H. İbrahim CAN |
|
Türkiye, Irak-Suriye krizini başarıyla çözebilir mi? |
Türkiye, Irak ile Suriye arasında çıkan krize arabuluculuğa soyunuyor. Dışişleri Bakanı Davutoğlu önceki gün iki ülkeyi de ziyaret ederek görüşmeler yaptı. Geçen Çarşamba günü Bağdat’ta aynı zamanda yapılan bombalı saldırılarda üç bakanlık hedef alınmış ve resmî açıklamalara göre 105, gayrıresmî rakamlara göre üçyüzden fazla kişi vefat etmişti. Irak hükümeti bu saldırılarla ilgili olarak yakalanan Wissam Ali Kadim İbrahim isimli bir şüphelinin ses kayıtlarını yayınladı. Buna göre Kadim İbrahim saldırı emrini Suriye’de yaşayan Baasçı muhalif lider Sattam Ferhan’ın verdiğini söylüyordu. Bunun üzerine Irak hükümeti Sattam Ferhan ile saldırılara karıştığı ileri sürülen diğer şüpheli Muhammed Yunus el Ahmed’i Suriye’den istedi. Suriye ise bu kişileri iade etmeyi kabul etmedi ve saldırı emrinin Suriye’den verildiği iddialarını reddetti. Her iki ülke karşılıklı olarak büyükelçilerini geri çektiler. Şimdi Davutoğlu bu krizde arabuluculuk yapıyor. Aslında Türkiye ile bu iki ülke arasında çözülmesi gereken başka sorunlar da var. Bunlardan ilki su meselesi. Dicle ve Fırat’ın suyu Türkiye’den sonra Suriye ve Irak’tan geçiyor ve bu iki ülke için hayatî önem taşıyor. Son dört yıldır Irak’ta yaşanan kuraklık bu önemi daha da arttırdı. Tarımsal üretim bütün zamanların en kötü düzeyine düştü. Türkiye saldığı su miktarını arttırmasına rağmen, Irak Fırat’tan salınan suyun yarısı kadarını alabildiğini ileri sürüyor. Bu mesele önümüzdeki yıllarda daha da büyük bir soruna dönüşecek. İkinci sorun Türkiye ile Suriye arasında: PKK’daki Suriyeli militanlar. PKK tasfiye edilirse, bu örgütteki Suriyeliler ne olacak? Suriye onları kabul edecek mi? Etmezse ne olacak? Peki bu militanlar Suriye’ye dönmek isteyecekler mi? Dönmezlerse Kuzey Irak’ta kalmalarına Kuzey Irak Yönetimi müsaade eder mi? Türkiye orada kalmalarını ister mi? Bu konunun da Suriye ile konuşulması gerekiyor. Suriye ile Irak arasındaki en önemli sorun ise Suriye’de yaşayan ve hâlâ sayıları bir milyonun üzerinde olduğu tahmin edilen Iraklı mülteciler. Bunların arasında eski Baasçılar ağırlıkta. Çünkü Suriye’de de Baas Partisi egemen. Bu yüzden hem mültecilerin sıkıntıları hem de Baasçılardan kaynaklanan Irak yönetimine yönelik tehditler iki ülke arasındaki ilişkileri kötüleştiriyor. Türkiye ile Irak arasında da PKK, boru hatları, bu ülkedeki Türk müteahhitlerin sorunları gibi çözümü bekleyen bir çok mesele var. Peki bu durumda Türkiye’nin arabuluculuğu başarılı olabilir mi? Bu soruya ‘evet’ cevabını vermek zor görünüyor. Şu anki krizde yumuşama sağlanması başarılsa bile, mülteciler ve Baasçılar orada durdukça sorun tekrarlanacak. Ayrıca Türkiye’nin başarılı arabuluculuğunun önüne hep su meselesi çıkarılacak. Bu sene yağışlar işimizi kolaylaştırdı. Ancak gelecek yıllar ne olacağı belirsiz. Temennimiz ülkemizin bölgenin şekillenmesinde üstlenmeye niyetlendiği öncülük ve arabuluculuk rolünde başarılı olabilmesi. Ancak İsrail-Suriye meselesindeki arabuluculukta görüldüğü üzere, bu başarının önünde çok engeller var. 02.09.2009 E-Posta: [email protected] |