Şaban DÖĞEN |
|
Bütünleşmek ve kenetleşmek |
İhlâs Risâlesi’nde anlatıldığı gibi; dört tane dört, ayrı ayrı kaldıklarında on altı kıymet ve kuvvetinde oldukları halde yan yana gelip omuz omuza verdiklerinde dört bin dört yüz kırk dört kıymet ve kuvvetine ulaşırlar. Kur’ân, Allah’ın dinine ve Kur’ân’a hep birlikte sım sıkı sarılmayı, ayrılığa düşüp dağılmamayı emreder,1 “Allah’a ve Resûlüne itaat edin ve ihtilafa düşmeyin; sonra cesaretiniz kırılır, kuvvetiniz de elden gider”2 buyurur. Bütün emirlerin bütünleşmeye, kaynaşmaya, tekvücut olmaya yönelik olması dikkat çekici değil mi? Nitekim bir hadis-i şerifte mü’minlerin birbirlerini sevme, birbirlerine şefkat etme ve birbirlerine iyilik yapmada tekvücut olduklarına, vücudun herhangi bir uzvu hastalandığında diğer uzuvların da hastalığın acısını duyup ateşlendiklerine, uykusuz kaldıklarına parmak basılmış,3 birbirlerine olan bağlılıkları konusunda da şu ölçü verilmiştir: “Mü’min mü’mine karşı bir binanın kenetlenmiş taşları gibidir.”4 Tarih boyunca bu kudsî hakikatlere uyulduğu müddetçe şahikalara çıkılmış, destanlar yazılmıştır. Her devirde canlı tutulması gereken bu ölçülere hele günümüzde ne kadar ihtiyacımız var. Özellikle bayram günlerinde daha çok hatırlamak zorundayız. Yoksul, kimsesiz, musibetzede ve ihtiyaç sahiplerini nasıl görmezden gelebiliriz? Evinde sıcak çorba, nefis nefis yemekler yiyip içen bizler acaba Irak’ta, Filistin’de, Afganistan’da, dünyanın çeşitli yerlerinde musibet ve sıkıntılar içinde kıvranan, doğrudürüst yiyecek ekmek bulamayan din kardeşlerimizi de düşünüyor muyuz? Aynı durumda biz de bulunabilirdik. Gerçi Ramazan’da İHH, Kimse Yok mu, Yardımeli, Deniz Feneri gibi hayır kuruluşlarının yurt içi ve yurdışındaki faaliyetleri göğüs kabartıcıydı. Ama yeterli değil, güçleri az. Daha da güçlendirilmeli. Paralarını nereye harcayacaklarını bilemeyen bir kısım İslâm ülkeleri dünyanın değişik ülkelerinde sefalet içinde kıvranan Müslümanlara destek ellerini uzatamazlar mı? Yokluk, kıtlık ve sefalet içinde kıvranan kardeşlerimizin de yüzleri gülse bize yakışan hareket bu olmaz mı? Tabiî ki önce çevremizden, ülkemizden başlayarak ihtiyaç sahiplerine yardım ellerini uzatmalı, sonra halka halka diğer mü’min kardeşlerimize uzanmalıyız. Bunu hakkıyla yapabildiğimiz gün İslâmın zevk ve mutluluğunu tam anlamıyla yaşamış olacağız.
Dipnotlar: 1- Âl-i İmran Suresi: 103. 2- Enfal Suresi: 46. 3- Buharî, Edeb: 37; Müslim, Birr: 66. 4- Buharî, Salat: 88; Müslim, Birr: 65; Tirmizî, Birr: 18. 21.09.2009 E-Posta: [email protected] |