Şaban DÖĞEN |
|
Risale-i Nur dünya gündeminde |
“Belki hayatta kalmayacağım. Bütün mevcudiyetim vatan, millet, gençlik, âlem-i İslâm ve beşerin ebedî refah ve saadeti uğruna feda olsun.” Bu sözleri Bediüzzaman Said Nursî zehirlendiği, iki gün sobasız ve mangalsız bırakıldığı, camların dahi iki milim buz tuttuğu kışın o en şiddetli günlerinde söylüyordu.1 Bir ara yanına gelen fedâkâr talebesi Zübeyir Gündüzalp’e de, “Kardeşim, korkmayınız! Bunlar beni öldüremeyecekler. Bu Nurlar bütün cihana yayılacaktır.”2 Kâinatın Efendisinin (asm) düşman saldırılarına karşı Hendek kazarken, çıkarılamayan bir kaya parçasına indirdiği balyozdan çıkan ışıklar karşısında istikballe ilgili verdiği müjdeler gibi Allah Resûlünün (asm) asrımızdaki vekili Bediüzzaman da bu müjdeyi veriyordu. Toprak ve çamur altında sıkışıp filiz veren çekirdek misâli o zor şartlarda istikbale bir nazar atfeden Bediüzzaman, doğrusu yetmiş-seksen sene sonra gerçekleşecek büyük ve önemli bir müjdeyi böyle veriyordu. Nur’a ömrünü adamış, onun sadık ve fedâkâr talebesi merhum Zübeyir Gündüzalp da bütün gönlüyle inandığı içindir ki 1949’da Afyon mahkemesinde “Yüksek hakikatler hazinesi olan Risâle-i Nur, hiç şüphesiz ve şüphesiz elbette birgün olup bütün dünya âleminde tanınacaktır”3 diyecekti. Risâle-i Nurlar asrımıza ve Kıyamete kadar bütün asırlara bakan Kur’ân’ın kuvvetli, hakiki ve tesirli bir tefsiridir. Bütün asırlara hitap eden Kur’ân’ın bu mühim tefsirinin etkileri ülke sınırlarını da aşmış, 43 dünya diline çevrilmiş, 53 dünya ülkesinde okunur hâle gelmiştir. Papalığın 1992’de Avrupa’nın altı büyük ülkesinde yaptırdığı bir araştırmada on ay içerisinde 58 bin kişi Müslüman olmuş, bunun üçte biri bu güçlü ve etkili Kur’ân tefsiri yoluyla İslâmı tanıma fırsatı bulmuştur. İlim ehlinin, düşünen ve araştıran kafaların ilgi duymaktan uzak kalamadığı bu seçkin eserler şimdi de BM’nin gündemine taşınma noktasına gelmiştir. 2015 yılının Bediüzzaman yılı olma gayretleri içine girilmiştir. Birleşmiş Milletler Barış Elçisi ve Filipinler Risâle-i Nur Enstitüsü Başkanı Muhammed Rıza Dalkılıç, Birleşmiş Milletler’in 2015 yılını “Dünya Bediüzzaman Yılı” ilân edebileceğini belirtiyor. Birleşmiş Milletler’de Bediüzzaman’ın gündeme geldiğini ifade eden Dalkılıç, oradaki konuşulan konulardan birini şöyle anlatıyor: “‘Biz senelerdir bir İslâm âlimi ile ilgili, bir İslâm önderi ile alâkalı dünya çapında bir faaliyet yapmadık, yapamadık.’ En son Mevlana ile alakalı bir proje gerçekleştirilmişti. Şu anda dünyanın buna ciddi anlamda ihtiyacı var. Daha doğrusu model insanlara ihtiyaç var. “Bu model insanlar seçilirken, şu kriterlere dikkat ediyorlar: Kitleler üzerinde tesiri olmuş, insanların hayat tarzını değiştirmiş, toplumların gidişatını değiştirmiş özelliğe sahip olan kişilerden seçiliyor. “Meselâ bu kişi bir âlim olmalı. Çünkü, herhangi bir Müslüman bildiği ve tanıdığı bir âlimin sözüne fazlasıyla değer veriyor. Onun hayatını kendine örnek alıyor. O nedenle böyle bir insanı seçerek bunu İslâm dünyasına ve insanlığa tanıtmak istiyorlar. 2015 Bediüzzaman Yılı tertiplenebilir. Birleşmiş Milletler sponsorluğunda 195 ülkede Bediüzzaman ve onun İslâm anlayışı, onun Peygamber Efendimizi (asm) ve insanlığı anlama ve anlatma tarzı, barış için yaptıkları tek tek anlatılıp duyurulacak.” Buna çağımızda en lâyık olan âlim elbetteki Bediüzzaman. Ne demişti Bediüzzaman? “Bu Nurlar bütün cihana yayılacaktır.”
Dipnotlar:
1- Bediüzzaman’ın sadık ve kahraman talebesi Zübeyir Gündüzalp, s. 117. 2- A.g.e., s. 128. 3- Şuâlar, s. 473. 29.09.2009 E-Posta: [email protected] |