Şaban DÖĞEN |
|
Said Nursî’yi ne kadar tanıyoruz? |
Başbakanın Kürt Açılımıyla ilgili söyledikleri arasında Said Nursî sözü kongreye katılanlarca herkesin dikkatini çekecek şekilde alkışlara sebep olmuş, bir kaç gündür yapılan yorumlar Said Nursî üzerinde yoğunlaşmayı netice vermişti. Bir zamanlar sürgünlere yollanan, “Rejime muhalif” diye mahkemelere verilen, fakat genellikle beraat alan Said Nursî şu veya bu vesileyle ülkenin üst seviyedeki insanlarınca kendisinden söz ettirmeyi başardı. Önceden olumsuz söz edilirken artık olumlu yönde bahsediliyordu. Said Nursî’siz de bu mozayik tutmazdı. Bu demektir ki görüşlerine katılınsın, katılınmasın Said Nursî’nin de dinlenmesi gerektiğini gösteriyordu. Said Nursî onca baskıya rağmen milletin ekseriyetinin gönlünde taht kurmamış mıydı? Her türlü yasaklara rağmen eserleri okunmuyor muydu? Yankıları, etkileri ülke dışına da taşmış, uluslar arası sempozyumlarda konuşulur olmuştu. Demek güneş balçıkla sıvanmıyordu. Düşmanlıkla, göz kapamakla gerçeklerden uzak kalınamıyordu. Ama olan ülkeye oldu. Bu ülkenin insanları birbirlerine değişik gözle bakmaya başladı, on birlerce insanın kanı aktı, aileler ağladı, perişan oldu, ülkeyi güllük gülistanlık yapabilecek yüz milyarı aşkın dolar heba edildi. Said Nursî ileri görüşlülüğü ve ferasetiyle sanki bugünleri görmüş, bu durumlara gelinmemesi, maddeten ve manen kayıplara uğranmaması için uyarılarda bulunmuş, tedbirler sunmuştu. Acaba doğudan çıkan, isabetli tesbit, teşhis ve tedavileriyle dikkat çeken Said Nursî’yi devlet ricali olarak dinlemeye hazır hâle geldik mi? Ülkenin mozayiğini pekiştirecek harcı veren bu büyük insanın sözlerini dinleme bahtiyarlığını yaşayabilecek miyiz? Yoksa daha kan aksın, daha insanlar birbirlerine kin ve düşmanlıkla baksın, ülke bölünsün, parçalansın mı? Yine köke inmeyen, eften püften projelerle oyalanacak mıyız? Bu müzmin derdin tedavisinde gerçekten ciddîysek yazdığı eserlerle Türk-Kürt, Laz-Boşnak demeden bu ülke insanlarını kaynaştıran hakikatleri sunan, eli öpülecek bu insanı artık dinleme zamanı geldi. Eğer Amerika, Avrupa bu reçetelerden haberdar olsaydı dört elle sarılırdı. Artık bu bigâneliğe bir son verilsin. Kendisini idama mahkûm eden insanları affedebilecek kadar büyüklük gösteren bu mümtaz hakikat adamına özür dileyerek kulak verelim. Etkili reçetesinden istifade ederek ülkeyi düze çıkarıp modern ülkelerle ilimde, ekonomide, teknolojide, kısacası medeniyette yarış yapalım. Ne dersiniz, zararın neresinden dönersek kâr değil mi? 08.10.2009 E-Posta: [email protected] |