyargılardan uzak, samimî ve müdakkik bir nazarla Risale-i Nur Külliyatını tetkik eden yerli ve yabancı fikir erbabı, bu gerçeği dile getiriyor.

Dolayısıyla, açılım kapsamında yer aldığı ifade edilen Güneydoğu-Kürt-terör sorunu başta olmak üzere, demokratikleşme, Aleviler, azınlıklar, Ruhban Okulu, Patrikhane, Ermenilerle ilişkiler gibi konularda, İslâmî referans kaynaklarından hareketle, öze bağlı kalıp herhangi bir tahrifat ve sapmaya meydan vermeden, çağın ihtiyaçlarını karşılayan akıl ve bilim eksenli fikirler ve yorumlar ortaya koymuş yetkin bir isim olarak Bediüzzaman’dan mutlaka istifade edilmeli.

Şimdiye kadar bunun yapılmaması hepimize çok şey kaybettirdi. Artık bu kayıp telâfi edilmeli.

Bu noktada Said Nursî’nin, Neşet Ertaş, Şivan Perver, Sabahat Akkiraz, Cem Karaca, Ahmet Kaya gibi, kendi alanlarında önemli yerlere sahip olup belli kesimlerin gönlünde taht kurmuş olan isimlerden çok farklı ve özgün bir yeri var.

Onları, açılımın referans isimleri olarak peş peşe sıralattıran sebeplerin, yani aralarındaki mağduriyet, sürgün edilmişlik ve kıymeti bilinmemişlik gibi ortak noktaların çok ötesinde bir yer bu.

Bütün dünyası müzikle sınırlı bir insan, alanında ne kadar ehil ve popüler olursa olsun, varoluşu, kâinatı ve insanı Kur’ân rehberliğinde en mükemmel şekilde yorumlayıp, müzik ve san'at dahil, hayatın bütün alanlarını kucaklayan izahlar getirmiş bir mütefekkirle bir tutulabilir mi?

Farklı dünya görüşlerine sahip oluşları ve değişik toplum kesimlerine hitap etmeleri cihetiyle, onların birbirini tamamlayan bir bütünlük içerisinde zikredilmeleri, açılımın dayandırılacağı toplumsal tabanı genişletmeyi amaçlıyor.

Ancak Said Nursî, bu çerçeveyi aşan ve kronik sorunlara sağlam çözümler getiren derin düşünce yapısıyla başlı başına bir referans oluşturuyor.

Sakinlerinin, dayatmacı kafa tarafından değiştirilen adından vazgeçilip tekrar orijinal ismine dönülmesini bekledikleri Nurs Köyünde dünyaya gelerek bütün insanlığa mal olan “Bitlisli” Said Nursî’yi, yine büyük bir zat olan ve ilk tahsil döneminde türbesine kapanıp ondan feyiz aldığı Ahmed-i Hanî ile birlikte, “Onlarsız Türkiye’nin maneviyatı noksan kalır” sözüyle zikretmek de onun misyonunu tarif etmek için yetersiz kalıyor.

Sarsılan imanları tahkim temelinde inşa ettiği hizmetiyle maneviyat dünyamızı yeniden yapılandırmış olması, elbette ki bu misyonun en önemli özelliklerinden biri. Ama devamı da var.

Onun için, söz konusu maneviyat mimarlığını, hayatın ve toplumun tümünü kapsayan cihetleriyle birlikte değerlendirmek gerekir ki, konunun bamtelini oluşturan hayatî boyut eksik kalmasın.

Açılım projesinin başarısı da buna bağlı.

07.10.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (06.10.2009) - Said Nursî açılımı

  (04.10.2009) - Ağalık nasıl aşılır?

  (03.10.2009) - Tavsama ve duraksama

  (02.10.2009) - Tıkanmanın arka planı

  (01.10.2009) - Açılım nereye?

  (30.09.2009) - Yine asker ve siyaset

  (29.09.2009) - Açılım mı, seçim paketi mi?

  (20.09.2009) - Bayramınız mübarek olsun

  (19.09.2009) - Ramazan’ı uğurlarken

  (18.09.2009) - Açılımın neresindeyiz?

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.