H. İbrahim CAN |
|
Türkiye'nin Ortadoğu'daki arabuluculuğunu kim istemiyor? |
Türkiye son iki yıldır Ortadoğu’da arabuluculuk rolünü üstlenmek için çaba gösteriyor. İsrail-Filistin, İsrail-Suriye, Hamas-El-Fetih ve son olarak da Lübnan’daki siyasî gruplar arasındaki arabuluculuk çabaları, ülkemizin bölgedeki anlaşmazlıklarda daha etkin bir rol almak isteğini ortaya koyuyor. Özellikle Suriye’nin talebiyle Suriye-İsrail dolaylı görüşmelerinde arabuluculuk yapıyordu Türkiye. Nitekim Suriye Devlet Başkanı Esad, Türkiye’nin bu görüşmelerde güvenilir bir arabulucu olduğunu ve bu misyonunu desteklediklerini açıkça belirtti. Ancak Amerika ve İsrail’in Türkiye’nin Ortadoğu’daki arabuluculuğuna sıcak bakmıyor. Obama’nın bu konuda ağırlığı Mısır’dan yana koyduğu, İsrail’in de tercihinin Mısır’ın arabuluculuğu olduğu biliniyor. Gazze saldırıları sonrasında, Türkiye’nin oynadığı çok önemli role rağmen, sınırlarını açmayarak Gazze’deki insanlık dramına katkıda bulunan Mısır’ın Amerika’dan övgü alması da bunun bir göstergesiydi. Washington’da Obama ile Mübarek arasında yapılan görüşmelerde de aynı vurgu yapıldı. Nitekim İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, önümüzdeki Pazar günü Obama’nın Ortadoğu özel temsilcisi ile yapacağı görüşme öncesinde Mısır’a giderek Hüsnü Mübarek ile iftar yemeğinde buluştu. Hamas ile El-Fetih arasındaki uzlaşma görüşmelerinde de başrolde yine Mısır var. Nitekim El-Fetih yetkilileri Mısır’ın 2010 yılı Ocak ayında yapılacak seçimlerin ertelenmesi önerisini kabul ettiklerini açıkladılar. Zira iki taraf arasında bir uzlaşma sağlanmadan yapılacak seçimler yalnızca bölünmüşlüğü artıracaktı. Peki neden? Neden Türkiye’nin arabuluculuğu istenmiyor? Daha doğrusu neden Amerika ile İsrail, Ortadoğu’da Türkiye’nin arabuluculuğunu istemiyorlar? Bazı uzmanlar bunu Başbakan Erdoğan’ın Davos restine bağlıyor. İsrail’in Gazze saldırılarının Türk hükümetince şiddetle ve ağır sözlerle eleştirilmesinin de bu konuda etkili olduğu ileri sürülüyor. Ayrıca ABD ve İsrail’de Türkiye’nin Hamas’tan yana bir tutum sergilediği kanaati var. Halbuki İsrail, daha ılımlı gördüğü el-Fetih ile muhatap olmak istiyor. Aslında bu karşı çıkışların ardında bu gerekçelerden daha önemli bir gerekçe yatıyor: Ortadoğu’da inisiyatifin Türkiye’ye kaptırılmasının, ortak geçmiş ve ortak bağlar nedeniyle Ortadoğu ülkelerini Türkiye ile daha çok yakınlaştıracağı endişesi. Şimdiye kadar Batılı ülkelere dayanan ve kendi halklarını baskı altında sürdürerek dikta rejimlerini sürdüren Ortadoğu ülkeleri yapısı Amerika ve İsrail’i memnun ediyor. İstedikleri zaman kendi ülkelerinde zaten bıçak sırtında olan bu liderleri istedikleri gibi yönlendirip, birbirleriyle yakınlaşmalarını engelleyebiliyorlar. Türkiye’nin güçlü bir aktör olarak devreye girmesi işte bu statükoyu bozabilir. Ortadoğu halklarının tarihî bağlar sebebiyle zaten sevdiği, Davos çıkışının sempatiyi daha da arttırdığı bir ülkenin arabuluculuğu, özellikle İsrail’in arzulayacağı bir gelişme olmaz. Umarız hükümet, tüm engellemelere rağmen bu konudaki ısrarını sürdürür. Ve umarız bu politikanın kurucusu ve yürütücüsü Davutoğlu’na statükoyu muhafaza politikasına alışmış kendi bürokratları engel olmaz. 15.09.2009 E-Posta: [email protected] |