Nurullah AKAY |
|
Kişinin kendisi gibi olması |
İnsanın çözmeye çalıştığı problemlerinden bir tanesi de, “kendisi olmak veya başkasına benzemek” meselesidir diye düşündüm, karanlıklarda aydınlıklar aradığım bir gecede. Ortalığa sessizliğin hâkim olduğu, insanlardan kaynaklanan gürültünün istirahata çekildiği bir gecede, sakin bir kafayla zamanı düşüncelerime ayırmak istemiştim. Çünkü düşüncelerimi kendine çekecek, yanlış istikametlere beni sürükleyecek fani çağrışımlardan biraz uzaklaşmaya başlamıştım. Sıkça ifade ettiğim gibi, bu bir nevî arayıştı. Sessizlikteki arayışların daha doğru cihetlere götürdüğünü düşündüğüm için, sükûnet anlarını değerlendirmeye çalışmak istedim, zaman zaman olduğu gibi... İşte bana sessizlik ve sükûnet zeminini hazırlayan bir gecede yazıyorum bu satırları. Biraz düşünce tünelinde seyahat etme ihtiyacını his-settim. Böyle bir yola çıkınca anladım ki, insanoğlunu doğru çizgilerinden ayıran durumlardan bir tanesi de, başkalarına benzemek veya fani insanlara kendini beğendirmek hevesidir. Birçok hayalî mesele gibi bu özentili durumlar da biz insanları uğraştırmakta, bizleri olduğumuz ve olmamız gereken yerlerimizden çok uzaklara götürmektedir. Sayılamayacak kadar hastalıklarımızdan bir tanesi de, insanın kendisi olmasını istememesi olmalıdır. Görünen maddî bir hastalık değil, ama görünebilecek maddî hastalıkların habercisidir bu mânevî hastalık. Kendimle baş başa kalınca bu problemin çözümü konusunu biraz düşünme ihtiyacı hissetim. Kendimin nerede olduğuna bir bakayım dedim. Kendimde miyim, yoksa benliğimi başka fanilere mi teslim etmeye çalışıyorum? İşte bu sorunun cevabını bulmak için kendi dünyamı teşrih masasına yatırmak istedim. Evet her birimiz sadece kendimize benzeyen bir âlem olarak yaratılmışızdır. Bizi bu dünyaya, hemcinslerimizle hem aynı, hem de ayrı olarak yaratıp gönderen Kâinat Yaratıcısı, aynı olmamız gereken durumlarda aynı, ayrı olmamız gereken durumlarda da hep ayrı olmamızı istemektedir. Çünkü bu tercih biz aciz insanların değildir. Zira biz yaratılış kanununu değiştirme gücüne de sahip değiliz. Bundan dolayıdır ki, Yaratıcı olan Rabbimizin kanunlarına uymak, O’nun bizim için ortaya koymuş olduğu kaidelerle hayatımızı devam ettirmek zorundayız. Aksi takdirde biz, biz olmaktan çıkarız. Başkaları da olamayacağımıza göre bozulmuş, görevini yapmaktan uzaklaşmış âtıl bir makine olmaya mahkûm olacağız. Bu konuyu düşünmeye başlayınca, insanın kendisi olma çabalarının ne kadar değerli bir arayış olduğunu hissetmeye başladım. Anladım ki, insanın kendisi olma çabaları, insanı gerçek insan olmaya götürecek önemli bir başlangıçtır. İnsan, kendisi olunca kendisini tanıyacak, kendini tanıyınca da Yaratıcısını bulacak, ondan sonra da bu dünya hanında neden kısa bir süre misafir olduğunu keşfetmeye başlayacaktır. İşte her insanın böyle bir keşfi gerçekleştirmesi ihtiyacında olduğunu düşünüyorum. Kendisi olmaktan utanan, ama başkası gibi de olamayan ve kendini beğendirmek istediği aciz insanlar tarafından dışlanan insan gibi olmanın ne kadar dayanılmaz bir durum olduğunu anlamaya başladım düşünürken. Başkalarına bu maksatla yöneldiğim zamanlarıma acımaya, o zamanları heder ettiğim için kendime kızmaya başladım. Ne kadar mânâsız hevesler peşinde koştuğumu, ne kadar gülünç durumlara düştüğümü üzülerek hatırladım. Demek, en önemli insânî görevim, insanlara değil, insan ve diğer bütün varlıkların Yaratıcısı olan Allah’a yönelmektir. Çünkü O, beni fanilere yöneleyim, onlara özeneyim, onlara kendimi beğendireyim diye yaratmamıştır. O Büyük Sanatkâr, özene bezene vücuda getirmiş olduğu sanat eserlerinin başkalarına mal edilmesini elbette istemeyecektir. İşte ben bir insan olarak, yaratılan her varlıktan daha mükemmel yaratılmış bir sanat eseriyim. Sanîim kimse O’na yönelmeli ve O’nun bir sanat eseri olmayı büyük bir mazhariyet olarak kabul etmeliyim... Başka saplantılara beni çekecek sapık çağrılara kulak vermemeli, “O razı olduktan sonra, başkası ne derse desin...” diyebilmeliyim. “Her şeyin anahtarı O’nun yanında, her şeyin dizgini O’nun elinde” hakikatını hiçbir zaman unutmamalıyım. Bir insan olarak bundan gafil olmamalı, bunun için de kendim olmaktan kaçmamalıyım. 15.09.2009 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (07.09.2009) - “Ümmet”in bir ferdi olabilmek (01.09.2009) - Ramazan düşünceleri (25.08.2009) - Kendimizi tanımak için düşünelim |